Kimsenin askerliği beni ilgilendirmez.
730 gün yaptım, çok fazlaydı.
Basın bürosunda görevliydim, rahattım.
Ama iki sene kaybettim.
Mecburdum.
Yoksa gitmezdim.
Neredeyse hiçbir genç gitmezdi.
Farklı bir iddianız mı var, o halde “mecburi” değil “gönüllü” yapınız, görürsünüz.
* * *
Bir savaş olsa yurdunu seven herkes gözünü kırpmadan mücadele eder.
Babalarımız, analarımız, dedelerimiz gibi.
Ve asıl kıymetli kavga “barış” içindir, “savaş” olmasın, hayatlar dağılmasın diye...
* * *
Yurt ödevi bilgi çağında yürümektir, öğrenmektir, üretmektir, paylaşmaktır.
İnsana saygıdır, doğaya saygıdır, hukuğa saygıdır yurt ödevi.
Emeğinle kazanmak, alın terinle yaşamak, insanı sevmektir yurt ödevi.
* * *
Kimse askerlik yapmasa keşke!
Hiçbir evlat silah tutmasa.
Bu ada “silahsız, askersiz, mevzisiz” olsa.
Keşke...
Budur en büyük hayalim!
Peki “hileli yurttaş, hırçın vekil” Bertan Zaroğlu’nun askerliğini niye konuşuyoruz?
Güvensizlik.
Tek sebebi bu.
Kuşaklar boyu yurt bildiğimiz topraklara dair bize ders vermek istiyorsa, öğrenmemiz gerekiyor iyice: Sahi siz kimsiniz?
* * *
YDP milletvekili Bertan Zaroğlu’nun öğrenciyken yurttaş olduğunu, sekiz sene boyunca sigorta kaydı ya da tek kuruş yatırımı olmadığını yazmıştık.
Hep sorulmuştu “askerlik yaptı mı?”
Çünkü savaş karşıtı yayınların üzerine üzerine gitmiş, gerilimi kaşımıştı.
Ayşemden Akın araştırdı, ortaya çıkardı.
Askerlik yapmamış, sağlık raporu varmış.
Umarım sağlığı iyidir.
* * *
Adalet, hukuk, eşitlik.
Ne güzel sözcüklerdir öyle!
İşte ‘yurt ödevi’ tam da budur.
Bu sözcüklere hayat vermek.
* * *
‘Çürük’ sağlık için ağır bir kelime!
Vicdan için hafif.
Bizim öfkemiz vicdanadır.
Çürümüştür bir kere!