Yakılan ve yağmalanan bir sigara fabrikası... Ardath... (6)

Sevgül Uludağ

Sonradan Kıbrıs Türk Genel Hastanesi’ne dönüştürülen Ardath Sigara Fabrikası, Haziran 1958’de “Taksim” saldırıları çerçevesinde kundaklanmış...

1964 yılında, Kıbrıs Türk Genel Hastanesi’ne dönüştürülen Ardath Sigara Fabrikası’nın Haziran 1958’de kundaklanmış olduğunu öğrendik. Bu da, “Taksim” saldırıları çerçevesinde gerçekleştirilmiş...

Bu konuyu Petros Savvidis, master tezinde yer vermiş ve gerek Ardath Sigara Fabrikası’nın, gerekse Pallas Sineması’nın bazı Kıbrıslıtürkler tarafından Haziran 1958’de kundaklanmış olduğunu yazmış... Bu teze internet üzerinden ulaştık ve bunun 1958 yılının Haziran ayında devam eden “Taksim” nümayişlerinin bir parçası olarak, birer kışkırtma aracı olarak gerçekleştirilmiş olduğunu anlıyoruz okuduklarımızdan ve anlatılanlardan...

Bu konuda bize bir not yazan Kıbrıslıtürk okurlarımızdan birisi de, Ardath Sigara Fabrikası’nın “555” ve “Ardath” sigaralarını ürettiğini belirterek şöyle dedi:

“Ama çok iyi hatırladığım, 1958’lerdi zannederim, oraya bomba atıldığını gördüm. Su borusundan bir bombaydı. Büyük bir patlama oldu. Herkes içeriye daldı. Sigara ganimet etmeye başladı. Ben de girdim ve sigara ganimetledim...”

 

PETROS SAVVİDİS’İN YAZDIKLARI...

https://www.gla.ac.uk/myglasgow/research/enlighten/theses/digitisation adresinden okunabilecek olan Petros Savvidis’in kaleme almış olduğu ve Eylül 2007’de master tezi olarak Glasgow Üniversitesi’ne sunmuş olduğu “The Operation of Underground Armed Movements In Cyprus and their influence on the Transition of a Colony into a Republic 1955-1963” başlıklı tezde, Ardath Sigara Fabrikası’nın kundaklanmasına da yer verilmiş. Tezin başlığını Türkçeleştirecek olursak, “Kıbrıs’ta silahlı yeraltı hareketlerinin operasyonları ve bunların bir sömürgeyi bir cumhuriyete dönüştürmekteki etkisi – 1955-1963” diye çevirebiliriz.

Petros Savvidis, master tezi için Rauf Denktaş’tan Arif Hasan Tahsin’e, Kamil Tuncel’den Ahmet An’a dek bir dizi yüzyüze röportaj gerçekleştirmiş, ayrıca gerek Rumca, gerekse Türkçe kaynakların çevirilerini de sağlamış, bu yüzden gerek röportaj yapmış olduğu şahıslara, gerekse Türkçe kaynaklardan kendisi için çeviri yapan Vula Harana ve Emin Hikmet’e teşekkürlerini sunuyor.

Tezin konuyla ilgili bazı bölümlerini okurlarımız için özetle Türkçeleştirmeye çalıştık. Petros Savvidis, şöyle yazıyor:

***  Kıbrıslıtürkler’in denetimi altında TMT’nin dokuz aylık dönemi dörde ayrılabilir: Hazırlık aşaması (Kasım 1957 ile Ocak 1958 başlarına kadar), Ocak 1958’de Taksim için Britanya karşıtı gösteriler, toplumda kontrolun kurulması (Şubat-Mayıs 1958) ki bu Mayıs ayında anti-komünist bir kampanyayla doruğa ulaşmıştır ve 7 Haziran ile 5 Ağustos 1958 tarihleri arasında Kıbrıslırum toplumuna karşı Taksim saldırısı.

***  “Kıbrıslırum toplumuna karşı TMT saldırıları: Enosis’e karşı Taksim” başlıklı bölümde, Petros Savvidis, şöyle diyor: “Günden güne TMT iddialarının içeriği daha provokatif ve daha sert hale geliyordu: hiçbir şeyden kuşkulanmayan Kıbrıslırumlar ile EOKA, neredeyse kör biçimde kendi sömürge karşıtı mücadelelerine gömülmüşken, fırtına bulutları adaya yaklaşıyordu. TM’nin 7 Haziran’da Lefkoşa’da dağıttığı felaket habercisi bildiri, adadaki Kıbrıslıtürkler’i , “Ya Taksim Ya Ölüm” hedefiyle “özgürlüğümüz için hazırlık yapıyoruz ve bu her an başlayabilir” diye bilgilendirmekteydi. Bildiri ayrıca, bu durumu sömürerek örgütün adını yekeleyerek para isteyenlere karşı vur timlerinin gerekli cevabı vereceğini de duyurmaktaydı. Benzer şekilde Larnaka’da dağıtılan bir diğer bildiride de “örgütün imzasıyla tehdit mektupları gönderenlerin, derhal vurulacaklarını” duyurmaktaydı... Bildiride “Kıbrıslıtürk gençliğine de sesleniliyor ve Taksim mücadelesi için hayatlarını ve kanlarını feda etmeleri için çağrılacakları günün yakın olduğu, bunun özgürlük mücadelesi olduğu” belirtilmekteydi.

***  O akşam Türk Konsolosluğu enformasyon (haberler) bürosunda, tıpkı Eylül 1955’te Atatürk’ün Selanik’teki evinde patlatılmış olduğu gibi bir bomba patlatılarak, Kıbrıslıtürk “volkanının” Kıbrıslırum nüfusa karşı patlaması için bir gerekçe olmuştu. Bunun sonucunda Kıbrıslırumlar’ın hayatlarına ve mülklerine karşı patlayıcı bir şiddet dalgası ortaya çıkmış ve bu dalga 60 gün devam etmişti. Denktaş, bu olaya karışmakla ilgili herhangi bir itirafta bulunmazken, yıllar sonra, bu provokasyonun iki TMT üyesi tarafından hazırlanmış olduğunu öğrendiğini söylemiştir... Bundan birkaç gün sonra, (Kıbrıs’taki) sömürge yönetimi, Sömürge Valisi’ne gönderdiği gizli bir raporda, “kanıtların, bu bombanın Kıbrıslıtürkler tarafından, Kıbrıslırum mülklerine saldırıya gerekçe yapılmak üzere patlatılmış olduğuna işaret ettiğini” belirtiyor.

***  Türk Haberler Bürosu’na yönelik patlamayı izleyen yıkım, gerçekten yıkıcı idi – resmi sömürge yönetimi listesine göre, 107 sivil insan (bunların 56’sı Kıbrıslırum, 51’i ise Kıbrıslıtürk idi) öldürülecekti – ayrıca 8 de Kıbrıslıtürk polis öldürülmüştü. Sömürgecilerin ortaya koyduğu ölüm listesi, farklı ölüm şekilleri ve her bir toplumun başvurduğu şiddetin büyüklüğünü de gösteriyor. 7 Haziran ile 5 Ağustos 1958 tarihleri arasında EOKA’nın öldürmüş olduğu 59 Kıbrıslıtürk’ten 47’si yani yüzde 79.7’si, bir silahla vurularak öldürülmüştü, geriye kalan 12 kişi yani yüzde 20.3’ü ise başka şekilde öldürülmüştü. Kıbrıslırum kurbanlarla ilgili bilgiler dehşet vericidir. 56 ölümcül yaralanma arasında yalnızca 16 kişi (yani yüzde 28.6) vurulmuştur – geriye kalan 40 kişi yani yüzde 71.4’ü, bıçaklandıkları veya ölesiye dövüldükleri için ölümcül derecede yaralanmışlardı. Kıbrıslırum kurbanlardan beşi yani Theoharis Panayi’nin (64 yaşında), Haridimos Andoniu’nun (77 yaşında) Panayiota Aristodemu’nun (70 yaşında), Hristos Kosta’nın (75 yaşında) ve karısı Panayiota Kosta’nın (75 yaşında) kafaları kesilmiştir, 64 yaşındaki Eleni Kosta, Lefkoşa’nın Türk kesimindeki evini terk etmesi yönünde TMT emrine uymadığı için sakat bırakılmış, eşi 76 yaşındaki Kostas Elia bu emre uyduğu için hayatta kalabilmiştir.

***  3 Haziran 1958’de Türkiye Bakanlar Kurulu Kıbrıs’la ilgili altı saat süren bir toplantı yapmış, sonra da Başbakan Menderes iki Kıbrıslıtürk’ü kabul etmişti. Rauf Denktaş, 6  Haziran’da Kıbrıs’a geri dönmüş ve ertesi günü de Taksim saldırısı başlamıştı. 7 Haziran’da Türk Haberler Bürosu’na iki TMT’ci tarafından bomba altılmış, bunu ise üç saat süren bir yakma-yıkma, kundaklama, vurma, taş atma, bıçaklama ve dövme izlemiştir. Öfkeli Kıbrıslıtürk kalabalıklar, Lefkoşa’da Kıbrıslırum mahallelerine saldırınca, iki masum Kıbrıslırum’un ölümüne yol açmışlar, pek çok diğeri de yaralanmıştır – yaygın biçimde mülklere de zarar verilmiştir ki buna Olimpiakos Spor Kulübü’nün yakılması da dahildir. Ertesi günü ise Larnaka’da Kıbrıslıtürkler’in saldırısı sonucu iki Kıbrıslırum daha öldürülmüş ve pek çoğu da yaralanmıştır. Ve yavaş yavaş bu şiddetli saldırılar tüm adaya yayılmaya başlamış, tüm kentlerde Kıbrıslırum mallarına zarar verilerek dükkanlar yağmalanmış ve izleyen günlerde de Kıbrıslırumlar’a karşı öfkeli saldırılar devam etmiştir.

***  12 Haziran’da ise Kördemen’den 35 köylünün tutuklanması, nihayetinde kuşkulu koşullar altında bir katliama dönüşmüştür – Kıbrıslırum köylüler, bilinçli olarak bir Kıbrıslıtürk köyü olan Gönyeli dışında serbest bırakılarak 13.5 mil uzaklıktaki köylerine yaya olarak dönmeleri emredilmişti. Güvenlik güçleri ile Gönyeli’den oksillari (yardımcı) polisler arasındaki kuşkulu diyalog sonucu, bir Kıbrıslıtürk kalabalık, iki motosiklet öncülüğünde korkunç bir saldırıda bulunmuş ve sekiz Kıbrıslırum vurularak ya da bıçaklanarak öldürülmüş, pek çoğu da yaralanmıştır. Gönyeli katliamı, Kıbrıslırum nüfusu şoke etmişti... Bu konudaki belirsiz soruşturma da, güvenlik güçlerine herhangi bir sorumluluk atfetmezken, 12 Kıbrıslıtürk hakkında açılan ön soruşturma da nihayetinde onların serbest bırakılması ve davanın etkili biçimde kapatılmasıyla sonuçlanmıştır.

***  Kıbrıslıtürkler’in saldırıları Haziran ayı boyunca, Kıbrıslırum olan herhangi bir şeye karşı devam etmiş, Lefkoşa’nın Kıbrıslıtürk kesiminde bulunan üç Kıbrıslırum Ortodoks Kilisesi’ne (Ayluka, Ay Yakovos ve Ay Demetrianos) girilerek bunlar soyulmuş ve nihayetinde de yakılmıştır.

***  Lefkoşa’nın en ticari caddesi olan Ermu Caddesi bu saldırılar nedeniyle terkedilmiş durumdaydı, Lefkoşa’nın Kıbrıslıtürk bölgesindeki bandabuliyaya ise zorla el konulmuştu. Kundaklamalar Lefkoşa’da Pallas Sineması ile Ardath Sigara Fabrikası’na zarar vermiş, Mağusa’da Lanidis’e ait depolar kundaklanmış, Kıbrıslırumlar’a ait onlarca mağaza ve ev soyulmuş, sonra da yakılmıştır. TMT’nin ortaya saldığı korku nedeniyle Lefkoşa’nın Kıbrıslıtürk bölgesinde yaşayan tüm Kıbrıslırumlar ve Kıbrıslıermeniler’in evlerini terketmelerine yol açmış ve bu evleri derhal Kıbrıslıtürkler işgal etmiştir. Aykasiyano ve Hrisaliniotissa’da ve Kaymaklı’da (Omorfita) Kıbrıslırum mahallelere yönelik şiddetli saldırılar da hayatı aksatmış ve bu bölgelerden Kıbrıslırumlar’ın güvenli bölgelere doğru çekip gitmelerine yol açmıştır.

***  (İngiliz) Vali’nin söylemlerine karşın, pek çok Kıbrıslırum evi, Kıbrıslıtürk aileler tarafından işgal edilmişti...

https://theses.gla.ac.uk/71878/1/10394171.pdf?fbclid=IwAR27R4ajpf2TlUy2HZe7MtySdkFicnFedDOh3ZDgmRP-1Swn32KcvZWD1ew

 


Ardath’ın ürettiği sigara: State Express 555 ve öyküsü...

 

Ardath Tütün Şirketi’nin Kıbrıs’ta da Ardath Tütün Fabrikası’nda ürettiği “State Express 555” sigaralarının ve Ardath’ın öyküsünü de okurlarımız için araştırdık... Wikipedia ve internetten derlediğimiz ilginç bilgiler şöyle:

***  Ardath Tütün Şirketi, İngiltere’de, Londra’da, 19ncu yüzyılın sonlarında kurulmuştu – önceki adı Albert Levy ve Thomas idi. 1893 yılında bir tütün tüccarı olan Sir Albert Levy ABD’yi ziyaret etmekteydi. New York eyaletinde iken, Empiro State Express trenine yolcu olarak binmiş ve 999 numaralı lokomotif o gün Buffalo-New York’a giderken, saatte 180 kilometreye ulaşarak (112.5 mil) rekor kırmıştı. Bu, saatte 160 kilometrelik hız rekorunu kıran ilk trendi.

***  Sir Albert, İngiltere’ye döndükten sonra “State Express” adını bir marka olarak tescil etti ve üçlü sayıları da aynı şekilde tescil etti. Yani 111, 222, 333, 444, 555, 666, 777, 888 ve 999 sayılarını. Tüm bu sayılar, farklı markalar için kullanılacaktı, her biri farklı bir tütün karışımı içermekteydi. Örneğin 444 marka sigara, Makedonya tütünüyle üretilmekteydi, 777 numaralı sigara, Türk tütünündendi. Ancak bunlardan en popüler olacak olanı State Express 555 idi – bu Virgüna tütününden üretilen bir sigaraydı ve ilk kez 1895 yılında piyasaya sürülmüştü.

***  Şirketin adı, 1901 yılında Ardath Tütün Şirketi olarak değiştirlmişti – 1925 yılında da satılmış ve British American Tobacco, Ardath sigaralarının yurtdışındaki haklarını elde ederken, Imperial Tobacco Group ise Birleşik Krallık ve İrlanda’da sigara satışları hakkını almıştı. State Express markası, British American Tobacco şirketi için büyük bir olaydı çünkü örneğin Çin’de dahi, komünizm öncesi çok büyük başarı elde etmişti.

***  1961 yılında British American Tobacco, Imperial Tobacco’nun Ardath’taki hisselerini de alarak Ardath markasının tek sahibi oldu.

***  Kıbrıslılar’ın “Üç Beş” diye telaffuz ettiği State Express 555 sigaraları (ki günümüzde 555 olarak biliniyor) Ardath Tütün Şirketi tarafından Birleşik Krallık’ta üretilmekteydi... Tüm dünyada satışa sunulmuştu – Belçika, Brezilya, Çin, Hong Kong, Hindistan, Endonezya, Kenya, Rusya, Suudi Arabistan, Sierra Leone, Singapur, Tayvan, Tayland, Uganda, Birleşik Krallık, Kıbrıs, ABD... 555 sigaraları özellikle Asya’da çok popüler bir marka...

***  British American Tobacco şirketi, Dunhill, Lucky Strike, Kent, State Express 555, Rothmans, Peter Stuyvesant, Benson and Hedges, Kool, Pall Mall, Viceroy, Winfild ve John Player’s sigaralarını üretiyor.

***  Yüz yılı aşkın bir süredir faaliyette bulunan bu şirket, savaşları, devrimleri, devletleştirmeleri ve sigaraya karşı gelişen kampanyaları görüp geçirmiş...

***  Bu şirket 1902 yılında, İngiltere’nin Imperial Tobacco Şirketi ile James “Buck” Duke tarafından kurulmuş olan American Tobacco (Tütün) Şirketi’nin ortak bir şirketi olarak oluşturulmuş. İngiltere ve ABD dışında ticaret yapmak üzere oluşturulan bu ortak şirket, Afrika, Asya, Güney Amerika ve Avrupa’da düzinelerce ülkede faaliyette bulunuyor.