Erdinç GÜNDÜZ
Toplum yapısına en alttan en yukarıya doğru bir bakış atın. Fazlaca derinlemesine bir inceleme yapmanıza gerek yok. Sadece bir bakıverin yeter. Neyin nasıl döndüğünü hemencecik kavrayıverirsiniz.
İşte gerçek tüm çıplaklığıyla karşınızda... Toplum, yağcılar, yağmacılar ve kırıntılar’dan (bunlara UFO’lar da diyebilirsiniz) oluşuyor.
***
Yağcılar, patronlarının veya müdürlerinin bastığı yere basan, her söylediğini anında ‘doğru’ kabul eden, her noktada patronunun veya müdürünün avukatı kesilen tipler. Ve bunlar maalesef çoğunlukta.
Yağcı’nın özgüveni yoktur. Çünkü bulunduğu yere ‘kaderin bir cilvesi’ ile geldiğinin bilincindedir. Bunu hiçbir zaman itiraf etmez, bilinç altında saklar da saklar... Gücü nerede zannederse o hemen yanı başındadır. Çünkü geleceğini bu davranış biçimine bağlamıştır. En küçük bir sapmada, ipsiz-sapsız kalacağını bilir... Havası hep yerindedir. Adam yerine konulduğu için mutludur. Hatta öyle bir nokta gelir ki ‘adam’ olduğuna kendisi de inanmaya başlar. Patronu veya Müdürü yan bastı mı ortalardan kaybolur. Taa ki ‘yağcılık’ yeteneklerini yeniden devreye sokacak şansı yakalayana kadar. Genellikle bir yolunu bulur ve yakalar da...
***
Yağmacılar, önlerine çıkan en küçük fırsatı kendi çıkarı için en iyi şekilde değerlendirenlerdir. Tek bir amaçları vardır. Ne şekilde olursa olsun bir yolunu bulup köşeyi dönmek... Onlar için, para, mal çok ama çok önemlidir. Hatta hayatta, para ve mal’dan daha değerli hiçbir şey yoktur. ‘Onur’ denen şeyi hiç mi hiç kabul etmezler. Onurlu ama parasız yaşamaktansa, onursuz ama paralı yaşamayı yeğlerler. Konuşmaya kalktılar mı, onlardan daha milliyetçisi yoktur. Vatan toprakları için her türlü fedakarlığı (!) yapmaya en hazır (!) kişilerdirler. Büyük ve lüks arabalarda dolaşmak, büyük villalara sahip olmak onlar için çok önemlidir. Çünkü onların gerçek yüzünü sakladıkları maskeler bunlardır. Ülkenin en akıllılarıdırlar (!). Herkes aptal ama onlar akıllıdırlar (!). Her devrin adamıdırlar. Daha doğrusu rahatlarını bozmayacak herkesin yanındadırlar. Rahatları ve düzenleri bozulduğu anda da en çok bağıranlar olurlar.
***
UFO’lar aslında uzaydan falan gelmiş değildirler. Onlar gerçeklere yabancı, gerçekleri kabullenemeyenler sınıfıdır. Aslında onlar, ‘lokma’dan arta kalanlarla ve kırıntılarla yetinenlerdirler. Çünkü kendileri de ‘kırıntı’dırlar. Nesilleri tükenmek üzeredir. Yağcılar ve yağmacılar çoğunluğu içinde eriyip gitmektedirler.
Hala, onurlu yaşamanın, dürüst olmanın, çalışkan olmanın büyük bir erdem olduğunu sanırlar. İşlerini düzgün ve dürüstçe yaparlar. Bu nedenle de yağcılar yağmacılar onlara “enayiler” veya “aptallar” der. Ama, bunu bile bile onlar hala “enayi” olarak da “aptal” olarak da kalmayı kabullenirler. ‘Onurluluğun’ zenginlik olduğunu düşünürler. Ceplerindeki para sadece ‘yetecek’ kadardır. Ama bundan rahatsız olmazlar. Hayatlarından memnundurlar.
Ama “yağcılar” ve “yağmacılar” için onlar birer ‘oyun-bozan’dırlar. Bu tiplere bu ülkede yer olmadığına inanırlar. Ortadan tamamen kalkmaları için de her şeyi ama her şeyi yapmaktadırlar.