Ve Covid-19 Okullarda

Salih Sarpten

Geçtiğimiz haftanın en önemli eğitim gündemini, okullarımızdaki 5 öğrenci ve 2 öğretmenin Covid-19 testlerinin pozitif çıkması oluşturdu diyebilirim. Başka bir ifadeyle Covid-19 artık okullarımızda…

Şüphesiz bu durum bir sürpriz değil. Gerek dünyada gerekse ülkemizde salgının hızı, duraksamadan devam ediyor. Her alanda olduğunu gibi, 53 bin 191 öğrencinin, 5 bin 689 öğretmen ve yöneticinin bulundu eğitim alanında da salgının görülmesi istatistiksel olarak güçlü bir olasılıktı öyle de oldu…

Esas soru, “Şimdi ne yapmalıyız? Ya da ne yapmalıydık?” Sorusudur…

Söz konusu haber Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı tarafından duyurulur duyurulmaz sosyal medya tartışmalarında akla gelen ilk tedbir okulları kapatalım oldu…

Peki gerçekten doğru adım bu mu? Yani okulları kapatmalı mıyız?

Bu soruya anlamlı yanıt bulmadan önce, şu sıralar Covid-19 salgının en derin yaşandığı Londra’da görev yapan yakın çalışma arkadaşım sevgili Barış Uzunahmet’in konuyla ilgili paylaşımı hatırlatmak isterim: “İngiltere'de neredeyse her yer kapanıyor. Okullar açık.”

Hiç kuşku yok ki İngiltere ya da Avrupa’nın diğer ülkeleri ile KKTC’yi karşılaştırmak doğru değildir. Dahası İngiltere’nin salgınla mücadele konusunda yaptığı her şeyin doğru olduğunu da söylemek mümkün değildir. Ancak burada dikkat etmemiz gereken konu eğitim kayıplarının, en az sağlımız kadar önemli olduğunun altını çizilmesidir. İşte tam da bu noktadan hareket etmeliyiz… Yeni normal dediğimiz Covid-19’lu yaşamda odaklanmamız gereken şey; eğitim adına neler yapmalıyız, neleri değiştirmeliyiz olmalıdır. Bu bağlamda bazı araştırmalara göz atmanın oldukça yararlı olacağını düşünüyorum.

Türkiye’de gerçekleştirilen “Pandemi Döneminde Gündelik Pratikler, Algı ve Eğitim İhtiyaçları Araştırmasının bulgularına göre; öğretmenlerin %85’i öğrenciler arasında öğrenmen eşitsizliği ve ciddi öğrenme kayıplarının yaşandığını düşünüyor. Velilerin ise %80’den fazlası çocukların eğitim hayatından “geri kalmalarından” büyük endişe duyuyor.

Benimde içinde bulunduğum bir araştırma grubunun yürüttüğü, 729 katılımcının yer aldığı “COVID-19 Salgınının Kuzey Kıbrıs Eğitimine Etkilerinin İncelenmesi” araştırmasının bulgularına göre katılımcıların;

  • %94’ü salgının sağlık ve ekonomiden sonra en çok eğitimi etkilediğini,
  • %45’i eğitimdeki olumsuz etkilerin ortadan kalmasının 1 ile 2 yıl arasında, %22 ise 2 yıldan fazla süreceğini düşünüyor.
  • Eğitimde alanında reform nitelikli değişimler geçirmesi gereken ilk 5 önceliğin; “(1) Okulların teknolojik alt yapıları”, “(2) Rehberlik ve yönlendirme sistemini”, “(3) Öğretim yöntemleri”, “(4) Bakanlıktaki insan kaynakları”, “(5) Öğretim programları (müfredat)” olduğunu dile getirmişlerdir.
  • %49’u Bakanlığın kriz yönetimine dair planlı bir süreci/prosedürü yoktur. Bu nedenle kriz kötü yönettiği. %20’si Kriz yönetimine dair planlı bir süreci/prosedürü yoktur. Buna rağmen kriz iyi yönettiği. %8’i Kriz yönetimine dair planlı bir süreci/prosedürü vardır. Bu nedenle kriz iyi yönettiği. %3’ü Kriz yönetimine dair planlı bir süreci/prosedürü vardır. Buna rağmen kriz kötü yönettiği şekilde görüşleri bulunmaktadır.

Öte yandan okulların kapanması durumunda tüm yaşamını evde, sokakta ya da aile büyüğünün yanında geçirecek olan çocukların beslenme, uyku, çalışma düzeni, sosyalleşmesi, kültürleşmesi ve diğer fiziksel koşullarının ne olacağı konusunda ciddi belirsizliklerin olduğu ortadadır.

Bütün bunlar bize Covid ile tanışan okullarımız için çarenin okulları kapatmak değil. Bu bulaşa karşı ne gibi önlemlerin alınacağı, eğitim kayıplarının minimize tutulması için hangi adımların atılacağı ve bütünlüklü bir anlayışla eğitimde yapmamız gereken reform nitelikli dönüşümleri nasıl yapacağımıza daire gerekli tüm planlama ve hazırlıkları hayat geçirmemiz gerektiğidir. Ya doğru adımları atıp çok çalışacağız ya da kolay yolu seçip okulları kapatıp salgının geçmesini bekleyeceğiz.  Ne var ki geleceğimizin nasıl olacağı seçeceğimiz bu yolla yakından ilişkili olduğunu unutmamalıyız…


Buraya Dikkat

DAÜ Bu Yıl Da Dünyanın En İyileri Arasında

Dünyada yaygın referans gösterilen üniversite sıralamalarının yayıncısı olan ve İngiltere’de yayınlanan Times Higher Education (THE), 28 Ekim 2020 Çarşamba günü, dünyanın en iyi üniversiteleri sıralamasını alan bazında açıkladı. Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) söz konusu sıralamaya girmeyi başararak, İşletme ve Ekonomi alanında 401-500, Mühendislik ve Fen Bilimleri alanlarında ise 601-800 bandında yer aldı. DAÜ söz konusu sıralamalara Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden (KKTC) girme başarısını gösteren tek üniversite oldu.

DAÜ, İşletme ve Ekonomi alanında Türkiye sıralamasında ODTÜ, Boğaziçi Üniversitesi, İTÜ gibi üniversiteleri geride bırakarak, Bilkent Üniversitesi’nin ardından 2. sırada yer aldı. Listeye Türkiye’den toplam 9 üniversite girdi. DAÜ, Mühendislik alanında Türkiye sıralamasında Koç Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, İTÜ, Özyeğin Üniversitesi ve Atatürk Üniversitesi’nin ardından 8. sırada yer aldı. Türkiye’den listeye toplamda 30 üniversite girdi. Fen Bilimleri alanında Türkiye sıralamasında ODTÜ ve Sabancı Üniversitesi’ni geride bırakan DAÜ, Bilkent Üniversitesi, Koç Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi, Atılım Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi’nin ardından 6. Sırada yer aldı. Listeye Türkiye’den toplamda 28 üniversite girdi. Bu konuda ortaya büyük emek koyan tüm DAÜ ailesini yürekten kutlarım…