İyi ki TC Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu açıkladı da öğrendik.
Meğer Kıbrıs sorunuyla ilgili enteresan pazarlıklar yapılıyormuş!
Daha doğrusu Kıbrıs adasının da pay sahibi olduğu hidrokarbon yatakları konusunda alış-verişe dönük görüşmeler yapılıyormuş.
Davutoğlu Rumlara ‘üç alternatifli öneri’ sunduklarını açıkladı ve önerileri de sıraladı.
Olayın diplomatik bakımdan, yani formasyonu açısından enteresan tarafları olduğu anlaşılıyor.
Davutoğlu’nun açıklamasından anlaşılan şu ki TC hükümeti ile Anastasiades hükümeti bu konuyu ‘doğrudan’ görüştü!
‘Doğrudan’ derken ille yüzyüze olmasına lüzum yok. Aracılar vasıtasıyla da fikir teatisi yapılmış olabilir. Her iki yöntem de aynı kapıya çıkıyor nasılsa...
Peki, Kıbrıs Türk tarafı bu oyunun neresinde?
**
Ahmet Davutoğlu’nun açıklamasıyla öğreniyoruz ki Ankara ile Güney Lefkoşa hidrokarbon yataklarınn paylaşımını konuşuyor veya tartışıyor veya atışıyor.
Türkiye bu tartışmayı ‘Kıbrıslı Türklerin hakları’ temelinde yürütüyor. Davutoğlu “O kaynaklarda Kıbrıslı Türklerin de payı var ve banka krizi yaşayan Rumlar tümünü ipotek veremezler” diyor. Yani Türkiye’nin haklarının değil, Kıbrıslı Türklerin haklarını savunuyor.
Zira uluslararası hukuka göre Türkiye’nin o bölgeden çıkacak gazda herhangi bir hakkı yok.
Gelin görün ki Ankara “Kıbrıslı Türklerin hakkıdır” tezini konuşur, tartışır, hatta kapışmaya hazırlanırken, ‘bizimkiler’ meydanda yoklar!
Ne Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu var orta yerde, ne hükümet...
Gören varsa seslensin!
**
Ankara ile Anastasiades’in daha seçimlerden önce çeşitli şekillerde teması olduğu biliniyor.‘Gevşek federasyon’ modeli üzerinde bir fikir cimnastiği yapıldığı iddiaları basında da yer almış, bunlar yalanlanmamıştı.
Günün sonunda Türkiye ile Rum liderliği diplomatik ilişki kurmasa da, bazı ilişki biçimleri geliştirmek zorunda.
Ancak bunlar yapılırken Kıbrıslı Türklerin tamamen devre dışı kalmasını kabullenmek mümkün değil.
Kıbrıslı Rumlarla hidrokarbon yatakları konusunda bir tartışma yaşanmışsa, bunu TC Dışişleri Bakanı’ndan önce kendi Cumhurbaşkanımızdan öğrenmemiz gerekiyordu.
Ankara’nın bu sürecin dışında olmasını kimse beklemiyor elbette... Ancak Kıbrıs’la ilgili süreçte, Kıbrıslı Türklerin haklarıyla ilgili konularda Kıbrıslı Türklerin bu şekilde habersiz bırakılması, süreçle ilgili katılımlarının talep bile edilmemesi kabul edilemez.
**
Davutoğlu’nun “Ya çözüm, ya taksim” diye sloganlaştırdığı sözkonusu üç maddelik öneri hakkında Cumhurbaşkanı’nın, hükümetin ve de meclisin haberi var mıdır?
‘Üç alternatifli öneri’ nasıl hazırlanmış, hangi mutfakta pişmiştir?
Bu öneriler hazırlanırken Kıbrıslı Türkleri temsil eden siyasal partilere bilgi verilmiş, görüşleri sorulmuş mudur?
Yoksa Kıbrıs sorunu tamamıyla Ankara’daki diplomatlara mı bırakılmıştır?
Bu sorular önemlidir ve umarım siyasal partiler ile sivil toplum örgütleri gerekli girişimleri yapıp toplumun sürece dahil edilmesine katkı koyarlar.
Yoksa “Ya taksim, ya çözüm” mitingleri başlayacak!
Davutoğlu öyle diyor...