Elisa Ferreira
AB Uyum ve Reformlardan Sorumlu Komisyon Üyesi
AB'nin son zamanlarda karşı karşıya kaldığı birçok kriz, Kıbrıs'ın bölünmüşlüğünden kaynaklanan yaranın neden olduğu acıyı unutmamıza neden olmamalı. Gelecek yıl, adanın fiilen bölünmüşlüğünün 50. yılı olacak. Yarım yüzyıl. Artık bölünmüş bir Kıbrıs altında yaşayan Kıbrıs vatandaşları nüfusun çoğunluğu oluşturuyor. Birleşik bir ada hafızasına sahip olmayan yeni nesiller istemiyorsak, Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk toplumlarının liderleri arasında müzakerelerin yeniden başlaması gerekiyor. Söz konusu müzakereler, yeniden birleşmeye yol açan kapsamlı bir çözümü ve ilgili Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları doğrultusunda toplumların siyasi eşitlikten yararlandığı iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyonun kurulmasını amaçlamalıdır.
Ancak, bir çözüme ulaşılana kadar, müzakerelerin yeniden başlaması için gerekli koşulların yaratılması, yeniden birleşmiş bir Kıbrıs için umutların yeşermesi ve her iki toplum için yaşam koşullarının iyileştirilmesi için şimdiden çok şey yapılabilir. Kıbrıs'ın tamamı AB toprağıdır. Kıbrıslı Türkler AB vatandaşıdır. Bu nedenle, Kıbrıs'ın katılımıyla birlikte AB, Kıbrıs'ın BM çerçevesinde yeniden birleşmesini kolaylaştırmak için iki önemli yasa olan Kıbrıs Türk toplumu için Yardım Tüzüğü ve Yeşil Hat Tüzüğü’nü kabul etti.
Kıbrıs Türk toplumuna yönelik Yardım Programı, adanın ekonomik entegrasyonuna, iki toplum arasındaki ve AB ile ilişkilerin geliştirilmesine ve AB yasalarına hazırlık konularına özel bir vurgu yaparak Kıbrıs Türk toplumunun ekonomik kalkınmasını teşvik ediyor. Program aracılığıyla finanse edilen tüm projeler Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi maksadını taşıyor. Desteğimiz, Kültürel Miras Teknik Komitesi, Kayıp Şahıslar Komitesi ve diğer iki toplumlu teknik komitelerin önemli projelerinin hayata geçmesine olanak sağladı. Ayrıca Kıbrıslı öğrenciler için ortak burslar sunmanın yanı sıra, 2.000 öğrenciye eğitim ve staj desteği sağlayarak Kıbrıslı Türk gençliğini AB'ye yaklaştırdı. Program, Kıbrıs Türk toplumunun geride kalmasını ve yeniden birleşmenin zorlaşmasını önlemek için sivil toplum örgütlerini, KOBİ'leri ve çiftçileri destekleyip daha sağlam bir altyapı oluşmasına katkı sağladı. Bu nedenle, iki toplumlu projelerin karşılıklı güven ruhu içinde takip edilmesi, bu tür projelerin işleyişine yönelik taahhütlerin yerine getirilmesi ve uygulanması çok büyük önem taşıyor.
2004 tarihli AB Yeşil Hat Tüzüğü, Kıbrıslı Türk işletmelerin ürettiği ürünlerin Yeşil Hat üzerinden satılmasına olanak sağladı. Kıbrıslılar Yeşil Hattı 33 milyon kez geçtiler ve 90 milyon Euro değerinde ticaret yaptılar. Bu ticaret zamanla artarak 2022'de 14,6 milyon Euroya ulaştı ve yeni bir rekor kırdı.
Ticarette elde edilen bu artış, entegrasyonu ve ekonomik kalkınmayı teşvik ettiği ve iki toplum arasında güven oluşturmaya yardımcı olduğu için memnuniyetle karşılanıyor. Bu nedenle, Kıbrıs makamlarının zeytinyağı ve meyve sularından ambalaj malzemelerine kadar birçok yeni ürünü Yeşil Hat ticaretine dahil etme yönündeki son kararlarını büyük bir değer olarak görüyorum. Her iki toplumun da yararına gelişen bu eğilimin devam etmesi büyük önem taşıyor.
Pratik desteğimizin bir parçası olarak, her iki toplumun Ticaret Odaları ile birlikte, şirketlerin ticaret yapmak için bilmeleri gerekenlerle ilgili bilgiler aktaracak tek durak noktası oluşturmaya hazırlanıyoruz. Şirketler, bu bilgilerle, ticari ortakların nasıl bulunacağını ve geçerli AB mevzuatına nasıl uyulabileceğini öğrenme fırsatını yakalayacak. Bu son nokta önem arzediyor, çünkü Yeşil Hat'tan geçen tüm ürünlerin AB standartlarına uyma zorunluluğu bulunuyor.
Karşılıklı ticaret ve iki toplum arasındaki düzenli etkileşim, ada genelindeki işletmeler ve insanlar için günlük bir uygulama haline gelmelidir. Ticaret, mevcut nakit sisteminin veya aracı bankalar aracılığıyla karmaşık ve pahalı transferlerin yerini alabilecek bir ada içi ödeme sistemi gibi, yeniden birleşmeye yönelik daha ileri pratik adımlar için bir ivme yaratıyor.
Hellim ticareti, Yeşil Hat ticaretini artırmak ve iki toplumu birbirine yakınlaştırmak için çok somut bir fırsat sunuyor. AB'de bu kaliteli ürüne artan bir talep var. Kıbrıs, 2021'de, AB içindeki ve dışındaki 50 ülkeye 263 milyon Euro değerinde Hellim sattı, bu rakam 2016'ya göre %30 artış gösterdi. Yalnızca AB ülkelerine yapılan satışlar 100 milyon Euro civarındaydı. Avrupa Komisyonu, bu ikonik Kıbrıs ürününü 2021'de Korumalı Menşe Tanımı (PDO) olarak tescil ettirerek önemini kabul etti. Sonuç olarak, artık sadece Kıbrıs'ta geleneksel tarife göre üretilen Hellim Avrupa Birliği'nde pazarlanabilmektedir. Elli sekiz Kıbrıslı Rum üretici şimdiden PDO etiketi almaya hak kazandı. Buna ilaveten, bu yılın Mart ve Mayıs aylarında iki Kıbrıslı Türk üretici de ilk defa olarak PDO etiketi almaya hak kazandı.
Komisyon, buna paralel olarak, Kıbrıslı Türk üreticilerin Yeşil Hat üzerinden PDO uyumlu Hellim ticareti yapmasına izin verecek bir Karar aldı. Elbette ki bu tamamen Kıbrıslı Türk üreticilerin AB gıda güvenliği ve hayvan sağlığı standartlarına ulaşmalarına bağlıdır. 2021-2024 döneminde AB Yardım Programı'ndan bu amaçla 40 milyon Euro tutarında önemli bir destek ayrıldı. Amaç, her iki toplumdan gelen üreticilerin ekonomik fırsatlardan yararlanmasını sağlamaktır.
Hellim ticareti bir bakıma, çoğaltılabilecek ve ölçeklendirilebilecek bir yaklaşımı küçük ölçekte test eden olumlu bir emsaldir. Ve tam AB üyeliğinin ekonomik faydalarını sergilemek için bir fırsattır.
Bu örnek, Kıbrıs Türk toplumu için AB Yardım Programı tarafından desteklenen birçok projeden sadece bir tanesidir. Bu program aracılığıyla AB, yeniden birleşmeye giden yolu yumuşatma şeklindeki kapsayıcı hedefle toplamda 700 milyon Euro'luk bir yatırım yaptı. Ancak bu sadece dışarıdan yönlendirilemez: Her iki toplumda yaşayan Kıbrıslılar, güven, ilişkiler ve ortak çözümler inşa etmenin yollarını bularak bu sürecin itici gücü olmalıdır. Avrupa Komisyonu olarak biz ise, yolun her adımında sizleri desteklemeye devam edeceğiz.