Ayşe GÜLER
Görev başındayken bir aracın çarpıp kaçtığı, paket servis elemanı 21 yaşındaki Ahmet Ekin, hayata yeniden tutunmaya çalışıyor.
16 Mart tarihinden itibaren, Lefkoşa Devlet Hastanesi Genel Cerrahi Servisi’nde tedavi gören Ekin, çenesindeki iki farklı noktadaki kırık nedeniyle konuşamıyor, deftere yazdığı cümlelerle kendini ifade edebiliyor.
Akciğer ve böbreklerindeki kanama nedeniyle 4 gün de yoğun bakımda yaşam savaşı veren Ekin’in ne kadar daha hastanede kalacağı, sağlığına ne zaman kavuşacağı ise net değil…
Kazanın ardından oğlunun başından bir an bile ayrılmayan baba Hüseyin Ekin ise yaşananlara öfkeli.
“Bir insan yoldaki köpeğe ya da kediye vurduğunda durumu iyiyse alıp veterinere götürüyor, durumu iyi değilse de basılmaması için kenara koyuyor” diyen Ekin, “Bir insana vurup kaçması, ondan sonra ne kendisi ne de ailesinin oğlumla ilgilenmemesi, geçmiş olsun dememesi bizi çok üzdü. İnsanlık öldü” şeklinde konuştu.
Zaman zaman gözleri dolan Ekin, kazayla ilgili yargı süreci başlattıklarını da açıkladı, iş kazalarının artması nedeniyle yetkililere ‘daha fazla denetim ve caydırıcı ceza’ konusunda çağrı yaptı.
YENİDÜZEN’e konuşan acılı baba Ekin, trafikte motosiklet sürücülerine, bisikletlilere ve yaya geçidindeki kişilere saygı duyulmasını istedi.
İşte Ahmet Ekin’in acılı babası Hüseyin Ekin’in zaman zaman gözleri dolarak anlattıkları…
DEFTERE YAZARAK, KENDİNİ İFADE EDİYOR…16 Mart tarihinden itibaren, Lefkoşa Devlet Hastanesi Genel Cerrahi Servisi’nde tedavi gören Ekin, çenesindeki iki farklı noktadaki kırık nedeniyle konuşamıyor, deftere yazdığı cümlelerle kendini ifade edebiliyor.
“Vurdu kaçtı, yetmedi bir kez bile aramadı”
“Kaza iki hafta önce, 16 Mart’ta Girne, Karaoğlanoğlu’nda oldu. Oğlum paket servis elemanıydı, kaza öncesi de yemek götürmeye gidiyordu. Kaza oldu. Olaya sebebiyet veren kişi, vurdu ve kaçtı.
Oğlumun çalıştığı iş yeri ilgilendi, bir şey diyemeyiz… Ama çocuğa vurup kaçan kişi, bırakın ziyaret etmeyi, telefonla bile aramadı. Avukata verdik. Oğluma arabayla çarpıp kaçan kişi bulundu.
Düşünün kaza; 16 Mart Cuma akşamı saat 22.30-23.00 arası yaşandı. Kazaya sebep olan kişi, ertesi gün, aynı saatlerde gidip polise teslim oldu. Belki de alkol, ya da başka bir şey aldı. Polis, bu kadar zaman içerisinde, bu denli küçük bir yerde oğluma vuran kişiyi nasıl bulamadı? Oğlum şu anda konuşamıyor. Polis, bu nedenle kaza anında yanında bulunan arkadaşından ifade aldı.
Ama aynı motorda olan arkadaşı da ifadesini verirken, polis sanki ifadesini almaya değil de O’nu sorgulamaya gelmiş gibiydi. Polis dediğin, tarafsız olmalı. Vuran kişi, bırakın özür dilemeyi bir aracı koymadı, çocuğun durumunu öğrenmeye çalışır. İnsanların pişmanlık duyma gibi bir duygusu yok. ”
“4 gün yoğun bakım süreci… Çenenin 2 yerinde kırık, diş yok…”
“Kaza sonrası çok zor bir süreç yaşadık, hala yaşıyoruz. Oğlum, 4 gün yoğun bakımda yattı. Akciğer, böbrek kanaması olmuştu. Bu sıkıntıları ameliyatsız atlattık. Çenesinin iki yerinde kırık var. Vücudunun her yeri ise mosmor… Dün (önceki gün) çenesinden ameliyat oldu. Oğlumun ağzında diş yok. Çenesi darmadağın olduğu için kaşıkla yemekleri ağzına döküyoruz, pamuk yardımıyla besliyoruz.
Şu anda kağıda yazarak kendini ifade ediyor, konuşamıyor.”
BABA ÖFKELİ… Kazanın ardından oğlunun başından bir an bile ayrılmayan, günlerdir hastanede umutla bekleyen baba Hüseyin Ekin ise yaşananlara öfkeli. “Bir insan yoldaki köpeğe ya da kediye vurduğunda durumu iyiyse alıp veterinere götürüyor, durumu iyi değilse de basılmaması için kenara koyuyor. Bir insana vurup, kaçması, ondan sonra ne kendisi ne de ailesinin ilgilenmemesi, geçmiş olsun dememesi bizi çok üzdü.”
“Oğlum çalışma izinli, kaçak değil”
“Henüz Çalışma Dairesi ile görüşemedik. Ama oğlum çalışma izinli, kaçak değil… Ben 22-23 yıldır Kıbrıs’tayım, o da epeydir burada… Çalışma izni, sigortası, her şeyi tamam. Askerliğini de tescil ettirdi.
Kaza sonrası annesi ve amcası Türkiye’den geldi. Hepimiz perişanız, çok zor…
Doktorla dün (önceki gün) görüştüm. Epeyi işimiz olduğunu söyledi. Ama oğlum bir an önce hastaneden çıkıp, Türkiye’ye gitmek istiyor. Doktoru ise bu durumun hemen atlatabileceğimiz bir şey olmadığını söylüyor.”
“İş kazaları çok yaygın, cezalar yetersiz…”
“Kıbrıs’ta iş kazaları çok yaygın… Ben de inşaatçıyım. Göreve gelen son hükümetten memnunum. Pazar günleri inşaatlarda çalışılmaması, denetimin artması güzel. Bunlar daha da olmalı, yeterli değildir.
Oğlumun motorcu olduğu için söylemiyorum ama ne yazık ki trafikte yaya geçitlerindeki insanlara, motosikletlilere, bisikletçilere saygı yok. Polis daha fazla denetimleri artırılmalı. Cezaların ne yazık ki caydırıcı olmadığını düşünüyorum. Biri alkollü araç kullanmaktan yakalanıyor. En az 6 ay ehliyetine el konulmalı ama en az cezadan sıyrılıyor. Cezalar yetersiz…
Cezalar caydırıcı olsa… Kasti bir kaza yapıldı. Ceza olsa, bu cesareti olacak mı? Olamazdı… Hapis yatacağını düşünecek, dikkatli olacak. Trafik durumu belli, her şey allak bullak.”
“İnsanlık öldü”
“Ben şu an işe gitmiyorum. Çocuğuma bakıyorum. Annesi Kıbrıs’ta yaşamıyor. Kaza sonrası buraya geldi. Beni en çok yaralayan; bir insan yoldaki köpeğe ya da kediye vurduğunda durumu iyiyse alıp veterinere götürüyor, durumu iyi değilse de basılmaması için kenara koyuyor. Bir insana vurup, kaçması, ondan sonra ne kendisi ne de ailesinin ilgilenmemesi, geçmiş olsun dememesi bizi çok üzdü. İnsanlık öldü… Oğlum benim tek çocuğum, çok zor… 3 kuruşun peşindeyiz, yoktan var etmeye çalışıyoruz, bir de böyle bir durum olunca işin içinden çıkamıyoruz.”