2011’i yeni ‘Katma Değer Vergisi’ oranları ile karşılamıştık!
Pek çok ürünün “vergi” oranı “ikiye” katlanmıştı.
O dönemin “Maliye”si formülü bulmuştu.
Çok “övündü” bu başarıyla (!)
***
Ülkemizde “kasa” odaklı “maliye” anlayışında başarı şudur ki, “dar gelirli sessiz çoğunluktan vergiyi toplayacak, bol gelirli azınlığa karşı görevini yerine getireceksin…”
‘Niyet’ bu olmayabilir, ‘sonuç’ bu.
***
İsyanım şudur ki, bir eli yağda öteki baldaki insanın her tüketimde ödediği vergiyi, dar gelirli de aynı oranda öder.
Yani bir ‘gazoz’a ödediği vergi temizlik işçisinin de aynıdır, otomotiv patronunun da, geçici memurun da, müsteşarın da…
İçersin, ‘gark’larsın, hazmedersin bolca!..
***
Bebek bezine % 5 KDV vardır bu ülke!..
Bebeğe bez, el insaf!
Bulgur köftesine % 10’dur mesela.
Mobilyaya da iğne ipliğe de…
Kitap basmak, gazete basmak, yani ‘kültür’ dahi ‘vergili’dir ülkemde…
Kağıdı alırken % 5, basarken % 10, satarken bir % 5 daha.
En ilginci, ‘tuvalet kağıdı’na mesela ‘vergi’ vardır.
Düşünsenize, günde kaç kez, devletin kasasına çalışıyoruz (!)
Eğer fazla düşünmekten ‘kabız’ olmuşsanız, ‘Maliye’ yandı demektir, ayrıca maaşlar da tehlikede fazlaca (!)
***
Çok daha ilginci, artık ‘en temel ihtiyaç’ sınıfındaki mobil iletişime de yüzde 20 ödersiniz, ‘gece kulübü’ndeki hizmete de!..
Sahi ‘gece kulüpleri’nde “fiş” keserler mi acaba “yazar kasa” var mı bu “bilinen sır” düzende?
***
O dönemin “Maliye”si formülü bulmuştu, “vergiler” arttı, “kasa” denkleşti.
Hayat ‘denkleşemedi’ nedense...