İki hafta içerisinde iki tarihimiz göç etti.
Evet “tarihimiz” diyorum çünkü yaşadıkları sürece bu toplumun belleğine nice eserler katmış ve “tarihsel bellek” oluşumunda büyük katkılar koymuş iki büyük insanımız; Harid Fedai ve Ekrem Yeşilada...
Ekrem beyle televizyondaki programlarımda en az iki-üç kez beraber olduk, yazdıklarını ve anılarını paylaştık. Yıllar önce kendisi için düzenlenen bir onur gecesinde benden kısa bir gösterim hazırlamamı istemişlerdi. Severek ve gurur duyarak o kısacık filmi hazırlamış, geceye katılamamış olmakla birlikte ertesi gün beni telefonla arayıp teşekkür etmiş ve bir akşam yemeğe gitmemizi söylemişti. Maalesef olmadı. Ama bir yanım onun kaybına üzülürken diğer yanım da onunla tanışmış olmanın, özellikle “geleneksel Türk müziği” konusundaki üretimleri ve derin sohbetleri paylaşmanın benim için mutluluk ve gurur verici yönüdür.
“Kıbrıs’ta Geleneksel Türk Müziği” kitabını 2 cilt olarak yazmaya başladığında, benim 1995 yılında çıkardığım “Kıbrıslı Türklerde Müzik, Darül Elhan ve 1955-65 Müzik Toplulukları” kitabımdan özellikle Geleneksel Türk Müziği grupları hakkındaki bilgilerden yararlanmak istediğini belirtmiş, ben de seve seve kabul etmiştim. Bu konudaki ilk yayınımda zaten genelde Kamran Aziz ve Arkadaşları grubu hariç diğer gruplar ağırlıklı olarak Geleneksel Türk Müziği icra eden gruplarımızdı.
Bu vesileyle Ekrem beyle daha bir yakınlaşmaya başladık, kitabı için her yardım isteyişinde elimden geldiğince yardım edebilmenin mutluluğunu yaşıyorum.
Kendisini ilk kez televizyondaki programıma davet ettiğimde, ki sanırım o yıllarda daha “İstasyon” isimli programımı yapıyodum, Türkiye’de TRT’ye karşı bir Kıbrıslı olarak ilk telif hakkı savaşını veren kişi olduğunu öğrenmek yanında bir diğer beni şaşırtan geçmişi ise, ülkemizin köklü futbol takımlarından Gönyeli Spor Kulübü’nün ilk kurucularından ve takımın kalecisi olmasıydı. Ekrem Yeşilada bünyesinde yer alan bu iki olay, benim belleğimde kazınan iki olay olmuştur. Çünkü bir yandan; yıllardır “korsan kasetçilik” konusunda uzun soluklu yazılarını ‘90’lı yılların KIBRIS gazetesinde tefrika niteliğinde yayınlayan biri olarak, “Telif Hakkı” konusundaki duyarlılığımın, benden önce büyük ve uzun mücadelesini başlatmış ve kazanmış bir kişiyle yanyana, bu olayın ilk kaynağından süreci dinleme fırsatım olmuş, diğer yandan bir futbolseverlikten öte, futbol tarihimizle ilgilenen ve bu konuda nacizane araştırmalar yapıp yayınlayan biri olarak Ekrem beyden “Gönyeli Spor Kulübü”nün tarihçesini yine birinci ağızdan dinlemenin şansını ve mutluluğunu yakalamıştım.
Ekrem bey, bir defasında yine televizyon programıma konuğum olduğunda bana söylediği şu sözler ise, aklıma kazınan ve beni gururlandıran sözler olmuştur:
“Sen bu araştırmaları yapıp insanlarla buluşturuyorsun ya, Allah katında senin Amel Defterin açıktır. Çok kutsal birşey yapıyorsun...”
Ne kadar gururlandığımı anlatamam. Böylesi değerli bir insanımızdan bu sözleri duymak bizim gibi “delicesine üretmenin peşinde koşanlar” için can suyu niteliğindedir.
Yeşilada; “Kıbrıs’ta Turzim” isimli kitabıyla yazım hayatına başlarken, bürokratlığı, besteciliği yanında çok değerli bir turizmci olduğunu da bu ilk kitabındaki değerlendirme, yorum ve önerileriyle ispatlamaktaydı. Ardından gelen “Kıbrıs’ta Geleneksel Türk Müziği”nin 2 cildi, “Musiki Tarihimiz-Kıbrıs’ta ve Türkiye’de Geleneksel Türk Müziğinin Gelişim Süreci”kitabını aynı zamanda İngilizce olarak da yayınlamasıyla, müziğimizin bu yönüyle ilgili önemli kaynak eserler bırakmıştır.
Gazeteci-yazar Osman Güvenir ise 2015 yılının son aylarında yayınlamış olduğu ve çok detaylı bir şekilde anlattığı kitabı “Bestekar ve Müzik Adamı EKREM YEŞİLADA”, böylesi bir yaşamsal finale yaklaşılmış olmanın sezinlenmesi gibi geliyor insana. Ne iyi ki sn. Güvenir, bu son yıllarında biyografik bir çalışmayla Ekrem Yeşilada beyi tarihi belleğimize ve arşivlermize kazandırmış oldu.
İnsanoğlu bedenen göçse de, geride toplum için birşeyler üretmişse, ürettikleriyle yaşamaya devam eder. Tıpkı Ekrem Yeşilada bey gibi...