Yargıç kararı verdi. Cuma Mağusalı'nın öldüğü kazada iki tarafta da kusur buldu.
Ama kusurlu olan bir taraf daha vardı: Devlet...
Kusurlulardan biri öldü.
Biri hapse girdi.
Ya devlet?
* * *
Değirmenlik dağ yolunda üç can gitti.
Şoför hatalıydı. Hakkında 16 dava getirildi. Hepsini kabul et.
Ama devletin yolu da 'yol' değildi.
Devlet kamyonda kontrol yapmamıştı. Üstelik çok tuhaf, doğaya aykırı bir saat uygulamasına gitmiş, insanları sabahın kör karanlıklarına hapsetmişti.
İkisi öğrenci, üç insan bu hatalar zincirini hayatlarıyla ödedi.
Şoför ise hapiste çürüyecek.
Ya devlet?
* * *
Devlet nerede?
Gören, duyan var mı?
Varsa eğer, insaniyet namına seslensin.
Mahkemeler 'yasama' ve 'yürütme'nin yapmadığı işleri yerine getirmeye devam ediyor.
Devletin üç erkinden biri, diğer ikisinin yerine getirmediklerini doldurmakla uğraşıyor.
Yargı da devletin organlarından biri elbette.
Lakin tuhaf biçimde, diğer erklerin yarattığı boşluk 'devlet yok' algısını körüklüyor.
* * *
Yasama ve özellikle yürütmenin ortalıkta gözükmediği, sırra kadem bastığı tek konu trafik değil.
Yaşamın birçok alanı sahipsiz durumda.
Bunun çok trajik sebepleri var.
Bazıları kabullenmese de, bizim devletimiz her haliyle bir 'alt yönetim'.
TC'nin Lefkoşa Büyükelçisi Derya Kanbay'ın son açıklaması da bize 'haddimiz'i yeniden anımsattı.
KKTC her haliyle dökülüyor.
Her haliyle acınacak, 'bağımsızlık rolü' yapan bir bağımlı...
Hepsi bu!..