Kiriakos Cambazis
Bugünkü makaleme bir açıklama ile başlayacağım: Kıbrıslı Rumlar ve özellikle de Kıbrıs Rum Solu, 11 Nisan 1965 yılında öldürülmesinden sonra Derviş Kavazoğlu’nu kahraman ilan etti. Öte yandan Kıbrıs Türk Siyasi Liderliği hain ilan etti, çünkü adanın taksimiyle ilgili mücadeleye destek vermedi. Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanmasını isteyen Kıbrıslı Rumlar ve AKEL ile özdeşleşti. Ben Derviş Kavazoğlu’nun “kahraman” veya “hain” olup olmadığını söylemeyeceğim. Öte yandan yakın arkadaşı Hristakis Vanezos’un, Derviş Kavazoğlu’nun karakterini nitelediği üzere, Kavazoğlu cevap verebilseydi her iki nitelendirmeye de aynı şekilde itiraz ederdi.
Ben onu “Vatandaş” olarak adlandırıyorum, çünkü Kıbrıs Cumhuriyeti’nin güçlenmesi için mücadele eden, ülkemizin aktif vatandaşı idi. Ne taksim ne de Enosis için slogan atıyordu. Her şeyden önce şiddeti ve masum vatandaşların öldürülmesini desteklemedi. Sadece Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devamını ve güçlenmesini istiyordu. Kıbrıs’ta, hiç düşünmeden ve sunduğu eserlere ilişkin değerlendirme yapmadan, insanları büyük bir kolaylıkla “kahraman” ve “hain” olarak ilan ediyoruz.
Her iki toplumda da, bütün Kıbrıs’a heykelleri dikilen ve Kıbrıs için, mücadeleleri için onlarca kitapta anılan Kıbrıs’ın modern “kahramanları”, Kıbrıs devletine ve vatandaşlarına en kötü hizmet edenlerdir.
Kolonizasyondan bağımsız ve birleşik bir devlet teslim aldılar ve ölümleriyle birlikte bölünmüş bir devlet teslim ettiler. Çünkü siyasi hedeflerini başarmak için metot olarak faşizmi ve faşist zorbalığı en uç yöntemlerle geliştirdiler. Maalesef Kıbrıs ve Kıbrıslılar için mücadele eden sade vatandaşları değil, “papazları ve paşaları kahraman” ilan ediyoruz.
Siyasi liderlikte farklı görüşlerin sentezi gibi uzlaşma, anlaşma, farklılıkların kabulü ve saygı gösterilmesi de bilinmeyen unsurlardı. Bu yüzden toplumumuz bugün bile acı çekiyor. Demokrasi, siyasi rejim olarak, her iki toplumda da ciddi eksikliklerle işlev görüyordu.
“Derviş Ali Kavazoğlu” kitabını yazan dostum Hristakis Vanezos ile birlikte, kitabının yayınlanması için çok fazla çalıştık (Galeri Kültür Yayınları’ndan Türkçe olarak yayınlandı). Kitapta sadece vatandaş Derviş Kavazoğlu’nun siyasi ortama sunduğu paha biçilmez hizmetleri değil, aynı zamanda öldürüldüğü güne kadar aynı evde yaşadıkları insani anlara da yer veriliyor. Kitabın önsözünde Hristakis Vanezos şöyle yazıyor: “Bu hikayede Derviş ile olan ilişkilerimin hiçbir boyutunu büyütmüyorum, bu metinlere yansıyan yaptığımız sohbetler ve yaşadığımız olaylar hakkında abartmıyorum. Süslemeler ve gösterişli anlatılmalar olmadan, her şey söylendiği gibi yazıldı.” Sonuç olarak bu kitap, hayatını, milliyetinden, dilinden veya dininden bağımsız olarak bizim, tüm Kıbrıslıların geleceği için emanet eden İnsan’dan ve Vatandaş Derviş’ten bahsediyor.
Yaşama hakkı elinden alındı, çünkü Kıbrıs vatandaşı olarak sorumluluklarını yerine getirmeye çalıştı. Ülkeyi yönetmek için tahta çıkanların üstlenmek istemedikleri sorumluluklar. Anayasal görevlerinden dolayı bu sorumluluklara saygı duymak ve hayat geçirmek mecburiyetinde olanların üstlenmek istemediği sorumluluklar.
Derviş Kavazoğlu, onurlu vatandaş unvanına sahip olan çok az kişiden biriydi. Çünkü Kıbrıs Cumhuriyeti’ni iki toplumlu devlet olarak savunan az sayıdaki Kıbrıslıdan biri idi. Dali’deki konuşmasında, kendisini dinlemek için toplanan Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumlara hitaben şunları söylüyordu: “… Kıbrıs Türk toplumunun ezici çoğunluğu Kıbrıs’taki iki toplumun barış içinde birlikte yaşamasını istiyor. Kıbrıs Türk toplumu demokratik ve insan hakları temelinde vatanın yönetilmesini istiyor. Yönetimde söz sahibi olmak ve ülkenin kararlarına müdahil olmak, her vatandaşın hakkı ve aynı zamanda yükümlülüğüdür.”
Vatandaş Derviş Kavazoğlu bu idi. Bu mesajları iki toplumun liderliğine gönderiyordu. Kristal gibi berrak sözü, Kıbrıs devletinin dağılmasına ve taksime karşı siperdi. Bu yüzden, bazıları mermilerle, diğerleri de etik ve siyasi olarak, onu öldürdüler. Çünkü memleketlerini kadrajlarının dışında bırakarak, bazıları Batı’ya, diğerleri ise Kuzey’e, sözde anavatanlarına bakıyorlardı. Kökleri, Kıbrıs’ı, vatanı. Vatandaş Derviş’in hayali, bugün hepimizin, Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıslı Türklerin vizyonudur. Toplumların, yönetimine aktif ve eşit olarak katılacakları bir devlet kurmak istiyoruz. Her vatandaşın “yönetimde ve ülkenin kararlarında söz sahibi olduğu” bireysel özgürlükler ve insan haklarıyla güçlendirilmiş demokratik bir devlet istiyoruz.
Barış ve işbirliği devleti ve toplumu. Derviş Kavazoğlu’nun vizyonunu bunlar oluşturuyordu, Dali’dekilere bunları söylemişti, bütün Kıbrıslılara bu vizyonu tasvir etmişti. Hayatları ellerinden alınanları anmamız iyi bir şeydir, çünkü yiten kardeşlerimizle ilgili felaket ve acıdan onlarca yıl sonra keşfettiğimiz bir vizyona inandılar. Derviş Kavazoğlu, anmamız gereken, eylemlerini ve vizyonunu öğretmemiz gereken Kıbrıs vatandaşlarından biridir.
(REALIST – Kiriakos CAMBAZİS - 4/4/2014)