Vakalar arttı, panik büyüdü

Coronavirüs vakalarındaki artışla birlikte bu alandaki sağlık çalışanlarının yükü de artarken, hükümetin gelişmelere seyirci kaldığı, kaosun büyüdüğü bildirildi.

Fehime ALASYA

Coronavirüs (COVİD-19) vakalarındaki artış Avrupa’da yeni tedbirleri gündeme getirirken, adanın kuzeyinde rekor vaka artışına rağmen yeni bir adım atılmadı.

Hastaneye yakın kaynaklara göre gerek PCR testlerinin sonuçlarının açıklanması, gerekse temaslıların aranıp bilgilendirmesi, iki bazen üç günü buluyor…

Sağlık Bakanlığı bünyesindeki Temaslı Takip Merkezi’nin yükünün rekor kıran vakalarla birlikte tavan yapmasına karşın orada çalışan personelin hala arttırılmadığı, bu yönde Sağlık Bakanlığı’na talepte bulunulduğu öğrenildi.

Temaslı Takip Merkezi’ndeki personel eksikliği nedeniyle testi pozitif çıkan hastalara sonuç bildiriminin geç yapıldığı, temaslılarının iki veya üç güne çıkan süre içerisinde arandığı vatandaşlar tarafından belirtiliyor.

Temaslı Takip Merkezi’nin güçlendirilmesi için Sağlık Bakanlığı’na gerekli talebin yapıldığı, konunun değerlendirmede olduğu ve personel artırımının yapılmaya çalışıldığı ifade edildi.

Personelin çoğaltılması yanında diğer tedbirlerin de arttırılması gerektiği belirtilirken, Temaslı Takip Merkezi’ne yakın kaynaklar, “Tüm dünya yaz aylarının bitmesi ve kış aylarında kapalı mekanlara geçilmesiyle yaşanan artışa karşı alarma geçerken biz hala ülkede pandemi yokmuş gibi davranıyoruz” diyerek isyan etti.

Söz konusu kaynaklardan elde edilen bir diğer bilgide ülkede görülen vakaların çoğunda delta varyantının hakim olduğu yönünde.

Daha hızlı yayılan delta varyantının hakim olduğu şu günlerde özellikle denetim ve yaptırımların neredeyse yok denecek kadar az olmasını da eleştiren kaynaklar, “Sağlık çalışanları dışında herkes pandemi yokmuş gibi yaşıyor ve artık bunu denetleyen yok” diyerek sitem ediyor.

 

24 yoğun bakım odasının 22’si doldu

Temaslı takibi ve PCR testlerindeki gecikme kaosu, Pandemi Hastanesi’ne de olumsuz yansıdı.

Pandemi Hastanesi’ndeki 24 yatak kapasiteli yoğun bakım bölümünün 22’si dün itibariyle dolarken, yeni açılan 12 yatak kapasiteli yoğun bakımın ise hazırda bekletildiği öğrenildi. Toplamda 36 yatak kapasiteli yoğun bakım odalarının 22’si dün itibariyle doldu.

Pandemi Hastanesindeki bir diğer olumsuz yansımanın ise geç çıkan PCR sonuçları ve temaslı takibinin vakalara geç ulaşması kaynaklı olduğu belirtildi.

Temaslı takip merkezinin kayıtları dışında, buradaki çalışmayı beklemeden özel hastane veya laboratuarda test yapan ve pozitif çıkan vatandaşların pandemi hastanesine başvurmasıyla günlük olarak bilinmeyen bir yoğun temaslı takibinin gerçekleştirildiği kayıtlara geçiyor. Bu durumun Hastane’deki çalışanlara yansıması ise önceden istihdam edilen doktor ve personel ile en aza indirgenmiş durumda. Personelin arttırılmasının ile Pandemi Hastanesi’ndeki bu bilinmez vaka taleplerine yanıt verilmesi bir nebze de olsa iyileştirildiği ifade ediliyor.


Dr. Dizdarlı ve Dr. Aşardağ, yanlış yönetimi eleştirerek sert tedbirler önerdi:

"Yaşlılar adeta ev hapsine girmeli, aşısızlar ödeneksiz izne gönderilmeli"

Lefkoşa Devlet Hastanesi eski Başhekimi Dr. Bülent Dizdarlı ve İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Erden Aşardağ, pandemi yönetimdeki yanlışlıkları ifade ederek çözüm önerileri sundu

Ülkede her geçen gün artan COVID-19 vaklarıyla ilgili değerlendirmede bulunan Lefkoşa Devlet Hastanesi eski Başhekimi Dr. Bülent Dizdarlı ve İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Erden Aşardağ, pandemi yönetimdeki yanlışlıkları ifade ederek çözüm önerileri sundu.

Sunulan çözüm önerilerinin ilk sırasında ‘yaşlıların çok ciddi korunması’ gelirken, devletin çok acil olarak 65 yaş üzeri olan kişilerin sokağa çıkması için belirli saatler düzenlemesi gerektiğine vurgu yaptı.

Aşısız vatandaşlar için de sert tedbirlerin dikkat çektiği açıklama şöyle:

Covit-19 vakaları arttıkça artıyor. Günlük 300 (bildiğimiz- hasta olup da sağlık sistemine baş vurmayan hastalar hariç) bandının üzerindeyiz. Sağlık alt yapımız zorlanmaya başladı. Pandemi hastanesinde çalışan az sayıdaki insanın olağan üstü çabasıyla şimdilik ayakta duruyor. Ancak sağlık şu an devlet sisteminin zemin katıdır. Çökerse her şey çöker.

Üstelik bu yıl Corona’nın bir de bonusu var. Hatırlarsınız, virüsün varlığına inanmayanlar ve bir komplo teorisi icat edenler “Hani grip salgını bile yok” diyordu. Bunu derken insanların kapanma ve doğru maske takımıyla gripten de korunduğunu göz ardı ediyordu. Oysa şimdi ne maske takıyoruz ne de birbirimizden uzağız. Sonuç olarak Grip, Corona’ya yol arkadaşlığı yapıyor.

Bütün bunlar yaşanırken, insanlar yeterince uygun maske takmıyor. Mesafeyi korumuyor. Sosyal hayat hiçbir şey yokmuş gibi devam ediyor.

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği, Covit-19 salgını çıktığında bir rapor yayımlamış olacakları öngörmüştü. Çok şükür o zaman az çok tedbir alınmış, hastalığın yayılması durdurulmuştu. Sonrada hekim örgütü hedef alınmış “Yanıltıcı Rapor Yayınlamakla” suçlanmıştı. Ama raporda tedbir alınmazsa olacakları öngördükleri yazılıydı ve bu dikkate alınmamıştı. O zamanlar pandemi hastanesinin yapılmasını gereksiz görenler şimdi ne iyi olmuş diye hayıflanıyorlar ve öğünüyorlar.

O zaman alınan kısmı kapanma kararları ve diğer tedbirler sayesinde söz konusu raporda yazılanlar gerçekleşmemişti. Ve bakınız şimdi o tedbirler yok. Ne yazık ki o raporun öngörüleri şimdi bu şartlarda gerçekleşiyor.

Geçen zaman içinde yeterli tedbirler alınmadı.

1- Aşılanma istenilen oranda yapılmadı.

2- Sağlık servislerinde , diğer servislere yatacak hasta hakkı gasp edilmeden yeterli yatak yaratılmadı

3- Adapass uygulaması maalesef nerdeyse birkaç yer dışında uygulanır olmadı.

Sonuç olarak Corona+ Grip sağlık servislerimizi vuruyor

Ne yapmalıyız ?

Öncelikle şunu söyleyeyim. Her şeyden önce yaşlılarımızı çok ciddi korumalıyız. Onları adeta ev hapsine almalıyız. Mümkün olduğu kadar az insanla temas etmelerini sağlamalıyız. Devlet de hemen yaşı 65 üzerinde olanlara sokağa çıkacakları belli saatleri düzenlemelidir. Elzemdir.

Eğitim baştan programlanmalı, hemen on beş gün eğitime ara verilmeli kayıp günler yaz ayına aktarılmalıdır.

Hastalığa yakalananların tedavisinde önerilen MOLNUPİRAVİR isimli ilaç acilen temin edilmelidir.

Aşı olmayanların devlet ve özel sektör yapılarına girmeleri yasaklanmalıdır.

Adapass göstermeyen bu mekanlara alınmamalıdır.

Aşısız çalışanlar ödeneksiz evlerine gönderilmeli iş yerine kabul edilmemelidir.

Aile ziyaretleri, toplu yemek partileri, temas gerektiren tüm toplantılar, spor müsabakaları, kapalı alan aktivasyonlarına 21 gün ara verilmelidir.

Bunları ve benzer tedbirleri almazsak yakın zamanda total kapanma veya insanların kendiliğinden sokağa çıkamayacak kadar salgın artışı kaçınılmaz olacak ve muhtemelen sivil itaatsizlik sıkıntıları gündeme gelebilecektir. 

Ciddi ekonomik darboğazdan geçen ülkemizde sağlık mı ekonomi mi ikilemini kimse artık yaşlı genç kimse yaşamak istemiyor. Lütfen gayret.

Dr. Bülent Dizdarlı                Dr. Erden Aşardağ”

Özel Haber Haberleri