Yahudi Muhacirler-73

Eralp Adanır

Kıbrıs'taki kamplarda bulunan özellikle silah tutabilecek Yahudi Muhacirlerin Filistin'e gönderilmelerine, İngiliz yönetimince konulan kısıtlamanın insanlık dışı ve haksızlık olduğu sürekli dile getirilmiş kamplarda protestolar yapılmıştır. Bunun bu şekilde gidemeyeceğine karar veren Yahudi Muhacirler, bu haksız uygulamanın hukuka taşınmasına karar verir. İngiliz yönetiminin bu uygulamasını dava eden ve Yahudi Muhacir avukatın nezdinde yaklaşık yirmi gün süren duruşmaların ardından Yahudi Muhacirlerin yaşadıkları bu süreci ve çıkan kararı, iki haber olarak okuyoruz.

 

"31 Aralık 1948-Hür Söz-s:2"

.....

Dava

Lefkoşa'da oturan istinaf mahkemesi, Kıbrıs kamplarında muhafaza altında bulunan Yahudiler tarafından yapılan ve serbest bırakılmalarını isteyen müracaatı tetkik etmiştir.

Müstedi Yahudiler namına avukat Mr. Laurance Weston ve Hükümet namına müddei umumi yardımcısı M. Kr. Tornarites mahkemede hazır bulunmuştur.

Yahudileri temsil eden avukat Kıbrıs hükûmetinin bu insanları burada tutmağa hakkı olmadığını iddia etmiştir. Mahkeme devam etmektedir."

 

"20 Ocak 1949-Hür Söz-s:2

Kıbrıs Kamplarındaki Yahudiler Serbest Bırakılıyor

Londra'dan bildirildiğine göre İngiliz Dışişleri Bakanı Mr. Bevin Avam Kamarasında verdiği bir beyanatta, Kıbrıs kamplarında bulunan 11.000 Yahudi'nin serbest bırakılacağını bildirmiştir.

Mr. Bevin askeri yaşta bulunan Yahudilerin nakliye temin eder etmez Filistine dönmelerine müsaade etmiye İngiltere'nin hazır olduğunu söylemiştir. Buna sebep olarak 'Filistin'de vaziyetin salâha doğru gitmesi' gösterilmektedir."

 

Böylece kamplarda tutulan ve Filistin'e gönderilmeyen Yahudi Muhacirlerin hem nüfusunu öğrenmiş oluyoruz bu haberde (11.000) hem de İngiltere yönetiminin artık bu engeli sürdüremeyeceğini de öğrenmiş oluyoruz. Gerçi haberde dikkat edilirse, bu engelin kaldırılmasına karar verilmesinin nedenini, Filistin'deki durumun normale dönmeye başlamasından dolayı olduğu belirtilse de, bu haksız davranışlarının nedeninin bu olmadığı da rahatlıkla görülebilmektedir. Belki de Filistin'deki Yahudi ordusunun daha güçlü olmasını engellemek, bir anlamda zapturapt altına almaktı.

Bu haberin ve kararın ardından kamplarda tutulan 11.000 Yahudi Muhacirin de artık Filistin'e göndeirlmelerine başlandığını haberden anlıyoruz. 

 

"21 Ocak 1949-Hür Söz-s:1

Yahudiler Kaçıyor

İsrail Devletinin kirladığı vapurlardan bazıları dün Mağusa Limanına, Kıbrıs'ta bulunan Yahudileri Filistin'e taşımak maksadıyle gelmişlerdir.

Hali hazırda Kıbrıs'ta bulunan Yahudi miktarı 11.000'dir. Bu Yahudilerin 15 güne kadar Kıbrıs'tan tamamen temizlenecekleri umulmaktadır. Yahudiler adadan temizlendiği takdirde sebze fiatlarında da büyük düşmeler olacaktır."

 

"Yahudilern Adadan temizlenmesi" cümlesinden ve ardından gelen "sebze fiyatlarında düşüş" olacağı değerlendirmeleri, ada sakinlerinin pek de Yahudi Muhacirlerin burada bulunmalarından memnun olmadıklarını düşündürüyor insana. "Temizlenmek" gibi bir dilin kullanılması da keza, altında biraz Yahudi düşmanlığı sezinletiyor haber okunduğu zaman.

21 Ocak'ta yer alan bir başka haber ise, Yahudi Muhacir kamplarında bulunmuş olan Yahudilerin ve onları burada misafir edişin maliyeti de ortaya çıkmaya başlamıştı. Böylece hem Yahudi Muhacirlerin geldiği ve terk ettikleri güne kadar olan sayılarını hem de harcanan paranın miktarını öğrenmiş oluyoruz.

 

"21 Ocak 1949-Hür Söz-s:2

Mülteci Yahudilere 1.800.000 Dolar Harcandı

Amerikan Müşterek Tevziat Komitesinin bildirdiğine göre, Yahudilerin Kıbrıs'a getirilmeye başlandığı günden beri, Kıbrıs kamplarına 52 bin Yahudi enterne edilmiştir. Bu müddet zarfında Tevziat Komitesi Yahudilere 1.800.000 dolarlık yardımda bulunmuştur. 250 tono elbiselik, yiyecek paketi ve saire bu paraya dahil değildir."

 

Bu arada kamplardaki Yahudilerin serbest bırakılacakları kararı verilmeden önce kamptan kaçmayı başarıp ada'nın farklı yerlerinde kendini saklayan Yahudi Muhacirlerin de kamplara geri döndüğü görülmektedir. Tabii bu geri dönüşlerde askerler tarafından şiddete maruz kaldıkları haberleri de yayılmaya başladı. Bunun üzerine yetkililer bir basın bildirisi yayınlayıp böyle birşeyin olmadığını belirtiyorlardı. 

 

"25 Ocak 1949-Hür Söz-s:1

Kaçak Yahudiler Döndü

Karaoğlu Kampında bulunan Yahudilerin dövüldüğüne dair haberleri İstihbarat Dairesi yalanlamıya salâhiyetlidir.

Hafta sonunda Kamplardan kaçan bazı mülteciler kamplarına dönmüşlerdir. Bazıları doğrudan doğruya makamlara teslim olmuşlar, bazıları tel örgüler altından sürünerek kampa girmek istemişler ve bittabi tevkif edilmişlerdir. Bu tevkif edilenlere karşı muhafızlar mümkün olduğu kadar yumuşak davranmışlardır. Gayet yorgun düşen bir kaçak Yahudi ise hastahaneye kaldırılmıştır."

 

Diğer taraftan yine kamplardan kaçmış olup ardından yakalanıp hapse atılan Yahudi Muhacirlerin durumunun da ne olacağı gündem yarattı. Buradaki son Yahudi  Muhacirler için alınan serbest bırakma kararının onları da etkileyip etkilemeyeceği konusu tartışılmaya başlandı ve bir karara varıldı.

 

"29 Ocak 1949-Hür Söz-s:1

Yahudilerin Davası

Daha evvelki nüshalarımızda Kıbrıs kamplarında bulunan mülteci Yahudilerin, Hükûmet aleyhine bir dava getirdiklerini ve serbest bırakılmalarını istediklerini yazmıştık. Evvelki gün Yüksek Mahkeme bu husustaki hükmünü vermiştir. Hakim Grifhith Williams artık Yahudilerin serbest bırakıldıklarını ve bu sebepten mahkemenin fazla teferruata girmeden hükmünü vereceğini söylemiş ve meselenin kanuni müeyyidelerini anlatarak mahkemenin...(Lav edilmesi önerisinde)... bulunmuştur."

 

İsrail devleti'nin ilânından sonra yeni devleti ilk tanıyanlar arasında İngiltere yer almamıştı. Neredeyse dört ay sonra artık İngiltere de İsrail Devleti'ni tanıdığını açıklıyordu.

 

"03 Şubat 1949-Hür Söz-s:1

İsrail'i İngiltere de Tanıdı

İsrail devletinin İngiltere tarafından tanınması üzerine Londra'daki İsrail Elçiliğine bayrak çekilmesi esnasında yüzlerce Yahudi bayrağı alkışlamıştır."