Kamuoyunun baskısıyla, Süleyman Göktaş KTFF-KOP görüşmeleri için zor da olsa destekliyoruz ifadelerini kullandı. Sporun en tepesindeki adam bunca ay suskun. Seçim arifesinde bülbül kesiliyor. Artık halkın böylesi yalanlara karnı tok. Bu işler dağlarda, tepelerde, ovalarda gezip yağ çekerek gençlik merkezi kuracaksınız diyenlere boyun eğmeye benzemez. İrade, vizyon ve ciddiyet ister. UBP’nin kırmızı çizgisi de, milli politikası da belli. Yalandan kimse ölmez derler ya. Doğrudur. Ama bu kadarı da pes doğrusu. Ayni Göktaş diğer taraftan da KKTC MOK için KKTC’yi tanıtma rolü üstlenmesini istiyor. Otuz yıldır KKTC’yi tanıtamayanlar, şimdi de KKTC MOK’a sarılmış. Çelişkiyle dolu açıklamaları yorumunuza bırakıyorum. Hem nala, hem mıha vurma, UBP yetkililerinin (şu anda UBP’li mi? DP-BG’li mi oldukları da bilinmez ya) vizyonu olmuş. Uluslararası hukuğu hiçe sayan bu zihniyet, hala daha edebiyat okumaya devam ediyor.
Gerçek şudur. UBP’nin asla ve asla KTFF-KOP görüşlerine tahamülü yoktur. Adamların politik düşüncelerine ters düşen KTFF-KOP görüşleri Süleyman Göktaş tarafından sırf seçimler var diye ortamı yumuşatma adına söylenen tipik “UBP yalanıdır”. Tıpkı, KKTC MOK’un KKTC’yi tanıtma misyonu gibi.
Bu işlerin Lefkoşa dikili taş merkezinden nutuk atmasına benzemediğini yıllardır söylüyoruz. Ama insanlar anlamak istemiyor. Geçen hafta KKTC MOK yetkilileri Ankara’da siyasi parti temsilcileri ve Atatürk’çü Düşünce Derneği’ni ziyaretinde KKTC sporu ve bizlere yapılan ambargoları görüştü. Yapılan temaslar sonunda, Türkiye’deki siyasi partilerin durumumuzdan haberdar olmadıkları ortaya çıktı. Şimdi bizdeki sözde yöneticilere soruyorum... Gülelim mi? Ağlayalım mı? Suçlayalım mı? Suçlanalım mı? Açıkcası ben de şaşırdım. Şaşırmadığım, “haksız kazanç” elde edenlerin sporun en tepesinde oturup ahkam kesmeleridir. Yıllık devlete maliyetleri ile yaptıkları işleri karşılaştırdığımda, devletin çok ciddi zarara uğratıldığı apaçık ortadadır. İşte bunun adına “ganimet kültürü ile yetişen” ve yok etmek için programlanmış nesil denir. MTG U15 takımına İzmir’de yapılanlara ve Akdeniz oyunlarında varlığımızın hissedilmemesini isteyenlere seyirci kalanların o koltuklarda oturmaya hakkı olmadığını herkes bilmeli. Haa, sırf müşavir olunsun diye koltuklara oturtulacaklarsa, söylenecek hiç bir sözüm yok. Ancak sporun bir bilim dalı olduğunu ve garagözlüklerle yönetilemeyeceğini bu şahsiyetlere hatırlatmak isterim.
Hep yazıp söylüyoruz. Kurulan düzen yalnızca bizlerin yok olması, küçük bir zümrenin çıkarı içindir diye. KKTC’de spor, zerre kadar UBP’nin omurunda olmadı. Bundan sonra da olmaz. Adamların düz mantığı şu. Anamız dim dik ayakta durdukça parayı gönderecek. Yavrusu da isteneni yapacak. Anası emredecek. Yavrusu uygulayacak. Bu kadar basit. Bu düşünce yapısı özellikle son dört yılda Kıbrıslı Türkleri rezil etmiştir. Ve mevcut düzen bozucular, Kıbrıslı Türklere yaptıkları “ihanetler” sonrasında utanmadan bir dönem daha hükümetçlik oynamak isteyecek. Allah aşkına, Kıbrıs Türk halkı buna izin verir mi? 28 Haziranda asla izin vermeyecek. Bu memleket, UBP’nin ve onun gelmiş geçmiş tüm liderlerinin babalarının malı olmaktan artık çıkartılmalıdır.