1946 yılının Ağustos ayından itibaren Mağusa’da Yahudi Muhacirler (göçmenler) için kurulan Karaolos Kampı’na getirilen Yahudi Muhacirlerle ilgili Hür Söz gazetesinded yer alan haberleri paylaşmaya devam ediyoruz...
10 Eylül 1946 tarihli Hür Söz gazetesinin söz konusu nüshasında 2 gün sürecek konuyla ilgili uzun bir yazıya rastlıyoruz. Gazetedeki haberni başlığı şöyle yer almaktaydı:
Karaolos Kampında 3 Saat
Binlerce Vatansızın Dramatik Hikâyesi
“Hürriyet istiyoruz ve her ne pahasına olursa olsun bunu elde edeceğiz.”
“Filistinden başka bir yere gitmeyeceğiz.”
“Bütün öğrenmek istediğimiz ne olacağımızdır.”
--Mültecilerin Liderlerinden ITZHAK—
Karaolos’u ziyaret eden HÜRSÖZ, VAKİT, HABER ve SON DAKİKA temsilcilerinin intibaları.
Hür Söz, Vakit ve Haber; bildiğim kadarıyla Kıbrıs menşeli gazetelerdir. “Son Dakika” ise Türkiye menşel,i bir gazete olabilir. 12 gazeteciden oluşan bir ekip, yönetimin izniyle ilk kez böylesi uzun süreli ve birçok gazetecinin Karaolos Kampı’na girmesi söz konusu oluyordu. Kampın yaklaşık 1 kilometre yakınında olan Savoy isimli bir otelde toplanan gazeteciler, askeri araçlarla kampa götürülmüş ve mülakatlar başlamıştı. İşte bu mülakatlardan basına yansıyan yazıdan bir bölüm:
“Kamp Liderleriyle Konuşma
Kampta kamp liderleriyle takriben üç çeyreklik bir konuşma yapılmıştır. Liderleri Itzhak Posnar, Iliaza Azaria, Gordom Isaac ve Isaac Chen Elhanan Vulf’dan müteşekkildi. Itzhak Posnar söz alarak uzun konuşmayacağını çünkü söyliyecek çok şey olmadığını belirttikten sonra oldukça heyecanlı ve asabiyetle demiştir ki:
“Atlantik Beyannamesindeki prensiblere riayet edilmesini istiyoruz. Bu vaziyet karşısında sukutu hayale uğradık. Temerküz (1) Kamplarından sonra kendimizi burada bulmakla çok hayret ettik. Bu yerin bir Temerküz Kampından farkı yoktur. Böyle birşeyi düşünmek benim için çok güçtür. Bize ne olacağını bilmek isteriz. Hiçbir memleketin hiçbir kanunu bu vaziyetimize müsaade etmez. Herkes kendine ne olacağını bilmeyi arzuluyor. Bizi tel örgüler arkasına attılar. Bu hareket karşısında nazik davranacak değiliz. Hürriyet istiyoruz. Hürriyetten gayrisi boştur. Ve bunun da bir yolunu bulacağız. Bu sözlerimle ne enterne edilmiş olanın hislerine tercüman oluyorum.”
Gitgide kampta sinirlerin gerilmekte olduğu görülmekteydi. Kapmptan kaçmak ya da isyan etmenin sinyalleri gelmeye başlıyordu. Nitekim bu sinirlilik hali bir gazetecinin de gözünden kaçmamış konuyu biraz daha açabilmek için sorusunu yöneltmişti...
“...Yani kaçmak mı istiyorsunuz!” Lider şu cevabı vermiştir:
“Kaçmak istemenin hakkımız olduğuna inanıyoruz. Her nasıl olursa bir yolunu bulacağız ve buna kimse mâni olamıyacaktır.”
Bunda sonra Reuter muhabiri, Lidere bu toplantıya çağrılmazdan evvel, söyliyeceği sözler hakkında askeri veya sivil makamdan her hangi bir talimat alıp almadığını sormuştur. Lider:
“Hayır, bize neyi konuşup konuşmamamız hakkında hiç bir talimat verilmemiştir. Verilmiş olsaydı bile gene bu sözleri söylemekten çekinmiyecektim” cevabını vermiştir.
Rauter muhabiri: “İstikbalinizin ne olacağı hakkında size teminat verilse, içiniz daha fazla rahatlayacak mı?”
Lider: “Hayır, söz istemiyoruz, hürriyet istiyoruz. Filistine gönderilmek istiyoruz.””
(1): Arapça bir kelime olan “Temerküz”; TOPLAMA anlamına gelmektedir. Burada kast edilen Nazi toplama kamplarıdır. Nazi Almanyası tarafından II. Dünya Savaşı döneminde Almanya'da ve işgal edilen bölgelerde, istenmeyen kişileri zorunlu çalıştırmak üzere kurulmuşlardı. Aynı zamanda terim Yahudiler başta olmak üzere Nazilerin siyasi ya da ideolojik düşmanlarını kitlesel olarak imha etmek amacıyla kurulmuş olan imha kamplarını (Almanca: Vernichtungslager) da ifade etmek için kullanılır. Buralara daha çok Yahudilerin getirilmesiyle birlikte, Romanlar, bazı Slav ırklarından olanlar ve akıl hastası olduğu düşünülenler de kurbanlar arasındadır. Eş cinsel insanlar da burada öldürüldüler. Öldürülme sebepleri ise üremeye bir katkıları olmamalarıydı. Büyük bir kısmı Polonya'da bulunmaktaydı.(ea)