Yahudi Muhacirler-39

Eralp Adanır

 

Bir yandan Mağusa’dan Filistin’e gönderilen Yahudi Muhacirler süregiderken, diğer yandan da Kıbrıs kamplarında azalan Yahudi Muhacir potansiyeline yenileri eklenmeye devam ediyor. Filistin’e “kanuni” şekilde gitmenin yolu olan Mağusa ve Ksilotimbo kamplarındaki bekleme sürecine 432 Yahudi Muhacir daha katılıyordu...

 

“30 Eylül 1947-Hür Söz-s:1

Yahudi Geldi

Pazar günü Mağusa limanına gelen "Empire Shelter" ve "Empire Rest" gemileri ile adaya yeniden 432 Yahudi muhacir getirilmiştir.”

 

Diğer yandan Filistin topraklarının bölünmesi için güçlü ülkeler planlar yaparken Yahudi tedhişçiler ise silahlı eylemlerini sürdürmekteydi. Filistin’de yer alan ve en güçlü tedhiş örgütlerinden biri olan İrgun Zvai Leumi örgütü, bu kez saldırılarının nedenini bir intikama bağlıyordu. Almanya ve Kıbrıs’a gönderilen ve İngiliz idaresi içerisinde gerçekleşen bu uygulamaya karşı olduğunu, bir anlamda her isteyen Yahudi Muhacir’in Filistin topraklarına kendi olanaklarıyla da dahil girebilmesini savunduğunu bu eylem nedeninden çıkarabilmekteyiz...

 

“01 Ekim 1947-Hür Söz-s:1

Haifa Polis Merkezine Taaruz

Yahudi tedhişçileri dün Haifa polis merkezine yerleştirdikleri bir bomba ile berhava etmişler ve 10 kişinin ölümüne sebebiyet vermişlerdir. Ölenlerin hepsi İngilizdir. Ayrıca içlerinde 14 tane Yahudi olan birçok kimseler yaralanmıştır. İrgun Zvai Leumi teşkilatı mesuliyeti üzerine almış ve bu hareketin, Almanya ve Kıbrıs'a gönderilmekte olan Yahudi Muhacirlerin intikamının alınması için yapıldığını bildirmiştir.”

 

İrgun Zvai Leumi’nin az önce verdiğimiz eylemlerinin gerekçesi olan “özgürce Filistin’e gidiş” politikalarının kaynağını teşkil eden ve Yahudi Muhacir’lerin böylesi denemelerinin ise İngiliz hükümeti tarafından “kanunsuz” olarak değerlendirilmesine bir örnek veriyoruz...

 

“03 Ekim 1947-Hür Söz-s:1

199 Yahudi

Çarşamba gün Kıbrıs’tan Filistin’e mütevencihen (kaçak) 199 Kanunsuz muhacir hareket etmiştir.”

 

Görüldüğü gibi, Yahudi tedhiş örgütleri, Yahudilerin bu konuda “özgür seyahatlerinden” yana iken, İngiliz hükümeti böylesi davranışları “kanunsuzluk” olarak değerlendirip cezalandırmaktadır. Ve bir müddet evvel artık Yahudi Muhacir akınının Kıbrıs kamplarına getirilmesinin tamamlanacağı haberi çıksa da görülüyor ki bu akın devam etmekte. Hem de 2000’in üzerinde. Konuyla ilgili iki haberi okuyoruz...

 

“05 Ekim 1947-Hür Söz-s:2

800 Yahudi Daha

Evvelki gün Mağusa'ya 800 Yahudi mülteci daha gelmiştir. Yahudiler Ksilotimbo kampına sevkedildiler.”

 

“07 Ekim 1947-Hür Söz-s:2

Memleket Haberleri

Yahudi Akını Devam Ediyor

5 Ekimde Empire Rest vapuru ile 390, Empire Comfort vapuru ile 398 ve Snow Smith vapuru ile de 829 Yahudi daha gelmiştir.

Dün de Empire Shelter vapuru ile 402 Yahudi gelmişti. Yahudiler hiçbir hadisesiz Ksilotimbo kampına sevkedilmiştir. Sayısı 2019 olan bu Yahudilerin 830'u erkek, 825'i kadın ve 355'i de çocuktur.”

 

Ve bugün hâlâ sürmekte olan nice sivil insanın da kanının aktığı Filistin-İsrail sorununun yıllar öncesinde atılan adımın ve Birleşmiş Milletler’in öncülüğünde gerçekleşen Filistin’de bir Yahudi yurdunun, yani İsrail Devleti’nin kurulmasının sonuçlarını, bundan 74 yıl öncesi Arap Konseyi görmüştü. Bunun vahimiyeti konusunu dile getirmişler hatta böylesi bir bölünmenin daha fazla kan akıtacağını ve buna izin verilmeyeceği yönündeki tehditleriyle birlikte uyarılarını yapmışlardı. İşte konuyla ilgili iki haber...

 

“11 Ekim 1947-Hür Söz-s:1

Müfti Filistinin Bölünmesi Aleyhine

Kudüs: Kudüs Müftisi, Hacı El Hüseyin, Arap Konseyi’nin toplantısında bulunmak için Beyrut'a varmıştır. Müfti, Birleşmiş Milletlerin Filistin'i ikiye ayırmak planlarına temas ederek bu yapıldığı takdirde kan döküleceğini söylemiştir.”

 

“12 Ekim 1947-Hür Söz-s:1

Filistin Meselesi Çıkmaza Giriyor

Araplar Harp Tehdidi Savuruyor

Filistin meselesi çetin bir safhaya girmiş bulunmaktadır ve bu memlekette ne olabileceği şimdilik kestirilemez.

Birleşmiş Milletler Filistin Komitesinin Filistini parçalamıya karar vermesi ve bunun neticesi İngiltere'nin Filistin'den uzaklaşacak kararı, Arap liderlerini heyecana getirmiş ve tehditler savurmalarına yol açmıştır.

Yahudiler Tehdide Kulak Asmıyor

Londra: Filistin Yahudi Ajansı neşrettiği bir beyannamede Araplar kuvvet kullanmıya karar verdiği takdirde bütün Yahudilerin kendi kendilerini müdafaa edeceklerini bildirmektedir. Diğer taraftan Yahudi Ajansı sözcüsü Arapların kuvvet kullanmak tehdidinin bloften ibaret olduğunu söylemiştir.”