KKTC-TC İLİŞKİLERİ
1960 Kıbrıs Cumhuriyetinden doğan hakların alınması, Yönetim ve Güç Paylaşımından dolayı Kıbrıslı Rumlarla 1663’te ortaya çıkan sorunların çözülmesi ve Birleşik Federal Kıbrıs çözümüyle 2 bölgeli, 2 toplumlu, tek uluslar arası kimlikli ve ortak kullanılan tek egemenlikli bir yapıya ulaşılması mücadelesinin verilmesinde Kıbrıslı Türklerin en büyük destekçilerinden birisinin Türkiye olması gerekir ki doğal olan da bu iken, özellikle iki devlet arasındaki ilişkinin farklılıkların eşitliği düzeyinde seyredememesi nedeniyle çok da sağlıklı yürümediğini söylemek çok da yanlış olmaz.
İki ülke arasında yeterince sağlıklı ilişkiler geliştirilememesinde her iki ülke yönetimlerinin de payı vardır ancak özellikle 30 yıl hükümette bulunan UBP’nin gelinen bu noktada en büyük pay sahibi olduğunu söylemek de yanlış olmayacaktır.
Üretimden koparılma, ülkedeki sürdürülemez yapının on yıllarca ganimet zihniyeti ile zorla devam ettirilmesi, ekonomik sıkıntılar ve KKTC’nin Türkiye’ye giderek artan ekonomik bağımlılığı gün be gün siyaseten de bağımlılığı artırmakta, bu çok boyutlu bağımlılıklar Kıbrıs’ın kuzeyindeki demografik ve demokratik yapının da negatif anlamda değişmesini ortaya çıkarmaktadır.
ALTERNATİF
Ülkemizin içinde bulunduğu çözümsüz ortam, bölgemizde son dönemlerde yaşanan savaş çığırtkanlığına varan olumsuz gelişmeler ve Kıbrıslı Türklerin bırakın özne olmayı neredeyse cümle içerisinde fiil bile olamayacak durumlara sürüklenmesi, Anayasa ihlalleri ve UBP hükümetinin fikir üretemeyen öngörüsüz politikaları Kıbrıslı Türklerin varlıklarını sürdürmesini güçleştirmekte, bir var oluş mücadelesini zorunlu kılmaktadır.
Bu var oluş mücadelesi bir taraftan Birleşik Federal Kıbrıs’ın 23 Mayıs ve 1 Temmuz 2008 anlaşmaları temelinde sürerken diğer taraftan da Türkiye ile olan ilişkilerin normalleşmesi ve UBP hükümetinin halkı aldatarak ve halka karşı sürdürdüğü politikalardan kurtulma olarak karşımıza çıkmakta, diğer taraftan da toplumsal, ekonomik, demokratik, demografik ve sosyal kalkınmada alternatif projelerin hazırlanıp halkla bütünleştirilmesi gündeme gelmektedir.
İşte bu amaçla ülkemizin geleceğinin daha aydınlık ve genç insanlarımızın daha donanımlı olabilmesi açısından kurgulanması gereken diğer sistemlerin yanı sıra eğitim sistemi de çok büyük bir önem arz etmektedir.
EĞİTİMİ KURGULAYABİLMEK
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde ve toplumsal yapımızda meydana gelen değişimler, insanlarımızın ilgi, yetenek ve tercihlerini de hem zorunlu hem de gönüllü olarak değiştirmektedir.
İnsan yetiştirme düzenimizin insanlarımızın sahip oldukları potansiyellerini geliştirmelerine fırsat verme ve ülke kalkınmasında etkin rol oynayabilmesi için, eğitim sistemimizi eleştirel düşünme, yaratıcı düşünme, bilimsel düşünme, ilişkisel düşünme ve nihayetinde akıl yürütme ilkeleri üzerine kurgulamak oldukça önemlidir.
Dünyamızda yaşanan gelişmeler ve ülkemizin kalkınma ve sektörel ivedi ve gelecekteki ihtiyaçları da dikkate alınarak Kıbrıs Türk Eğitim Sistemi’ne bilim ve teknoloji alanındaki değişimler ışığında ve sosyal, toplumsal ve ekonomik vizyonlar doğrultusunda yön verilmelidir.
EĞİTİM, ÜRETİM VE İSTİHDAMA DÖNÜK PLANLANMALIDIR
Özellikle tüm dünyada ve ülkemize benzer yapılarda olan ada ülkelerinde olduğu gibi Kıbrıs’ın kuzeyinde de başat olarak sanayi değil hizmetler sektörü ön plana çıkarılmalıdır.
.
Temel eğitimden başlayarak işgücüne katılacak bireylerin teknolojik gelişmelere ve bunların yol açtığı değişime uyum gösterebilme ve sürekli olarak kendini yenileyebilme yeteneği; bilgisayar okur-yazarlığı başta olmak üzere ileri teknolojilere aşinalık; sağlıklı yönlendirmelerle seçilecek meslek alanlarında derin bilgi sahibi olmaları gerekmektedir.
Ana dil yanında en az bir yabancı dil bilme, grup halinde çalışabilme, disiplinler arası çalışma yapabilme, eleştirel düşünerek karmaşık problemleri çözebilme, sözlü ve yazılı iletişimlerle sunumlar yapabilme beceri ve yetenekleri ile donatılmış bireylerin Kıbrıs’ta ve tüm dünyada işgücüne katılımının mümkün olabileceğinden hareketle, Kıbrıs Türk Eğitim Sistemi’nin özellikle mesleki eğitimi öne çıkaracak biçimde yeniden yapılandırılması gerekmektedir.
Ülkemizde var olan mesleklere ve üretime yönelik olarak düzenlenmesi gereken eğitim sistemimizde ayrıca Kıbrıs’ın özel koşullarında gelecek nesillere federal bilinci aşılayabilmesi üzerinde de durulmalıdır. Barış kültürü eğitim sistemimizin odağında yer almalı, demokratik değerleri savunup geliştirebilecek Kıbrıslı Türk bireyler sayesinde ülkemizde Kıbrıs Rum toplumuyla ve tüm insanlarla bir arada yaşama becerisini kalıcılaştırmalıyız.