29 Eylül 1946 tarihli Hür Söz gazetesinde çok önemli bir yazıyla karşılaşıyoruz. Bugün Mağusa Eğitim Kampı’nın bulunduğu yer olan ve kimilerine göre “Karağulos”, “Karaolos” olarak isimlendirilen yerin gerçek ismiyle ilgiliydi bu haber. Cahit M. İnce isimli vatandaşın, günlerdir izlediği Yahudi Muhacirlerle ilgili haberlerde kullanılan kamp isminin yanlışlığından bahsedilirken, doğrusunun ne olduğu ve doğru ismin nerden geldiği hakkında da bilgi verilmekteydi...
“Karaolos Değil Karaoğlu
Cahit M. İnce imzasını taşıyan gayet nazik ve anlayışlı bir okurumuz bize Mağusa’dan yazdığı bir mektubunda Karaolos’taki reportajımıza temas ederek, bu kelimenin Karaoğlu olacağını haklı bir şekilde izah ederek diyor ki:
“Hürsöz gazetenizi daima takip etmekte ve güzel yazılarınızı okumaktayım. Yalnız gözüme çarpan (Karaolos) kelimesi beni adeta mahzun etti, çünkü bu kelimenin aslı Karaolos olmayıp (Karaoğlu)dur.
Bir zamanlar bu arazi tamamı ile Türklerin idi. Tedrici bir şekilde bu yeri Rum vatandaşlarımız Mağusa Türklerinden satın aldılar. O zamanlar (Karaoğlu) ismini taşıyordu. Fakat daha sonra gelenler dilleri dönmediğinden Karaolli demiye başladılar ve zamanla kelime Karaolos şeklini aldı. Görüyorsunuz ki bu mevkiin ismi aslen Türkçedir ve Karaoğlu’dur. Halen bugün Hükümet Dairelerinde ve Tapuda bu arazinin ismi (Karaoğlu) diye adlandırılmaktadır. Bu sebeplen bu kelimeyi Türkçe gazeteler doğru yazarsa halkımız mevkiin Türkçe ismini öğrenmiş olmakla kalmaz aynı zamanda Türkçe bir kelimemizi kaybetmemiş oluruz.”
Bu haklı ve makul istek karşısında dünden itibaren Karaolos yerine Karaoğlu kelimesini kullanmaya başladık. Diğer arkadaşlarımızın da bu Türkçe kelimeyi tercih edeceklerine inanıyoruz.”
Bu açıklamadan da anlaşılacağı gibi sadece isminin değişmesi değil, bir zamanlar bu alanın Türk malı olduğu bilgisi de verilmektedir. Tapu ve hükümet dairelerinde de bu ismin kllanıldığı bir ispat olarak verilmektedir.
Bilindiği üzre, daha önceki konuyla ilgili yazılarımız içeridinde, özellikle Mağusa ve Dikelya’da kamp yapımında kullanılmak için Alman esirler getirilmişti. Bu konuda ilk tepkiyi haklı olarak Yahudi Muhacirler koymuştu. Hatta kendilerini esir kamplarında tecrit eden Almanların elinden yine kendileri için yeni kamplar yapacak olmalarının kabul edilemez olduğu yönünde ses yükseltmişlerdi.
Diğer taraftan Kıbrıs halkı ve özellikle Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıs Rum İşçi Federasyonu da Alman esirlerinin getirilmesine tepkisini koymaktaydı. İşte 4 Ekim 1946 tarihli Hür Söz gazetesindeki ilgili haber...
“Kıbrıs’a Alman Esirleri Getirilmesini Protesto Ettiler
Öğrendiğimize göre dün Kıbrıs Rum İşçi Federasyonu tarafından Müstemlekeler Nazarı ile İngiltere Harp Nazarı’na Kıbrıs’a Alman esirlerinin getirilmesini protesto eden bir telgraf gönderilmiştir. Bu telgrafta bu şekildeki bir hareketin Kıbrıs’taki amelenin menfaatlerini haleldar edebileceği kaydolunmaktadır. Diğer taraftan öğrendiğimize göre ayni mevzu için İş Komiserine de bir istida gönderilmiş ve daha fazla Alman esiri getirilmemesinin önlenmesi, gelenlerin yakın bir zamanda Kıbrıs’tan uzaklaştırılması, Kıbrıs’ta bulundukları müddet ise Kıbrıs İşçilerinin mefaatlarına dokunulmayacağına dair teminat verilmesi hakkında bir istida gönderilmiştir.”