Varsa da yoksa da Kıbrıs

Tayfun Çağra

Son günlerde ortada müzakereler yokken, ciddi bir gelişme de yaşanmazken Kıbrıs sorunu konusundaki olumlu olumsuz ve bazen de kişisel hakarete varan açıklamalar yoğunluk kazandı.

BM GENEL Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Elizabeth Spehar’ın liderlere mesajı vardı; Birleşmiş Milletler Anayasasının yürürlüğe girişi ve BM’nin kuruluş yıldönümü vesilesiyle Spehar geçtiğimiz günlerde “BM Günü” resepsiyonu verdi. Ara bölgedeki Ledra Palas Otel’deki resepsiyona Kıbrıslı liderler Mustafa Akıncı ile Nikos Anastasiadis de katıldı.

Spehar,  gecede yaptığı konuşmada “her ülkenin olayları kendi tarafına çekmesinin günümüzün en büyük problemlerini çözmeye olanak sağlamayacağını” belirterek oradaki Kıbrıslı liderlere de mesaj verdi.

Spehar devam etti ve “müzakerelerin durduğu bu zaman zarfında dünyanın durmadığı gerçeğinin kabul edilmesi gerektiğini” de söyledi, “adada,  adanın etrafında  ve dünyada önemli neticeler doğuran  değişiklikler meydana geldiğini” de hatırlattı. 

***

2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, geçenlerde söylediği ve CTP içinde pek de beğenilmeyen, hatta tepki toplayan “CTP, Akıncı’ya destek vermeyecek” söyleminden sonra başka bir açıklama daha yaptı ve bu kez bana göre doğu bir tespitte bulundu.

Talat, “Bazıları Türkiye’ye laf söyleyen bir Cumhurbaşkanı istiyor. Ben çözümü kotarabilecek bir Cumhurbaşkanı istiyorum” dedi.

“Cumhurbaşkanı Kıbrıs sorununu çözme kapasitesine sahip birisi olmalıdır” diyen Talat,“Bu da Kıbrıs sorununun çözümünde önemli oyuncu olan bütün taraflarla diyalog kurabilme yeteneği olan birisi olmalıdır. Görüyoruz ki bugün böyle bir Cumhurbaşkanlığı yok” dedi.

Bu açıklamaya da katılabilirsiniz veya katılmazsınız ama “Kıbrıs sorununda önemli oyuncu olan bütün taraflarla diyalog kurabilme yeteneğinin olması” bir lider için önemli bir meziyettir.

Talat’ın daha önceki açıklamasıyla yani “CTP, Akıncı’yı desteklemeyecek” açıklamasıyla CTP’nin organlarının dışında böyle bir açıklama yapılmasının hoş olmayan durumunu son açıklama nötrleştirdi diye umuyorum.

Son açıklama sanırım Tufan Erhürman’ın da destek vereceği, onaylayacağı bir açıklama olmuştur.

***

Bu süreçte Akıncı’nın Türkiye’nin Suriye’ye girişi ile ilgili açıklamasına Türkiye’den gelen hakarete varan tepkileri tekrarlamak istemiyorum çünkü yukarıda aktardığım Talat’ın sözlerinde yer alan “Kıbrıs sorununda önemli oyuncuların tümüyle diyalog kurabilme” durumuna zarar verebilecek süreci uzatmak istemiyorum. Tabii Akıncı’nın “savaşlarda akan su değil, kandır” sözünün üstünü örtmek niyetim olmadığını belirterek… 

***

Öte yandan Kıbrıs’ın güneyinde yaşayan Kıbrıslıların düşüncelerinde olumlu gelişmelerin yaşandığını gösteren Eurobarometre’nin anketine de değinmek gerek; 9-19 Mayıs 2019 tarihleri arasında 509 Kıbrıslı Rum arasında gerçekleştirilen anketin sonuçları, Kıbrıslı Rumların yüzde 46’sının, “farklı bir dine mensup devlet başkanına evet dediklerini” ortaya koymuş.
“Farklı bir millete mensup bir kişinin” devlet başkanı olmasına ise katılımcıların yüzde 45’inin olumlu baktığını aktaran güney basını, yine katılımcıların yüzde 40’ının ise “farklı cinsel eğilimleri olan bir kişinin başkan olmasını sorun etmeyeceği” cevabını verdiğini de vurguladı.

***

Başta da söylediğim gibi ortada müzakereler yokken bile (bu arada 25 Kasım’da üçlü görüşme gerçekleşiyor) Kıbrıs sorunu gündem olmaya devam ediyor.


Haraççı başkan

MDP Başkanı Buray Büsküvitçi tehditle haraç istemekten dolayı 7 bin TL para cezasına çarptırılmış. Mahkeme kararlarını eleştirmek ne kadar doğru bilemem ama böyle suçlarda hem de suçun işlendiği tarihten 5 yıl sonra 7 bin TL’yle kurtulunacaksa haraç toplamaya neden devam edilmesin ki!… Terazinin bir kefesinde 5 yılda 7 bin TL, diğer kefede yıllar içinde toplayacağı haraç kazancı… Hangisi kârlı sizce!

İlginç olan da bu gibi insanların bir parti başkanı olarak kabul edilmesi, televizyonlara çıkıp siyasi demeçler vermeleri, belki de meclise vekil olmaları… Geçim kaynakları haraç toplamak, insanları tehdit etmek ama bir siyasi partinin başkanı da olabiliyorlar, bazı kesimlerin el üstünde taşıdıkları ve bazı işlerde kullanabilecekleri karakterler olabiliyorlar, “ne iş yaptıkları belli değil” dediğimiz gayri yasal işlerin uygulayıcıları da olabiliyorlar… Garip durumlar işte!..


 

Leonardo Da Vinci sergisi hazırlığı 20 yıl sürmüş

(Haber: ntvmsnbc)

Rönesans döneminin dahisi olarak anılan dünyanın en ünlü ressamlarından Leonardo Da Vinci'nin, ölümünün 500. yıldönümü nedeniyle 20 yılda hazırlanarak Paris'te açılan sergi rekor ilgiyle karşılandı. Louvre Müzesi'ndeki serginin sadece ilk günü için  260 bin bilet satıldı.

Rönesans döneminin dahisi olarak anılan ressam, mucit ve bilge Leonardo Da Vinci, ölümünün 500. yıl dönümünde Fransa'nın başkenti Paris'teki Louvre Müzesi'nde tarihi bir sergi ile anılıyor.

Organizatörlerinin 20 yılda hazırlandığını belirttiği sergi Léonard de Vinci açılışını yaptı. Sadece internet üzerinden rezervasyonla girilebilen serginin ilk gününde en az 260 bin bilet satıldı. Gün içinde biletlerin satıldığı internet sitesi yoğunluk sebebiyle çöktü.

Da Vinci sergisinde Fransa'daki eserlerin yanı sıra Rusya'dan İngiltere'ye kadar birçok müzeden ve kişisel koleksiyonlardan ödünç alınmış tablolar görücüye çıktı. Léonard de Vinci sergisinde İtalyan sanatçının 162 eseri yer alıyor.

(Bize de iç çekmek kaldı! TÇ)