Didem MENTEŞ
Meclis’in çatısına çıkan, Afrika gazetesinin balkonuna tırmanarak camlarını kıran sanıklar bunu “vatan için” yaptıklarını söyledi, haklarındaki suçlamaları da kabul etti.
Cumhuriyet Meclisi ve Afrika Gazetesi önünde 22 Ocak'ta yaşanan utanç olaylarıyla ilgili hükümsüz tutuklu bulunan 6 sanık itham edilerek aleyhlerine getirilen, ‘kanunsuz topluluk’, ‘ayaklanma’,’mala zarar verme’, ’kasti hasar’ ve ‘mülke tecavüz’ suçlamalarını kabul etti. Bunun üzerine iddia makamı davasıyla ilgili olguları mahkemeye aktardı. Sanıkların avukatı ise savunmasında “Afrika gazetesinin penceresinden eylemcilere el kol işareti yapılması tahrik olmalarına neden oldu” iddiasını yaptı. Ancak Savcılık kendilerinde bu yönde bir olgu olmadığı gerekçesiyle bu iddiaya itiraz etti.
Dün hitapların yapılıp, karara kalması beklenen davada Mahkeme, avukatın iddiasını ispatlaması için Savcılığın da kendi tanıklarını hazırlaması için davayı 9 Şubat Cuma gününe erteledi.
Öte yandan Afrika Gazetesi'nin 21 Ocak 2018 tarihindeki “Türkiye’den bir işgal harekatı daha” yayınına Savcılığın soruşturma başlattığı da mahkemede ifade edildi.
Bu arada sanık Mehmet İpek’in Mağusa’da 2016’da yaşanan benzer suçtan sabıkası olduğu, diğer sanıkların ise benzer sabıkası olmadığı ve sadece sanık Abdulhadi Doğan’ın sabıkasız olduğu açıklandı.
Geniş güvenlik önlemleri altında!
Merkezi Cezaevinde hükümsüz tutuklu olarak bulunan sanıklar Ümit Taş, Ahmet Türkmen, Bayram Ak, Mehmet İpek, Oktay Güney ve Abdülhadi Doğan yine geniş güvenlik önlemleri altında dünkü duruşma için Lefkoşa Kaza Mahkemesi’ne getirildi. Duruşma öncesi mahkeme avlusu ve salonu doldu taştı. YDP Milletvekili Bertan Zaroğlu da duruşmayı dinledi.
Kıdemli Yargıç Tacan Reynar huzurunda görüşülen davada, İddia Makamında Savcı Ayşe Kaymak Şadi ve sanıkları temsilen avukat Enver Öztürk mahkemede hazır bulundu.
İlk sözü alan Savcı Şadi, sanıkları aleyhine getirilen tüm davalardan itham etti, 6 sanık da suçlamaları kabul etti. Sanıklardan sadece Abdülhadi Doğan, Ümit Taş ile Ahmet Türkmen’e mülke tecavüz davası getirilirken,diğer sanıklara bu suçlamalar getirilmedi.
Savcı olguları aktardı
Savcı Ayşe Kaymak Şadi, yaşanan olaylarla ilgili olguları mahkemeye aktararak, davayla ilgili 10 tane emareyi mahkemeye sundu. Savcı Şadi, 22 Ocak'ta Afrika Gazetesi'nin manşetini protesto etmek amacıyla toplanan yaklaşık bin grubun eylem yapmaya başladığını söyleyerek, Afrika Gazetesi'nin 21 Ocak tarihli gazetesini mahkemeye emare 1 olarak ibraz etti. Protesto esnasında eylemcilerin binaya girilmesine izin verilmemesi nedeniyle kanunsuz 15 kişilik bir gruptan sanık Doğan’ın gazete binasına tırmanarak mülke tecavüz ettikten sonra balkon camlarını kırıp kasti hasara uğrattığını aktardı. Savcı, sanık Türkmen’in ise binaya tırmanıp gazetenin ahşap tabelasını, güvenlik kamerasını sökerek aşağı attığını, Vestel dükkanın ait pergolayı hasara uğrattığını, sanık Bayram Ak’ın da gazeteye tırmanarak bir camı dirseğiyle vurup kırmasına neden olduğunu belirtti.
Zararlar
Olayla ilgili 6 sanığın tespit edildiğini ancak tespit edilemeyen 9 kişinin gazeteyi hasara uğrattığını aktaran Savcı, bu kişilerin binadan içeri girmeye çalışarak kanunsuz olarak ayaklanmaya sebep olduklarını ve oradaki Başmüfettişin uyarı duyurusuna rağmen ayaklanmanın devam ettiğini kaydetti. Olaylarda zarar gören mallar ve eşyaları tek tek açıklayan Savcı, 17 bin 450 TL’lik hasar meydana geldiğini açıkladı. Olayla ilgili polis memurlarının olay yeri ve çevresini videoya aldıkları kamera görüntüleri olduğunu belirten Savcı Şadi, olayla ilgili bir miktar taş, demir boru, güvenlik kamarası parçaları ve bazı sert cisimlerin emare olarak alındığını söyledi ve 5 emare mahkemeye sundu.
Savcı Şadi, 23 Ocak 2018’de olaylardan tabelası zarar gören Olgun Fotoğrafçılık yetkisinin polise giderek şikayetçi olduğunu belirterek, meydan gelen zararlarla ilgili 24 Ocak’ta 5 tanıktan da ifade alındığını söyledi. Yapılan tahkikat kapsamında olaylarla ilgili 6 sanığın kimliğinin tespit edildiğini, 9 kişinin ise isminin tespit edilmediğini aktaran Savcı, 29 Ocak’ta sanıklar Mehmet İpek, Ümit Taş ve Ahmet Türkmen’in LPM’ye celp edildiğini ve ayrı ayrı yasal ihtarda bulunulduğunu aktardı.
“Tahrik olduk, vatan için yaptık”
Savcı, yasal ihtara cevaben sanık Mehmet İpek’in “Afrika gazetesi bizi tahrik etti”, sanık Ümit Taş’ın “Şener Levent bu işi bu hale getirdi”, sanık Ahmet Türkmen’in de “Böyle gazetecilik olmaz, vatanımıza küfrederler” şeklinde yanıtlar verdiklerini aktardı.
Yine aynı gün sanıklar Oktay Güney, Bayram Ak ve Abdulhadi Doğan’ın polise celp edildiğini aktaran Savcı, sanık Oktay Güney’in “Haklısınız kimse Türkiye’ye işgalci diyemez” yanıtını, sanık Bayram Ak’ın “Vatanım için her şeyi yaparım”, sanık Abdulhadi Doğan’ın ise “Ben vatanım için yaşarım. Şener Levent yazdığı yazıyla bizi tahrik etmiştir” şeklinde yanıtlar verdiklerini belirtti. Savcı daha sonra sanık Doğan’ın “ben devletime saygılıyım” diyerek gönüllü ifade verdiğini aktararak, sanık ifadesini emare 6 olarak ibraz etti. Savcı, sanığın ifadesinde; “vatanını savunmak için gittiğini, Afrika gazetesinde birini görerek balkona çıktığını ve sandalye ile camı kırdığına” dair suçunu itiraf ettiğini söyledi.
Savcı, sanıkların aynı gün derdest emri gereği tutuklanıp, hücrelere yerleştirildiklerini aktardı. Tahkikat kapsamında sanıklara işlemiş oldukları suçlarla ilgili yazılı dava tebliği yapıldığını belirterek, dava tebliğlerini emare 7 olarak, olayla yerindeki çekilen görüntülerle ilgili CD’yi emare 8, 9 adet fotoğraf albümünü de emare 9 olarak mahkemeye sundu.
Olaylarla ilgili 23 Ocak’ta Olgun Fotoğrafçılığın 1000 TL’lik hasar nedeniyle, Afrika Gazetesi sahibi ve genel yayın yönetmeni Şener Levent ile Ali Osman Tabak’ın da gazetede meydana gelen 5450 TL’lik hasarla ilgili ifade verip şikayetçi olduklarını aktaran Savcı, gazetenin altındaki dükkan sahibi Özok Ltd yetkilinsin ise 10 bin TL zararla ilgili polise gitmediğini ve şikayetçi olmadığını aktardı.
Sabıkalar
Savcı Ayşe Şadi, sanık Mehmet İpek’in Mağusa’da 2016’da yaşanan benzer suçtan sabıkası olduğu, diğer sanıkların ise benzer sabıkası olmadığı ve sadece sanık Abdulhadi Doğan’ın sabıkasız olduğunu açıklandı. Savcı, Mağusa’da yaşanan benzer suçla ilgili mahkemede yargılanıp para cezasına çarptırılan sanık Mehmet İpek’in sabıka siciliyle ilgili belgeyi de emare 10 olarak mahkemeye ibraz etti.
Daha sonra sanıkların mahkemeye çıkarılarak 1 gün tutukluluk alındığını, mahkeme emri gereği 30 Ocak’ta hükümsüz tutuklu olarak merkezi cezaevine gönderildiklerini ve o tarihte beri hükümsüz tutuklu olduklarını belirtti.
Avukattan “tahrik” iddiası
Savcının beyanları sonrası sanıkların avukatı Enver Öztürk, davayla ilgili savunmasını yaptı, iddialarını ortaya koydu. Sanıkların kendi aracılığıyla özür dilediklerini savunan Öztürk, mahkemenin işleyiş şekline değindi. Öztürk, Mahkemelerin ceza verirken sanıkların bu suçu hangi faktörle bulaştıklarına bakılması ve ceza faktöründe bu faktörlerin etkisini saptaması gerektiğini savundu.
Avukat Öztürk, savunmasına Ortadoğu ülkelerinde yaşanan savaş olaylarına ve ülkelerin yaşadıkları durumlara değinerek, emperyalist güçlerin arkasında bulunduğu terör örgütlerinin yarattıkları çatışma ortamlarına, Türkiye’nin de içinde bulunduğu duruma ve Afrin harekatına başlatılmasıyla ilgili bazı bilgiler aktardı. Öztürk, Harekat nedeniyle Türkiye’nin Suriye ile sınırı olan il ve ilçelerde zarar görenlerin ve tehdit altında olan kişilerle ilgili akrabalarını endişe duyduğunu, Kuzey Kıbrıs’ta da yaşayanların bu acıyı bu sıkıntıyı anlaması ve diğer insanlar gibi Türkiye’ye saygı duymasına gerek olduğunu savundu. Avukat, tüm bunlara bağlı olarak Afrika gazetesinin 21 Ocak’ta “Türkiye’den bir işgal harekatı daha” manşetiyle ‘alaylı’ ve insanların acılarını, Türkiye’nin içinde bulunduğu sıkıntıları ‘alaya alan, dalga geçer ve aşağılayıcı’ ifadelerle bir yayın yaptığını savundu. Aynı gazetenin 8 Aralık 2017 tarihinde 9’uncu sayfasında “Türkiye Cumhurbaşkanını fotoğrafını içeren, yunan bayrağıyla birlikte resim yayınlandığını” da belirterek, her iki tarihteki gazeteleri emare olarak sundu.
Orta Doğuda yapılanların burada da yapılmaya çalışıldığını iddia eden Öztürk, emperyalist güçlere işbirliği yapanların huzursuzluk yaratmaya çalıştığını savundu.
Öztürk, “burada içte tekbir olay yaşanmamış, TSK’nın sağladığı güvenlik ortamında insanların can güvenliği içerisinde yaşarken, bu dış güçler içeride huzursuzluk yaratmakta. Doğu coğrafyadaki ülkeler gibi iç savaş ortamının sürmesine, bilerek ya da bilmeyerek alet olması ve provokatif yayınlar yaparak bu yayınlarla tahrik etmek ve huzursuzluk yaratılmaktadır. Emperyalist güçlerin ve işbirliği yapanların en büyük silahı Türkiyeli ve Kıbrıslı ayırımı yaparak kişileri birbirine düşürmeyi amaçlıyorlar. Gerek medyada gerekse sosyal medyada insanların arasında çatışmacı söylemler her geçen gün artmaktadır. Toplumun bu tür ayrımcılığa ve çatışmalardan uzak durması yargıya da son derece görev düşmektedir. Ceza takdir ederken sosyal medyada yargıyı bir şekilde baskı altına almaya yönelik yayınlar dikkate alınmamalı ve bu sanıkların günah keçicisi yapacak bir ceza verilmemesi dikkate alınması gereken önemli bir husustur. Toplumdaki bu ayrışmayı oturtacak, sakinleştirecek ve insanların devlete olan güvenini artıracak bir ceza verilmesidir” şeklinde konuştu.
“El kol işaretiyle tahrik” iddiasına Savcı itiraz etti
Avukat Öztürk, Afrika gazetesinin 8 Aralık 2017’deki yayınını ve 21 Ocak’taki manşetiyle ilgili Ceza Yasası’nın 48’inci ve 68’inci maddelerine aykırı olduğunu belirterek, bu yayınların insanları tahrik etmekte olduğunu ileri sürdü.
Savcı Ayşe Kaymak, avukatın suçlayıcı beyanlarına itiraz etti. Savcı Kaymak, Afrika Gazetesi'nin 21 Ocak 2018 tarihindeki “Türkiye’den bir işgal harekatı daha” yayınına Savcılığın soruşturma başlattığını bildiğini ancak soruşturmanın içeriğiyle ilgili bilgisi olmadığını beyan etti.
Avukat Öztürk bunun üzerine, “soruşturma başlatılması benim için yeterlidir” dedi ve savunmasına devam etti. Sanıkların Anayasal haklarını kullanarak toplanma, protesto ve yürüyüş içerisinde yer aldıklarını belirterek, olay günü “Afrika gazetesinin penceresinden eylemcilere el kol işareti yapılması tahrik olmalarına neden olmuştur” iddiasını yaptı.
Savcı Şadi, bu iddiaya da itiraz ederek, Savcılığın olgularında bu yönde bir olgu yer almadığını belirterek, “bu olgu hem başkalarına suç istinaf eder hem eylem esnasında oluşturdukları kanunsuz toplulukla ilgili olguya da ters düşmektedir. İddia kime olduğu belli olmayan bir şeydir” dedi. Savcı, avukatın bu söylemini geri almasını beyan etti. Avukat Öztürk de “el kol hareketiyle ilgili tahrik unsuru olduğu” iddialarında ısrarcı oldu ve bununla ilgili tanık dinletmek istediğini beyan etti.
Dava 9 Şubata ertelendi
Bunun üzerine Yargıç Tacan Reynar duruşmaya ara verdi. Aradan sonra mesai bitimi nedeniyle tanıkların bir sonraki duruşmada dinleneceğini aktardı. Bunun üzerine Avukat Öztürk, 2-3 kişinin ve 3 sanığın da tanık olarak dinleteceğini belirtirken, Savcı Ayşe Şadi de bunun üzerine tanıklar dinleteceklerini beyan etti.
Yargıç Reynar, duruşmaya devam edilmek üzere davayı 9 Şubat Cuma gününe tehir etti.
Mahkemede tartışma yaşandı
Öte yandan dava oturumuna verilen arada duruşmayı takip eden YDP Milletvekili Bertan Zaroğlu ile bazı kadın avukatlar arasında tartışma yaşandı. Duruşma sırasında mahkeme salonunun kalabalık olması nedeniyle oturacak yer bulmayan ve duruşmayı ayakta takip eden Zaroğlu, o esnada ikinci sırada en köşede oturan Avukat Mine Atlı'nın kendisine yer vermediği gerekçesiyle tepki gösterdi. Duruşma arasında "Hanımlar oturmayı seviyor. Köşeye oturmayı seversiniz" gibi söylemler yapan Zaroğlu'na hem Mine Atlı hem de diğer kadın avukatlar tepki göstererek, kısa süreli sözlü bir tartışma yaşandı. Polisin uyarısı üzerine tartışma sonlandırıldı.