Bir zamanlar dizi film adıydı…
Yalan Rüzgarı…
-*-*-
Şimdi siyasi hayatımızın en pırlanta sayfası!
Hep yalan!
-*-*-
Türkiye dev projeler yapmaya devam edecek!
Neymiş dev projeler?
Efendim külliyemiz!
-*-*-
Yapma be!
Evet, evet külliyemiz!
-*-*-
Anavatanın hediyesi!
Hadi be!
-*-*-
Anavatan bize 10 milyar TL katkı yapacakmış ya!
Oysa o katkı denen, külliyeyeymiş!
Yani ‘hediyedir, kabul etmemek ayıptır’ demek de yalan, hediye olduğu başlı aşına yalan, 10 milyar TL’nin bütçe katkısı tam yalan!
-*-*-
Daha da kötüsü var biliyor musunuz?
Girne’de, Rocks Hotel karşısındaki askeri bölge, apartmanlar falan var ya…
Orayı da Taşınmaz Mal Komisyonu ödedi ve Türkiye Ordusu'nun mülkü oldu!
-*-*-
O para da ‘KKTC’ye maddi destek’ sayıldı…
Beslemelere para akıyor yalanı!
Neyse!
-*-*-
Bir de unutmadan şeyi anlatayım; hani su borusu döşendi ya, Asrın Projesi, O’nun da parası çatır çatır alınıyor…
-*-*-
Hamaset mi?
Boş verin hamaseti!
This is apaçık kazzık my friends!
-*-*-
Elbette çok daha kötüsü de var!
-*-*-
Mesela Türki Devletler KKTC’yi tanıyacak yalanı!
O’ndan önce de Uganda, Libya falan tanıyacaktı KKTC’yi!
-*-*-
En kötü yalan mı?
Filistin’e destek yalanı!
-*-*-
Karar ve Milli Gazete’nin dünkü ön sayfalarını bulup okuyun…
Azeri Petrolü’nün Botaş üzerinden İsrail’e aktarılması bir yana; hala onlarca gemi dolusu yük gidiyor İsrail’e!
-*-*-
Sahi bunları yazdık diye Rumlar bizi keser mi?
Kapak ve kaypak!
CTP Milletvekili Fazilet Özdenefe’nin veya partisinin yaptığı Anayasa’ya, yasalara veya Meclis İç Tüzüğü’ne aykırı mı?
-*-*-
Vallahi ben bilmiyorum!
Bakmadım!
-*-*-
Ama eminim UBP’nin hukukçu vekillerinden Oğuzhan Hasipoğlu ve Omorfo’daki en değerli üniversiteden en iyi dereceyle master diploması hatta belki de doktorası bulunan (bazı hainler sahte diyor ya neyse) Emrah Yeşilırmak, BRT’ye çıkıp, Anayasa’ya aykırı olduğunu söylerler!
Yasalara da!
Tüzüğe de!
-*-*-
Yok canım!
Çift mühürlü oy pusulasının geçersiz olduğunu yazmıyor hiç bir tüzük!
Öyle bir yasa maddesi de yok!
Hatta çift mühür hatta ve hatta üç mühür vuran arkadaş, iradesini daha güçlü beyan etmek için yapmıştı!
-*-*-
CTP’nin dünkü siyasi manevrası, kelimenin tam anlamı ile ‘KAPAK’tır!
Erken seçimden ısrarla kaçmaya çalışan da kusura bakmayın ‘KAYPAK’tır!
Faşist bir manyağın kazanması yerine, siyah bir kadının kazanması kişisel tercihimdir
Amerika başkanını seçiyor…
En çok oy alan değil, en çok delege kazanan aday seçilecek…
Ve anketler, Kamala Harris’in “oy anlamında” önde olduğunu ancak “kritik” eyaletlerde Donald Trump’ın kazanma şansının bulunduğunu işaret ediyor…
-*-*-
At başı bir yarış…
Harris daha çok oy alabilir ama Trump seçilebilir…
-*-*-
Peki şu veya bu seçilirse, bunun Dünya’yı ya da bizi de etkilemesi söz konusu mu?
-*-*-
Elbette Dünya’yı bir miktar etkileyebilir ama “bizi” dediğimizde aklımıza ilk gelen Kıbrıs meselesiyse, 1963 veya 1974’ten bu yana birçok Amerikan başkanı gördük ama Amerika’nın çok ciddi siyaset değişikliğine rastlamadık…
-*-*-
Yani “Trump seçilirse Kıbrıs sorunu çözülür” ya da “Harris seçilsin, Kıbrıs meselesi biter” diye beklemek en iyi tabirle salaklıktır…
-*-*-
Haaa, Amerika’nın Kıbrıs sorunun çözümü veya başka coğrafyalardaki “çatışmalarla” alakalı görüşleri çok mu değerli?
Elbette değeri vardır ama Amerika’nın çok ciddi çıkarları yoksa, o değerli görüşlerin “akşın” veya “aksiyon”a dönüşmesi mümkün değildir…
-*-*-
Kıbrıs sorunu temelinde olaya bakarsak, Amerika çok açık bir şekilde Rum – Yunan tarafının görüşlerine çok yakındır. O görüşlerin yaşama geçirilmesi adına bir kuruşluk katkısı yoktur…
-*-*-
Haaa neden Rum – Yunan tarafının görüşlerine daha yakındır?
Çünkü Amerika’da Rum – Yunan nüfusu ve lobiciliği “Türk” lobiciliğine oranla güçlüdür de ondan…
-*-*-
Efendim, “başkan değişse de Amerika değişmez” inancı hakim olsa da, faşist bir manyağın kazanması yerine, siyah bir kadının kazanması kişisel tercihimdir…
Ve ayrıca faşistlerin desteklediği Cumhuriyetçiler yerine, Demokratların kazanması da mutlak tercihimdir…
-*-*-
Kimin kazandığını, bizim saatimizle Perşembe öğleye doğru ya da öğleden sonra net bir şekilde göreceğiz…
-*-*-
Bu konuda onlarca yorum okudum…
Aslında genelde Amerika’nın örneğin İsrail siyaseti ya da Orta Doğu’daki tavrı değişmeyecek…
Adaylardan hangisi kazanırsa kazansın, İsrail’e dur denmeyecek!
-*-*-
Peki Ukrayna?
Trump biraz farklı duruyor ve Putin’in dostu havası hakim ama ortada NATO var falan, değişiklik beklemiyorum…
-*-*-
Bir de bitirmeden şunu tekrar yazmak istiyorum…
Son birkaç gündür, Amerika’nın, Kıbrıs Cumhuriyeti’nden askeri üs talep ettiği haberleri yazılıyor…
İşte bu haber gerçekse; Amerikan askerleri, tıpkı İngilizler gibi Ada’da üs sahibi olacaksa, bunun nasıl bir sonucu olacağını kestirmek çok zor!
Bizim meşhur Kıbrıs meselemizi, bu tavır çözebilir de, daha berbat edebilir de!
-*-*-
Sonuç: Kim seçilirse seçilsin, Amerika’nın özellikle dış siyasetinde gözle görülür değişiklik beklemek birçok yorumcuya göre düşük bir ihtimaldir…
Kıbrıs sorununa etki etmesini beklemek ise neredeyse hayaldir!