Uzlaşmazlık toplantısı

Tayfun Çağra

İki lider dün görüştü. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Haziran için önkoşulsuz Cenevre önerisi yaptıklarını ancak bu konuda bir uzlaşı çıkmadığını söyledi. Yöntemle ilgili de öneri yaptıklarını, konuları tek tek görüşmek yerine bir paket halinde görüşmenin bu aşamada daha doğru olacağını söylediklerini aktardı Akıncı ama bu konuda bir karar alınamadığı, makul karşılık bulmadığını ifade etti. Cenevre’de garanti ve güvenlik konusunda 5’li konferans yapılması halinde paralel olarak 2’li diğer görüşmelerin de yapılabileceğini önerdiklerini belirten Akıncı, Anastasiadis’in tutumunun olumlu olmadığını, aksine Rum tarafının ‘öneri’ dedikleri ama ‘önkoşul’ olarak sundukları konuların olduğunu da kaydetti.  Anastasiadis de güneyde “Cenevre için iyi bir teklif sunduk ama kabul etmediler” dedi. Öyle anlaşılıyor ki son yapılan toplantılar ve dün yapılan ‘uzlaşmazlık’ toplantısından sonra her ne kadar BM Genel Sekreteri Antonia Guterres, “Taraflar iyi bir sonuç alınacağını düşünüyorsa BM, Cenevre’de yeni bir toplantı için hazır” dese de öyle bir olasılık şimdilik görünmüyor.

***

Biri öyle dedi, diğeri böyle dedi.

E peki ne oldu? Kim neyi doğru, neyi eksik söyledi?

Neden doğruyu kimin söylediğini, kimin haklı veya haksız olduğunu saptamaya çalışmak durumunda kalıyoruz?

Biz buradan bunları soruyoruz ama oradan da yani masadan da bakınca ne yapılması, nasıl yapılması gerektiğini gerçekten bilen var mı?

“Masada ben olsam şöyle şöyle yapardım, olurdu, biterdi” diyen var mı?

Gerçekten sonuca nasıl ulaşılabileceğini çözen var mı?

Merak ediyorum.

 


 

Ön izin kalacaksa yeni bir anlaşma neden yapsınlar?

İsteyen işveren Türkiye’den istediği işçiyi getirebilecek. İki ülkenin Çalışma Bakanlıklarının yaptıkları anlaşma ile zaten şimdi de büyük oranda sorun olan işsizlik, bu yeni anlaşmayla daha da büyüyecek.

Muhalefet tepki gösterince hükümet düzenleme yapılabileceğini ve ön izin şartı getirilebileceğini söylüyor.

Ön izin de getirilebilir ama zaten şu anda öyle bir anlaşma, uygulama yok mu!

Benim bildiğim kadarıyla ‘ülke içinde istenen meslekte uygun koşullarda işçi bulunamaması’ halinde yurt dışından ön izinle işçi getirilebiliyor.

O uygulanması gereken koşulların, yani ‘burada bulunamaması halinde yurt dışından getirilebilir’ kriteri çoğu zaman yerine getirilmeden yani burada var mı yok mu bakılmadan isteyen istediğini “işte ben bu işçiyi işime uygundur diye getirdim” dediğinde ön izin alabiliyor.

Peki şimdi yeni bir anlaşma yapılmasının gerekçesi ne?

Yani şimdi de yürürlükte olan ön iznin kalkmadığı, böyle bir şarttan da kurtulacak yeni bir metin olmayacaksa o zaman neden bir anlaşmadan söz ediliyor ki!

Şimdiye kadar yapılan icraatlardan dolayı hep kötü düşünmeye alışmış olabiliriz ama dediğim gibi zaten ön iznin olduğu önceki bir anlaşma dururken, var olanı da ortadan kaldırmayacak başka bir anlaşmanın ne anlamı olabilir ki!

Ön izin ortadan kaldırılmayacakmış! E o zaman, neyin anlaşmasını yaptınız?