Hemen herkes “kendisi dışında” farkına varıyor.
Nedense “kendine” varamıyor.
* * *
Haksızlığı, adaletsizliği, ilkesizliği, kuralsızlığı gönül rahatlığıyla eleştiriyor, öfkeleniyor, dünyaya bahşedilen yeni medya düzeni önünde deşifre ediyoruz.
Eşitlik, hakkaniyet, liyakat, adalet, yasa, hukuk gibi kavramları hep başkasında arıyoruz.
Fesat, kıyak, makam “öteki”yse hepimize batıyor.
Oysa sahip olduğunu hemen herkes kendine yakıştırıyor.
Böylesi efkarlı bir “kolaycılık” var.
Bir diğerinin ayıbına yoğunlaşmak, kendininkini örtmek gibi!
* * *
Kimseler kendi adaletsizliğini deşmiyor.
“Ben bu göreve fırsat eşitliği içerisinde ve yarışarak mı geldim” demiyor!
“Hiç mi haksız kazancım yok” diye sorgulamıyor.
“Ayıp ettim” yaftasını sağa sola iliştiriyor ama kendi boynuna asmıyor!
* * *
“Yakan top” oyunu oynuyoruz cümbür cemaat.
“Öteki”ne dokunarak saf dışı ediyoruz.
Yeterlilik, bilgi, hakkaniyet arıyoruz.
Adalet, eşitlik, saygı yoksa hayıflanıyoruz.
Açgözlü, egolu, hırslı, bencilse kızıyoruz.
Ama tümünde de “uzağa” bakıyor, “yakını” görmüyoruz.
* * *
Değişim ya da dönüşüme dair umudumuz çok az ve kimselere güvenmiyoruz ya!
Sebebi açık aslında.
Kendimizi bilmek!
O çevremizdeki yüzlercesinden, binlercesinden, on binlercesinden biri olduğumuzu anlamak.
Bu “düzen”de bir yerimiz var!
Ne kadar gizlemek istesek de var.
Ne kadar örtsek de var.
* * *
Velhasıl herkesin var bir “öteki.”
Aynalar hepimizi “güzel” gösteriyor, başkaları hep “kirli.”
*( Eski/meyen bir yazı )