“Voni’de tahta kulübeye gizlenen bir Kıbrıslırum, vurularak öldürülmüştü…”

Sevgül Uludağ

OKURLARIMIZ BİLDİKLERİNİ PAYLAŞMAYA DEVAM EDİYOR…

Bir okurumuz şu bilgileri paylaşmak istediğini söyledi:

“Voni’de bir tahta kulübeye gizlenen bir Kıbrıslırum, vurularak öldürülmüştü…

Voni’de köyün güney tarafında zeytinler vardır. Köyün en son zeytinlikleridir. Biz bu bölgeye çocukken nergis toplamaya giderdik 1974 öncesinde… Ve burada tahta bir kulübecik vardı, zeytinlerin arasında. Bir tuvalet kulübesi gibiydi ama tuvalet kulübesi değildi… Tahminim, bu zeytinlerin sahibinin içine çappa, kürek koyduğu, alet edavatını koyduğu tahta bir kulübecikti – iki kişi zor sığardı bu tahta kulübeciğe…

1974’te Voni, bir esir kampına dönüştürülmüştü… Bazı Kıbrıslırum esirler bir Kıbrıslıtürk şahıstan çok korkarlardı… Bu adamla karşılaşan bir Kıbrıslırum esir de koşup bu tahta kulübeciğe sığınmıştı. Sözkonusu şahıs, daha sonra bizzat bana anlatmıştı, “O adamın sığındığı o tahta kulübeciğe bütün şarjörümü boşaltıp onu öldürdüm” diye… Bu adam bizim köylüydü – şu anda hayatta değildir. Abohorlu’ydu… O esir Kıbrıslırum öldürüldükten sonra kulübecik üstüne yıkmış ve kulübeciğin üstüne toprak yığılmıştı…

Köyün içinden geçen dereden 200 metre doğu tarafına doğrudur bu yer. Şimdi zeytinlerin sınırına asker toprak yığmıştır – o toprak yığınına on metre kala bir noktadaydı bu kulübecik.

Yani toprak yığınlarından on metre içeriye bakacaksınız…

O toprak yığını 1990’lara kadar yoktu orada ve siviller Voni’ye girer çıkardı, mesela çobanlar koyunlarını otlatmaya veya oradaki zeytinlerden zeytin toplamaya giderdi. Asker vardı toprak yığınlarının yerinde…

Bu toprak yığınlarını koyunca asker Voni kampından çıkamaz oldu, çobanlar da Voni’nin içine giremez oldu.

Size bir da kroki çizdim, bu yeri bulmanıza yardımcı olmak için…”

Bu okurumuza paylaştıkları için çok teşekkür ederiz. Konuyla ilgili olarak daha ayrıntılı bilgi sahibi olan okurlarımı, isimli veya isimsiz olarak lütfen beni aramaya davet ediyorum. Telefon numaram 0542 853 8436’dır. Konuyla ilgili olarak Kayıplar Komitesi’yle temas etmek isteyenler ise 181 ihbar hattını arayabilirler.


BİR KİTAP…

‘Soykırımdan Kurtulanlar’ın sesine kulak verin…

Ferda Balancar

    Ermeni Soykırımı sırasında hayatta kalan Ermeni kadın ve çocukların kapatıldıkları evlerden kurtarılmalarını ele alan ‘Soykırımdan Kurtulanlar: Halep Kurtarma Evi Yetimleri’ adlı kitap, İletişim Yayınları’ndan çıktı. Milletler Cemiyeti tarafından 1921’de Halep’te kurulan Halep Kurtarma Evi'nin çalışanları, gelen kadın ve çocukların başlarından geçenlerin not edildiği özel kayıt defterleri tutmuştu. Günümüzde İsvçire’nin Cenevre kentindeki Milletler Cemiyeti Arşivi’nde bulunan 1922- 1930 tarihli bu defterlerde, toplam 1700 civarında kadın ve çocuk hakkında bilgiler yer alıyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun hemen her bölgesinden, farklı sosyal ve ekonomik koşullardan gelen bu insanların başlarından geçenleri anlatan kayıt formlarının büyük çoğunluğu tek sayfadan ibaret olup, mağdurların ve ebeveynlerinin isimlerinin yanı sıra doğum yerleri, yaşları ve Halep Kurtarma Evi’ne kabul edildikleri tarihleri içeriyor.

Bu tutanaklardan seçilmiş 300 civarında kaydı içeren kitapta, üç ayrı önsöz de yer alıyor.

Kitabın en çarpıcı yönlerinden birisi, kayıtlarda yer alan ifadelerin hemen o yıllarda kaleme alınmış olması; bu nedenle de daha sonra meydana gelebilecek hafıza kaybı tehlikesine maruz kalmaması. Bu yönüyle, ‘Soykırımdan Kurtulanlar’ hayatta kalan kadın ve çocukların başlarına gelenler hakkında son derece önemli bilgiler içeriyor.   

Halep Kurtarma Evi kayıt defterlerinden

Adı: Erhen

Baba adı: Garabed Köseyan

Doğum yeri: Harput

Yaşı: 17

Kabul tarihi: 15 Temmuz 1922

Savaş sırasında babası Türk ordusunda askerdi. Annesi Erhen’in hayatını kurtarmak için onu bir Türk’e verdi. Türk onu köyüne götürdü. Orada 10 gün kaldı.  Erhen oradan, başka bir köydeki bir Türk’ün evinde yaşamakta olan büyükannesinin yanına kaçtı. Oraya kabul edilmeyince sokaklarda kaldı. Bir Türk polisi onu gördü ve birkaç dakika içerisinde onu yola çıkacak bir kafileye katıp Mardin’e sürdü. Orada yine bir Türk onu evine hizmetçi olarak aldı. Erhen hastalanınca Türk onu kovdu. Bir Kürt kadın çadırına alıp ona baktı. Erhen hep onun yanında kaldı. Bir gün Kürt kadın onu bir Türk ile evlendirmek istedi. Erhen reddetti ve Urfa’ya kaçtı. Urfa’daki Ermeniler ona yardım ettiler ve Halep’e yolladılar.

Erhen’in Amerika’da iki kardeşi var.

Erhen nakış dikmeyi öğrenemedi, hizmetçi olarak yerleştirildi.

Bakımevinden ayrılışı: 1 Haziran 1923. Hizmetçi, kendisini geçindiriyor.

Evlendi ve şehri terk etti.

 

Adı: Filor

Baba adı: Krikor Pambukciyan

Doğum yeri: Bursa

Yaşı: 30

Kabul tarihi: 17 Eylül 1922

Tehcir sırasında Filor’un kocası İstanbul’da askerdi. Babası, erkek kardeşi ve kızıyla birlikte Nusaybin’e kadar sürüldü. Babası orada öldürüldü. Filor, kızı ve erkek kardeşi bir Kürt tarafından bir köye götürüldü. Bir gün kardeşi Kürt tarafından çok feci şekilde dövüldü, ksıa süre sonra da hastalandı ve öldü. Kürt, Filor ile evlenmek istedi fakat Filor istemediği için başka bir yere kaçtı. Bu sefer ikinci sahibi de Filor ile evlenmek istedi. Filor kaçmak istedi ama Kürt, kızı Yegsabet’i ona vermedi. Filor başka bir Kürt’e 500 pasterse satıldı. Aslında yeni sahibinin hizmetçisi olacakken karısı oldu. Altı yıl aradıktan sonra kızını bulmayı başardı. Onunla Mardin’e kaçtı. Halep’e gitmeden önce bir Amerikan misyoneri ona birkaç gün yardım etti. Mezopotamya’nın  uçsuz bucaksız çöllerini 20 günde yürüyerek geçtikten sonra Halep’e geldi ve evimize kabul edildi. Kızı da kendisiyle birlikte.

Filor’un kocası İstanbul’da.

Filor, hizmetçilik yapacak bir yer buldu ve kendisini geçindiriyor.

Bakımevinden ayrılışı: 1 Haziran 1923. Hizmetçi olarak kendisini geçindiriyor.

Filor’un kızı Yegsabet, 31 Aralık 1923’te Danimarka Yetimhanesi’ne alındı. Daha sonra Mısır’da yaşayan annesine gitti fakat 1927’de orada öldüğünü duyduk.

 

Adı: Vartanuş

Baba adı: Garabedyan

Doğum yeri: Harput

Yaşı: 14

Kabul tarihi: 11 Mayıs 1923

Tüm ailesi sürgün edildi. Babası Köynük’te öldürüldü ve kalanlar Bakır Maden’e gitti. Vartanuş yedi yıl boyunca hizmetçilik yapacağı bir Türk’ün evine götürülürken annesi Kürtler tarafından alındı. Vartanuş bir daha annesinden haber alamadı. Vartanuş’la aynı evde Rum bir kadın çalışıyordu. Kadın Vartanuş’un Ermeni olduğunu anlayınca onu korumak istedi. Rum kadın onu annesinin Harput’ta olduğuna ikna etti ve eğer kendisini takip ederse, onu annesine götüreceğine söz verdi. Vartanuş kabul etti ve ikisi birlikte aynı kasabadaki bir Rum ailenin yanına kaçtılar. Vartanuş, Rum bir çiftçi gibi giyindi ve Rum kadınla yolculuğuna başladı. Aslında kadın Vartanuş’un annesinin nerede olduğunu bilmiyordu ancak onu kaçmaya ikna etmenin yegâne yolu da buydu. Harput üzerinden gelmeyip on günlük yolculuktan sonra Halep’e ulaştılar. Vartanuş Halep’te annesini arıyordu fakat onu bulamayınca bize geldi ve biz onu evimize aldık.

Bildiğimiz kadarıyla hiç akrabası yok. Daha sonra annesi Halep’e geldi ve o da onunla yaşamaya gitti. Aynı  zamanda nakışçılık yaparak kendisine bakıyor.

Bakımevinden ayrılışı: 31 Ocak 1924. Nakışçı olarak kendisini geçindiriyor.

Halep’te evlendi.    

 

Adı: Zümrüt

Baba adı: Garabed Gocanyan

Doğum yeri: Urfa

Yaşı: 28

Kabul tarihi: 16 Ağustos 1923

Babası öldürüldü. Annesi, iki kız kardeşi ve kendisi Rakka bölgesine sürgün edildiler. Oradan kafile Urfa’ya yöneltildi. Zümrüt ve annesi kafile gözden kaybolana kadar yerin altındaki bir çukura saklandılar. Bunda sonra Haseke’ye gittiler ve bir değirmende kendilerine bir barınak buldular. Kısa bir süre sonra annesi hastalandı ve öldü. Araplar onu değirmende buldular, köye götürdüler ve bir tanesi onunla evlendi. Dört ay sonra beş koyuna bir başka Arap’a satıldı ve onunla sekiz yıl birlikte yaşadı. Tesadüfen oradan geçmekte olan bir Türk araba sürücüsü onunla konuştu ve ona Ermeni olduğunu, eğer kendisi ile evlenmek isterse onu Araplardan kurtaracağını söyledi. Zümrüt onun sözlerine inandı ve onunla Rakka’ya gitti. Oraya ulaşınca Ermeniler, adamın Ermeni değil Türk olduğunu söylediler. Zümrüt, aynı gece yeni kocasından kaçtı ve bir Ermeni aileye gitti. Birkaç gün burada tutuldu ve daha sonra bizim evimize gönderildi.

Bildiğimiz kadarıyla hiç akrabası yok. Evimizdeki dikiş odasında çalışıyor.

Bakımevinden ayrılışı: 28 Şubat 1925. Kendisini geçindiriyor. Tel Samen’de bir Ermeni çiftçi ile evlendi.

 

Adı: Cemile

Baba adı: Garuce Vanesyan

Doğum yeri: Antep

Yaşı: 9

Kabul tarihi: 3 Nisan 1925

Bu zavallı kızın kaderi çok üzücü. Açıkçası o bir genelevden kurtarıldı ve daha da acıklısı, oraya kendi öz annesi tarafından götürüldü. Zavallı kadın savaş sırasında ve sonrasında içine işleyecek kadar çok eziyet çekti ve nihayetinde kocasının ölümünden sonra namus ve vicdanından vazgeçip geneleve gitti. Bu berbat yerde yaşayan diğer Ermeni kadınlarda hâlâ o kadar edep kalmış olacak ki orada küçük bir kız çocuğunu görmeye tahammül edemediler ve onu kiliseye götürdüler. Bundan sonra onun sorumluluğunu biz aldık ve annesi artık ne olursa olsun onun üzerinde hak iddia edemez. Fakat tabii yine o onun annesi. Çocuğunu tutmak için her türlü yolu deneyebilir, bu sebeple Cemile’yi ülkenin öbür tarafındaki bir yetimhaneye yerleştirmenin daha uygun olduğunu düşündük. Bayan Frearson şefkatle onu evine aldı. Cemile şimdi ‘Ermenistan’ın Dostları’nca desteklenen Beyrut’taki Bayan Frearson’un yetimhanesinde.

Bakımevinden ayrılışı: 15 Nisan 1925. Bayan Frearson’un yetimhanesi.  

 

Adı: Guhar Arabian

Baba adı: Onnik

Doğum yeri: Bursa

Yaşı: 26

Kabul tarihi: 8 Mayıs 1926

Guhar, anne ve babası ile birlikte sürüldü. İslahiye’ye ulaşırken erkekler kafileden ayrıldılar, birbirlerine zincirlendiler ve biraz öteye götürülüp hepsi kurşuna dizildiler. Kafilenin geri kalanı yola devam ettirildi ve Halep’e ulaştı. Burda Guhar ve annesi bir fırsattan yararlanıp kafileden kaçmayı başardılar. Tehlike geçene kadar şehirde saklandılar. Bir süre sonra karısını kaybetmiş ve onun ölmüş olduğunu düşünen bir Ermeni ile evlendi. Der Zor bölgesinde 11 yıl birlikte yaşadılar. Bizim tarafımızdan kurtarılmış olan Marie, uzun zamandır kaybetmiş olduğu kocasıyla ilgili haber aldı. Olayı soruşturduğumuzda kocasının 11 yıl önce Guhar’ın evlenmiş olduğu kişi olduğuna emin olduk. Konu Ermeni Kilisesi’ne intikal etti. Kilise, Guhar’ın boşanmasına ve Marie’nin kocasına dönmesine karar verdi. Bu sebeple Marie’yi verip Guhar’ı kurtarma evimize aldık.

Babasını Mısır’da bulduk ve onu babası ile birlikte yaşamak üzere gönderdik.

Bakımevinden ayrılışı: 10 Mayıs 1926. Babasıyla Mısır’da yaşıyor.

 

Adı: Maryam Pabuçyan

Baba adı: Garabed

Doğum yeri: Arapgir

Yaşı: 23

Kabul tarihi: 12 Eylül 1926

Babası Türk ordusunda askere alındıktan sonra annesi, üç erkek ve bir kız kardeşiyle Urfa’ya sürgün edildi. Kafile birkaç hafta yol aldıktan sonra Der Zor’a ulaştı. Orada bir Arap tarafından kaçırıldı ve bir Çingene’ye bir koyun karşılığında verildi. Çingene onunla evlendi ve böylece Maryam hırsızlık yaparak, fal bakarak yaşamaya başladı. Bir gün Halep’teki teyzesi çok kalabalık bir Çingene grubunun Halep’e geldiğini ve Maryam’ın da aralarında olduğunu duydu. Bilgi doğruydu. Derhal bize gelip yardımımızı istedi. Onu arabanın yakınlarına getirecek olan bir Çingene’ye biraz para verdik. Böylece daha kolay ve güvenli kaçabilmiş oldu.

Bakımevinden ayrılışı: 13 Eylül 1926. Halep’te akrabalarıyla birlikte.

(AGOS – Ferda BALANCAR – 7.4.2019)