Vahşi Eşitsizlikler

Salih Sarpten

Çadır sınıflarının, sağanak yağmura teslim olması hâlâ yapmamız gerekenleri planlayamadığımız en büyük kanıtı olarak karşımızda duruyor.

Yaşananlardan sonra Gazimağusa’daki Dr. Fazıl Küçük Endüstri Meslek Lisesi’nin Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin kongre merkezinde öğretim vermeye başladı. Namık Kemal Lisesi için de yine DAÜ’deki bazı uygun dersliklerin kullanılması gündeme geldi. Sağanak yağmur felaketinden en çok etkilenen Geçitkale Cumhuriyet Lisesi için de Yeniceköy’de boş olarak bulunan eski polis okulu binasında hizmet vermesi kararlaştırıldı.

Demek ki olabiliyormuş! Dayanışma, iş birliği ve ihtiyaca yönelik planlama yapılınca çok daha doğru adımlar atmak mümkünmüş!

Dahası Cumhuriyet Lisesi öğrenci ve öğretmenleri; her okulda olması gereken ama eski binalarında bulunmayan kafeterya, serbest zaman odası, daha geniş sınıflar, atölye gibi olanaklara da kavuşmuş oldular.

İşte bu durum; duvarlar ya da çadır bezi ile çevrili bir ortama sıralar yerleştirmenin okul olunmaya yetmediğini bir kez daha fark etmemizi sağladı. Jonathan Kozol, “Vahşi Eşitsizlikler” (Savage Inequalities) adlı kitabında “eğer çocuklar ruhlarını katleden okul binalarına gidip gelmek zorunda kalıyorlarsa, yapılan okul reformlarının hiçbir değeri yoktur.” der.

Hepimiz biliyoruz ki bu eğitimdeki vahşi eşitsizlikler, okul binalarımızdan başlıyor. Bu nedenle de “kullanılamaz” olduğu bilimsel raporla da belgelenen okullarımız için reform nitelikli bir dönüşüme ihtiyaç var. Daha basit bir şekilde söyleyecek olursak ülke genelini kapsayan bir “Okullaşma Planına” ihtiyacımız var. Hem de hemen…

Bir okul olmanın tüm unsurları düşünülmüş, standartları belirlenmiş okullaşma planında bahsediyorum. Yeri gelmişken söyleyeyim; 2014 yılında gerçekleştirilen 5. Milli Eğitim Şurası’nda bir okulun sahip olması gereken tüm standartlar bilimsel bir platformda tartışılmış ve şura kararı olarak satır satır not edilmiştir.  Ancak o günden bugüne kimse o kararlarının yüzüne bile bakmadı…

Esasında okul binası, üç ayrı ekosistem içinde yer almaktadır. Bunların ilki, okulun kendi bahçesinin içinde yer alan fiziksel ortamlarının tamamıdır. İkincisi, öğrencilerin bir şeyler öğrendiği eğitim-öğretim iklimidir. Üçüncüsü ise okulun iletişim ve etkileşimde bulunduğu toplumsal ve fiziksel çevresidir.

Okulun fiziksel ekosistemi, binanın güvenlik ve etkililiği konularında önemli etkileri bulunmaktadır. Bir okul çevresinin tasarımı ve kullanılış şekli çoğunlukla fark edilmemesine rağmen, öğrenci ve çalışanların davranışlarını önemli ölçüde biçimlendirmektedir. Çağdaş eğitim sistemlerinde yaşlanan ve kalabalıklaşan okulları tamir etmek veya yenilemek, üstünde durulan en önemli konulardan biridir. Öte yandan, tasarlanacak ve inşa edilecek okulların en az 50 yıl kullanılabileceği hesaba katılmalıdır.

Son yıllarda bahçesinde tek bir ağaç, öğrenciler için kantin ya da günümüz koşullarında ihtiyaç duyulan diğer çok amaçlı salonları dahi içermeyen klasik okul binası inşa etme anlayışı, inşaatın en hızlı ve en ucuz şekilde bitirilmesine dayanmaktadır.

6 Şubat depremi, Kıbrıs’ın da deprem riski altında bulunması ve bütün bunlardan öte çok sayıda kamu okulumuzun deprem olmasa bile her an yıkılma tehlikesi altında olması gerçeği artık klasik okul binası inşa etme anlayışımızı terk etmemiz gerektiğinin altını kalın bir çizgi ile çiziyor.

Sözün özü; ya nitelikli bir okullaşma planı yapacağız ya da vahşi eşitsizlikler altın çocuklarımızın güvensiz ortamlarda eğitim aldıkları gerçeğine gözlerimizi yumacağız…


Buraya Dikkat

İlkokul Kademesinde Kariyer Programı

İngiltere Eğitim Bakanlığına göre çocukların gelecekteki mesleklerine ilişkin fikirleri ilkokulda şekillenmeye başlıyor ancak kariyer rehberliği ortaokulda yer alıyor. Bu düşünceden hareketle ilkokul öğrencilerini gelecekteki meslekleri üzerine erkenden düşünmeye teşvik edecek yeni bir kariyer programı duyuruldu. Bahse konu program kapsamında 5 ila 10 yaşlarındaki çocuklara yaşlarına uygun bir biçimde farklı kariyer seçeneklerini, eğitim imkânlarını ve meslekleri tanıtan; iş hayatı hakkında fikir oluşturabilecek dersler verilecek.

Bizde ise öğrencilerin yönlendirilmesinde büyük görevleri “Psikolojik Danışman ve Rehber” Öğretmenler henüz ilkokul kademesindeki okullarımıza atanamıyor. Bu konuyu çözme konusunda yeteri kadar geç kalmadık mı!


Okumuş muydunuz?

İnsanın en önemli buluşu ateş, tekerlek ya da motor; atomik enerji veya maddi dünya ilgili herhangi bir şey değildir. İnsanın en önemli buluşu anlaşarak ekip halinde çalışmaktır.

                                                                                                                                 B. Jenning