Vergiler, seçim ve boykot…

Tayfun Çağra

“Ucuz emek gücü ordusuna katılabiliriz” diye yorumlamıştım geçen yazımda…

Türkiye’de ‘yeni ekonomi modeli’ diye sunulmaya çalışılan, faizlerin düşürülmesi, TL’nin erimesi, enflasyonun artması nedeniyle ihracatın artacağı ve Çin modeli ile kalkınacağı gibi ‘tuhaf’ bir gelişme yaşanırken tabii ki biz de bu modelin getirilerini/götürülerini kat be kat fazla yaşıyoruz.

Marketlerde her gün artan fiyatlar, akaryakıtta sürekli gelen zamlar, eriyen maaşlar ve asgari ücret derken vergilerin de artacağı haberi geldi.

Ekonomi büyüyor, alım gücü yükseliyor, halkın refahı artıyor demek ki… Yeni hükümet, gelir gelmez ekonomiyi uçurdu ki halkın cebine giren fazla paradan! almaya hazırlanıyor…

Gerçi Maliye Bakanlığı “yapılacak düzenlemeyle kamu ve özel sektörde düşük ücretliden düşük vergi alınacağını” savunuyor ama açıklamalar bu savunuyu doğrulamıyor.

Maliye, kasasını cebindeki paranın her saniye eridiği çalışanla denkleştirmeye çalışıyor… Kaldı ki tedarikçiler ürünlerdeki vergi, fon, stopajın çok fazla olduğunu, ürünleri pahalı yaptığını ve kaldırılmasını isterken yine Maliye Bakanlığı açıklama yapıyor ve “Bu afaki bir açıklamadır. Maliye gelirleri, pandemi ve döviz krizinden etkilendiği için tümünün kaldırılması mümkün değil” diyor.

Sanki de Maliye başka yerde, bu toplum başka yerde yaşıyor… Dursun Oğuz’un maliyesi/kasası pandemiden olumsuz etkilenirken bu Maliye’nin bulunduğu aynı yerde yaşayan insanlar pandemiden etkilenmemişler gibi ürünlerdeki fonlar, vergiler kaldırılamaz deniyor, üstelik de maaşlardan daha çok vergi alınmasına hazırlanılıyor…

Seçimlerdeki desteğin, makamlara atanmaların diyeti böyle mi ödeniyor? Birilerinin bir yerlere gelmelerinin karşılığı halkın cebindeki paranın daha da azalmasıyla mı verilmeye çalışılıyor?

***

Bir zamanlar övünme kaynakları değil miydi; “Türkiye’den parayı en iyi biz alırız” diyenler şimdilerde parasız mı kaldılar? Duyumlara göre imzaladıkları anlaşmaların karşılığını alamıyor UBP hükümetleri… Orada yazan paralar gelmiyor ya da eksik geliyor… Galiba yapılması istenen daha çok şey var ama bu şeyleri yapmakta çekince taşıyor UBP ve ortakları…

Böyle bir ortamda hükümette olmak gerçekten zor… İstenilenler yapılırsa belki biraz daha para gelebilir ama öte yandan da oylar düşebilir… Düşen oyları belki vatandaşlık verilenler, seçim zamanı köy köy gezecek Elçilik yetkilileri dengeleyebilir ama ya olmazsa!.. Böyle de bir tehlike var.

Değneğin iki ucu b…….u.

***

İşte erken seçim geldi.

40 gün sonra sandığa gidiliyor yine… Adaylar bazı partilerde belirlendi, bazılarında belirleniyor…

Boykot çağrıları var bazı kesimlerde… Bu boykot çağrıları sağ partiler için dudakların iki yana yayılmasına neden oluyor…

“Seçime gitmek sistemin çarklarının dönmesine yardımcı olur” yaklaşımıyla seçmen sandıktan uzaklaştırılmaya çalışılıyor… Bu çağrının sağ partilere, özellikle UBP’ye, demokrasi düşmanlarına, barış-çözüm karşıtlarına yaradığını, öte yandan vesayet altında yaşamaya yardımcı olunduğunun da gözlerden saklanmasına yardım ettiğini görebilmek gerekiyor.

Böyle bir çağrı yapılırken sandığa gitmemenin çözüme, demokrasiye, barışa nasıl bir yardımı olacağını da belirtirlerse ve aklım da yatarsa belki ben de boykotçu olurum!     

Seçimleri boykot etmek zamları engeller mi, vergileri düşürür mü, cepteki paraları artırır mı? Sonucu ne olur?

“Mecliste yer almak pek bir şey ifade etmez” denebilir ama meydanı boş bırakmak da herkesin istediği dansı yapmalarına yardımcı olur.