Voni ve Abohor’da araştırılması gereken olası gömü yerleri... 2

Sevgül Uludağ

Voni deresinde ve Abohor’da çeşitli bölgeleri ve olası gömü yerlerini inceledik...

 

MİNARELİKÖY’DE BİR KUYU...

Voni deresiyle ilgili çalışmamızı tamamladığımızda okurum bana Minareliköy’le ilgili yazımda geçen mezarlıktaki kuyuyla ilgili araştırma yapmış olduğunu anlatıyor... Okuruma göre, kuyu mezarlığın hemen dışında değil, içerisinde imiş... Bunu da mutlaka kontrol etmemiz gerekiyor çünkü 12 sene önce bu bilgiyi vermiş olan okuruma göre, bu kuyuya bazı “kayıp” Kıbrıslırumlar gömülmüştü...

MEZARLIK DERESİ’NDE OLASI BİR GÖMÜ YERİ...

Sonra Abohor’da (Epikho – Cihangir) bir okurumu görmeye gidiyoruz... Beş sene önce Kayıplar Komitesi’ne bir şahitle birlikte göstermiş olduğumuz olası bir gömü yerini tekrar görmeye gidiyoruz... Burada herhangi bir kazı yürütülmemiş henüz. Beş sene önce 6 Mart 2015’te yazdıklarımda şöyle demiştim bu olası gömü yeriyle ilgili olarak:

“...Abohorlu genç humanist yazar Dr. Derviş Özer, hayatını sürdürdüğü Ankara’dan birkaç günlüğüne Kıbrıs’a geliyor ve anlaştığımız gibi onunla buluşup Abohor ve Palekitre (Balıkesir) yöresinde araştırmalarımızı sürdürüyoruz…

...  Dr. Derviş Özer’le birlikte bir şahidi evinden almaya gidiyoruz – önceden haber vermedik, telefon etmedik, ona gideceğimiz hakkında bilgi vermedik ancak bu iyi yürekli şahit hiçbir zaman kırmaz bizi, ne zaman yardım istesek işini gücünü bırakıp yardıma koşar… Palekitre katliamında öldürülen Suppuris ve Liasi ailelerinin bulunmasını o sağlamıştı… Bunun için ona ne kadar teşekkür etsek az gelir… Çok iyi bir aileden geliyor ve yapılan kötülüklerin ortasında çiçeklenen bir iyilik timsali o…

Önce Abohor’da bize tarif ettiği bir yere gidiyoruz – bir yıl kadar önce Kayıplar Komitesi bir köprü yakınlarında kazı yürütüyordu… Şahidimiz kahvede otururken, bu kazıdan tam bir yıl sonra konuşulanları dinlemiş… Kahvede oturanlar “Geçen sene Kayıplar Komitesi o köprüde yanlış yeri kazardı ya!” demişler ve dört ya da beş “kayıp” Kıbrıslırum’un gömülü olabileceği yeri tarif etmişler… Buraya birlikte gidiyoruz… Arabamı park edip otların arasından geçiyoruz, otlar belimizi geçmiş, sapsarı papatyalar açmış her yanda, papatyaların arasından geçip ona tarif edilen yeri bulmaya çalışıyoruz…

Kahvede oturanlara “Madem yanlış yeri kazarlardı, neden ortaya çıkıp da uyarmadınız Kayıplar Komitesi’ni?” diye sormuş. “Biz karışmak istemeyik” diye cevap vermişler! Bir yıl boyunca susmuşlar ve ancak şimdi konuşmaya başlamışlar bu konuyu – o da kahvede…

Bir mandranın arkasındaki ufak bir dereciği buluyoruz… Bu dereciğe “Mezarlık Deresi” diyorlarmış… Toprak yığınına tırmanıyoruz… İngiliz döneminde derecikten akan suyu durdurmak ve sulama için kullanmak üzere monte edilmiş “savak” denen cihazı görüyoruz dereciğin üstünde… “Savak” da Kıbrıs’taki pek çok şey gibi kendi kaderine, çürümeye terkedilmiş… Kırılan kırılıyor, dökülen dökülüyor, kimse dönüp ikinci kez bakmıyor, ancak şikayete geldi miydi Kıbrıslılar’a harman kadar yer de yetmiyor – hep şikayet, hep şikayet, hep nostalji, hep nostalji ancak bir taşın üstüne bir taş koyacak insan pek çıkmıyor…

Şahidimiz “Dört-beş kişiyi işte bu bölgede gördülerdi” diye işaret ediyor, “Mezarlık Deresi”nin kıyısı boyunca yığılmış ohtoyu – toprak yığınlarını – gösteriyor… Mandranın arkasındayız… Fotoğraf çekiyorum, notlar alıyorum – sonra sapsarı papatyalar ve otlar arasından geçerek arabaya dönüyoruz…”

(YENİDÜZEN – Kıbrıs: Anlatılmamış Öyküler... Sevgül Uludağ – 6.3.2015)

BEŞ YILDIR BEKLİYOR...

Okurumla birlikte Abohorlu okurumuzu da evinden alarak Mezarlık Deresi üstündeki bu olası gömü yerine gidiyoruz...

Okurum bu ohtonun üstüne bir “kayıp” Kıbrıslırum askerinin gömülmüş olduğunu duyduğunu, sözkonusu Kıbrıslırum “kayıp” şahsın, Voni’de Frosso Dimu’nun evinde olan, esir alınıp öldürülen 45 kişilik grubun parçası olduğunu sandığını anlatıyor.

Grup, Frosso Dimu’nun evinden alınarak Beyköy-Abohor dışında bir noktaya öldürülmeye götürülmüştü... Ancak onları öldürmek için silahlarına sarılan bazı Kıbrıslıtürkler’in silahları tutukluk yapmıştı... Bazılarını öldürmüşler, bazıları ise kaçmaya çalışmış ve sağa sola dağılmışlardı... Sözkonusu Kıbrıslıtürkler onların peşine düşerek onları teker teker “avlayarak” öldürmüşler ve çeşitli yerlere gömmüşlerdi...

Bu konuda pek çok kez yazılar yazdım, bazılarının olası gömü yerlerini de okurlarımızın yardımlarıyla Kayıplar Komitesi’ne gösterdik ve onlardan geride kalanlar kazılarda bulundu. Bildiğim kadarıyla şu ana kadar bu 45 kişilik “kayıp” Kıbrıslırum grubundan 35’i bulundu ancak 10 tanesi bulunamadı. Onların da bazı olası gömü yerlerini Kayıplar Komitesi yetkililerine çeşitli kereler gösterdik – bazıları kazılmadı henüz – şimdi bulunduğumuz Mezarlık Deresi’ndeki ohto gibi...

Şimdi yeniden buradayız, 2020 yılındayız – aradan beş sene geçti, burası henüz kazılmadı... Okurum, “Ben kendi gözlerimle görmedim ancak ....’nın bana anlattığına göre bir Kıbrıslırum “kayıp” şahsı buraya gömmüş. Bu Kıbrıslırum’un cebinde yalnızca üç Kıbrıs lirası varmış ve onu gömen şahıs hem bu parayı, hem de saatini almış...”

Beş yıl aradan sonra bu olası gömü yeri hala araştırılmayı bekliyor...

“BURAYI KAZMAK ÇOK KOLAYDIR, İLK KEPÇEDE ÇIKAR EĞER BURAYA GÖMÜLMÜŞSE...”

Okurum, “Gördüğünüz gibi burayı kazmak çok kolaydır” diyor... “Ve burasının sahibinin kazı için Kayıplar Komitesi’ne izin vereceği hakkında size güvence verebilirim, kendisini yakından tanıyorum. Şiro buraya geldiğinde, henüz ilk kepçeyi atar atmaz gerçekten burada gömülüyse bu “kayıp” şahıs, hemen çıkacaktır... Buraya hiç kimse dokunmadı ve bu toprak hiç ellenmedi. Buraya gömülmüşse, burada yatıyordur o “kayıp” şahıs...” diyor okurum...

MEZARLIĞIN YANINDAKİ SELVİLERDE BAŞKA OLASI GÖMÜ YERİ...

Beş sene önce, 2015’te Abohor’da Kıbrıslıtürk mezarlığının yanında, selvilerin yakınında bir başka olası gömü yeri daha göstermiştik Frosso Dimu’nun evinden alınan gruptan bazı “kayıp” Kıbrıslırumların olası gömü yeri olarak. Burasının da tekrardan dikkatli biçimde araştırılması gerekiyor...