Hayat ne garip!
“Ne oldum dememeli; ne olacağım demeli”…
Bulunduğunuz yeri, makamı, yaşamı abartmamanız lazım!
-*-*-
Öyle ya da böyle, Kıbrıslıların hayatı son 50 yılda çok değişti…
Elbette Dünya da değişmiştir ama Kıbrıslılar için durum sanki biraz daha farklı…
-*-*-
Geçen hafta sonu Larnaka’daydım…
Bu hafta sonu ise Baf kazası Poli kasabası taraflarında…
-*-*-
En yakın ve belki de en uygun tatil yeri Türkiye!
Gitmeye korkuyoruz!
Bizi içeri sokarlar mı sokmazlar mı?
Teröristiz ya!
Azılısından!
-*-*-
En uygun ve en ucuz tatil, ne ilginçtir Güney Kıbrıs!
Veya Kıbrıs Cumhuriyeti!
Ayıptır söylemesi, internet üzerinden, iki gecelik konaklama için “iki kişi, 90 Euro” ödedim!
-*-*-
Neyse, Lefkoşa – Yeşilırmak – Pirgo – Erenköy tepeleri – darken Paşiambo – Pomo – Yayla ve Poli!
-*-*-
Limni Madeni!
-*-*-
Dedelerimden birinin bu maddende çalıştığını biliyorum…
-*-*-
Daha önce de anlatmıştım; annem, şu anda konakladığım yere beş – on kilometre uzaklıktaki Tera köyünden…
Babam, Yeşilırmaklı!
Yeşilırmak, Kıbrıs’ı ikiye bölen sınırın Kuzey kesiminde kalan ve “KKTC” kısa adı ile anılan sözde devletin en Batı’daki sınır köyü!
-*-*-
1974 öncesinde Lefke’de kalıyorduk!
Hafta sonları bazen Yeşilırmak, bazen Tera, bazen her ikisine giderdik!
Yolu hatırlarım!
-*-*-
Askerlik göreviminin bir bölümünü Erenköy’de yaptım!
Erenköy’den kara yolu ile geçiş olmadığı için, Pirgo köyünden Poli tarafına veya Baf’a gitmek isteyenler, arabayla en az 25 dakika dağı – tepeyi aşmak zorunda!
-*-*-
Hani Ersin Tatar, Manchester’e ve Londra’ya giderken, uçakta Diyalog gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Reşat Akar’a, “Haspolat’ta geçiş kapısı açılmasını desteklerim” dedi ya!
Rum tarafı da “Erenköy’ü açın!” diyor!
-*-*-
Bizimkiler Erenköy’ü açmaya yanaşmıyor!
Neden?
Çünkü “tarihi ve manevi anlam” yüklemeye çalışıyorlar!
“Gavur 1963’ten beri buradan geçmedi” diyorlar!
“Savaştık, geçirtmedik, şimdi mi geçireceğiz?” diye soruyorlar!
-*-*-
Erenköy’ü geçişlere açmak demek; en az 30 dakikalık araç sürüşlerinin kısalması demek!
Çok ciddi bir avantaj!
-*-*-
Şu anda Poli – Pirgo arası 50 dakika veya bir saat!
Yarı yarıya bu süre azalacak!
-*-*-
Neyse!
-*-*-
Poli’deyiz!
Deniz kenarında…
Deniz pırıl pırıl…
Sokaklar ve yollar da!
Bölge Larnaka – Ayanapa veya Paralimni – Protaras kadar olmasa da olmasa da çok sayıda yabancı turiste ev sahipliği yapıyor…
-*-*-
Otelciğimize yerleştik!
Küçük otelciğin sahibi kadın nereli olduğumu sordu!
“Kıbrıslı” dedim!
-*-*-
Tamam da neresinden?
Bu soruyu da sormazsa ölürdü!
Tera demek işime geldi!
Öyle dedim!
-*-*-
“Ben Girneliyim” dedi!
“Göçmenim” diye de ekledi!
Yaşı 70’lerin üzerinde!
Ayağında sorun olduğunu da anlattı!
-*-*-
Pis ve de iğrenç savaşın 50’inci yıldönümündeyiz!
15 Temmuz 1974 çok büyük bir hataydı!
O büyük hatanın bedeli çok ağır oldu!
-*-*-
“Ne oldum” dedi bazı geri zekalı faşistler 15 Temmuz 1974’te!
Keşke “ne olacağını” hesaplayabilselerdi!
-*-*-
Poli’deki kadın otel işletmecisi, “Girneli göçmenim” diye dert yanmazdı!
50 sene sonra, Tera’ya, yabancı biri gibi gezmeye gelmezdim!
-*-*-
Haspolat açılsın mı, Erenköy de açılmalı, pasaport alma hakkı, müzakere masası, Taşınmaz Mal Komisyonu!
-*-*-
Haaa sonuçta ne acıdır Kıbrıslı Rum çoğunluğun ve Kıbrıslı Türk azınlığın keyfi yerinde!
Keyfi yerinde olmayanlar mı?
Söyleniyorlar, benim gibi, ya da kaçıyorlar, çocuklarımız gibi!
Kompleksli ama gönüllü reklamcılarım!
Yazdığım yazıları paylaşan; yaptığım programları herkese dağıtan çok önemli bir “düşman” kitlem var!
Kimisi dededen kompleksli asker kaçağı; kimisi geçmişinde Türk Bayrağı yakmaktan sabıkalı dönek!
-*-*-
Yaptığım program çok fazla insanın izlemesi tabii ki çok hoş bir şey!
Yazdığım yazıları daha çok insanın okuyup beğenmesi veya tepki göstermesi de çok mutlu edici!
-*-*-
Bu garip faşist kompleksliler, yazdığım yazıları, yaptığım televizyon programlarını dağıtıyorlar ve benim Türkiye’ye küfür ettiğimi, KKTC’ye sövdüğümü ekliyorlar!
-*-*-
Küfür etmiyorum, yasaktır, suçtur, dava edilirim!
Ama TC ve KKTC’deki yönetimlerle dalga geçmeye çalıştığım doğrudur!
Hatta KKTC’nin Cumhurbaşkanı ile dalga geçmemek için ciddi çaba sarf ettiğim de doğrudur ama adam yerinde duramıyor ki; her tavrı “dalgalık”…
Her demeci, her konuşması, her gezisi dalgalık!
-*-*-
Neyse, yazdıklarımı ve programlarımı bedava dağıtan, reklamımı yapan kompleks limitedin zavallılarına thanks ha!
Aramızdaki fark
Kıbrıslı Rumlar, çok büyük çoğunlukla, Kıbrıs meselesinde birlikte hareket eder…
DİSİ Genel Başkanı ile eski DİSİ’li Cumhurbaşkanı arasında aylardır hiç bir diyalog yoktu…
-*-*-
Ama konu Kıbrıs olunca Başkan Nikos Hristodulidis ve DİSİ Lideri Meclis Başkanı Annita Dimitriu, Avrupa Halk Partisi’nin (EPP) 5 yıllık siyasi öncelikler planına Kıbrıs sorununu da aldırmayı başarıyor…
-*-*-
Hristodulidis, Holguin ile görüşüyor, anında Kıbrıslı Rum siyasi parti liderlerine bilgi veriyor, onları önümüzdeki Cuma günü toplantıya çağırıyor…
-*-*-
Bizde mi?
Ersin Tatar geziyor!
Holguin ile Londra’da görüşecek; Türkiye ne derse onu söyleyecek ya da yineleyecek!
Görüşmeden sonra, Türk Dışişleri’nden üçüncü beşinci hatta 50’nci sekreter unvanlı birilerine bilgi verecek!
Çekinmeden, “egemen eşit devletimiiiiiiz” diye de geveleyecek!
Poli – Laçi sahilinde, kıyıdan 100 – 150 metre kadar ileriye deniz içerisine kayalar sıraladılar… Dalgaların gücünü kırıyorlar, turistler ve vatandaşlar daha rahat, daha sağlıklı, daha güvenli olarak sahilden faydalanıyor… Bizde mi? Bizde sahiller hep işgal altında! Vatandaş fahiş ücret ödemeden de kullanamıyor!