Ve sonunda geldi

Erdinç Gündüz

      

Gündem:  Corona-Virüs… Bilgisayarımın önüne  ‘yazmak’  için oturduğumda  benim bambaşka bir gündemim vardı. Hatta ve hatta Corona-Virüs konusunda yazmamakta da kararlıydım.  Umursamadığımdan değil. Sadece ve sadece, okuyucuların,  (aynı benim gibi)  konudan bıkıp usandığını düşündüğümden.  Ama olmadı. Sabahleyin, (sadece KKTC ve TC değil, Avrupa’dakilerin de) gazetelerin her köşesinin bu konuyla dopdolu olduğunu görünce, istemeyerek de olsa, benim de ‘konum’  Corona Virüs oldu.

***

“Savaşlar… Silahlar… Bombardımanlar…Göçler… Hayatlarını kaybedenler…. Suçlular, suçsuzlar,  sorumluları,  sorumsuzları…” darken,  bambaşka bir bela daha sarıldı insanoğlunun başına.  (Çok değişik teoriler de var bu konuda. Ama ona hiç girmeyelim.) Taa Çin’de yüzünü gösterdi, sonra, koşarak geldi yanı başımıza, içimize kadar. “Geldiydi…”,  “Geliyordu…” ,  “Gelecekti…”  derken sonunda bizim da kapımızı çaldı.

Herhalde aramızda “Bize gelmez….Bize uğramaz….” diyen yoktu… Yoktu da,  “Acaba buralara uğramadan geçer gider mi ?” umudunu taşıyanlar vardı sanırım.

Umutlar boşa çıktı  sonunda. Ama  ne olur, panik yapmayalım… Paniğe  hiç gerek yok. Cümleten dikkatli olmamız  yeterli.  Bazı konularda çok daha titiz olursak eğer, olabilecek en hafif şekilde bunu da atlatırız (umarım).

***

Ammma…. Her konuda olduğu gibi her kafadan bir ses çıkıyor gene. Bilen de konuşuyor, bilmeyen de. Gazetecilerimiz arasında da maalesef çok var böylesi. Ama Sosyal Medya bambaşka bir alem maşallah. Herkes ‘uzman’ (!!!) kesilmiş bir anda…

Ne olur yapmayın… Paniğin büyümesine neden olduğunuzun farkında değil mısınız ?

***

Doğal olarak gündem de değişti ülkede.  Ateş bacayı sarınca böyle oluyor işte. Ne ‘Cumhurbaşkanı Seçimi’ni konuşan kaldı,  ne de adaylarla ilgilenen…  Kapanan kapılar da, kapılardaki eylemler de bitiverdi hemencecik…

***

Mantığım bana,  ‘herhalde bu ortak sorun için,   Rum’u Türk’ü, ciddi ciddi bir araya gelirler, ortak önlemler alırlar’ diyordu.  Ama maalesef minimum seviyede oldu bu da…

Daha da önemlisi, bizim buralarda, dünyanın hiçbir ülkesinde görülemeyecek ilginç  mi ilginç bir şey daha oldu. Bakanlar Kurulumuz,  (İlk toplantı) Cumhurbaşkanımız başkanlığında oturdu, bazı önlem kararları aldı. Sonra bir basın toplantısında bu önlemler açıklandı.  Bunlar arasında, iki Kapı’nın kapandığı da duyuruldu. Aradan çok geçmeden Cumhurbaşkanı’ndan bir açıklama: “İki kapının kapatılacağını ben de Basın Toplantısı’dan öğrendim…..”

Bunun ardından bir toplantı daha ve yine bazı önlemler… Ama öyle anlaşılıyor ki ne siyasi partiler, ne Bakanlar ne de Cumhurbaşkanı arasında, bu konuda bile  ortak bir görüş sağlanamadı. Her kafadan bir ses çıkıyor.

Gülsem mi ağlasam mı ? Yahut başka türlü söyleyelim… Gülsek mi ağlasak mı ?... Ama burası KKTC… Hiçbir şeye şaşırmamamız gerektiğini öğrenmemiz lazım artık.

***

Şimdi, birlik beraberlik zamanı… Ucuz  ve basit hesaplarla  (hele hele de politik) ortalığı bulandırmak yerine, cümleten ‘Nasıl en ucuz şekilde atlatırız’ zamanı değil mi sizce ?


Sokak Ağzı

“Bana kusma geldi artık bu Korona konusundan. Sanırım benim gibi düşünenlerin sayısı da çok fazladır.  Herkes birşeyler söylüyor kendi kafasına gore. Yeter artık.” (Nesrin-Lefkoşa)

***

“Bu virus sıcakta yaşamaz söylemleri yalanlandı. Siz gerekli önlemleri almaya bakın. Sıcaklar başlayacak tehlike geçecek diye düşünmeyin sakın. (Münüre Saydın-Lefkoşa)

***

“Memleket bu vesileyle genel Check-Up’tan geçiyor. En azından bununla taselli bulun. (Ersin Karademir)

***

“Beee arkadaşlar…. Sadece yanak yanağa öpüşmek değil ha. Sevişmek da yasak. Şimdi biraz pehris zamanı.” (Şakacı)

***

“Fırsatıçılar alarmda. Herşeye zam koydular. Bunları ortaya çıkarıp Dikilitaş’ın oraya toplamalı ki gelip geçen herkes yüzlerine tükürsün.” (Seval C.Cihan)

***

“Ben Başbakanımıza yürekten inanırım ve güvenirim. O eğer birşey yok diyorsa yoktur. O eğer, sıcaklar gelince hiçbirşey kalmaz diyorsa doğrudur. Diğer bütün söylediklerinin doğru olduğu gibi.” (Mustafa K.Kalem-Girne)

***

“Hiç telaşa kapılmayın. Az sabredin. Kısa sure sonar Babavatan Amerika’da virüsün aşısı bulunacak. Sizi bunu bulacak şirketin kaç milyarlar kazanacağı hiç mi hiç ilgilendirmez. “(Sami C. Nalbantoğlu)

 


Anlayana

“Boşuna şifa arama. Hastalığımızın zor sırrı, acelecilikle ihmalcilik arasında sallanıp duruyor.” (Wolfgang Van Goethe)