▶ KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİN DERDİ: "Çalışanlarımız geçinme sıkıntısı yaşıyor elbette ama işveren de yetişemiyor. Çünkü asgari ücretin yükselmesi demek; maaş artışı olması, vergilerin artması, satış fiyatlarının artması ve bizim satışlarımızın düşmesi demektir"
● İşverenler: “Hayat pahalılığı önlenmeli, devletin de biz küçük işletmelere destek çıkması lazım…”
● İşçiler: “Asgari ücret yüzde 40 artarken ama marketten aldığımız ürünler %80 zamlanıyor. Yaptığımız tek şey günümüzü kurtarabilmek…”
Hüseyin ÖZBARIŞCI
Asgari Ücret Tespit Komisyonu bugün toplanacak, asgari ücretlilerin de, işverenlerin de gözü bu toplantıda ve açıklanacak yeni asgari ücrette olacak.
Yeni asgari ücretin belirlenmesi öncesinde hem emekçiler, hem de küçük veya orta ölçekli işletme sahipleri düşüncelerini YENİDÜZEN’le paylaştı, her iki kesim de hayat pahalılığının önlenebilmesine dikkat çekti.
Emekçiler, hayat pahalılığı karşısında geçinme sıkıntısı çektiğinden bahsederek, “Artık hayatımızda bir yere ekstra bir harcama yapmak veya lüks yaşamak diye bir şey yok. Çalışmazsak aç kalırız. Geçinme sıkıntısı yaşıyoruz, tamamen günü kurtarıyoruz” şeklinde konuştu.
Küçük veya orta dereceli işletmelerin direktörleri ise sadece asgari ücreti artırmanın bir çözüm olmadığını dile getirerek, devletin küçük işletmelere destek vermesinin şart olduğunu söyledi.
Komisyondaki İşveren Sendikası temsilcisi Metin Arhun geçtiğimiz gün YENİDÜZEN’e asgari ücretin 486 Sterlin (dünkü döviz kuruyla 11 bin 28 TL) olması gerektiğini söylemiş, işçi temsilcisi Hür-İş Federasyonu ise Arhun’a “Bu hesap tutmaz” cevabını vermişti.
İşverenler ne dedi?
Fırat Horuz (Kebap salonu): “Biz yaptığımız işle ne maaş ödeyebiliyoruz, ne de işimizi döndürebiliyoruz”
“Çok ciddi bir hayat pahalılığı var ve bu hayat pahalılığı karşısında işlerimiz çok düştü. Biz küçük işletmelere destek çıkılmalı. Biz yaptığımız işle ne maaş ödeyebiliyoruz, ne de işimizi döndürebiliyoruz. Asgari ücret artsın elbette ama bir çiftçi ucuza topraktan ürününü ucuza üretebilsin. Esas olarak bunlara kafa yorulması lazım… Bu hayat pahalılığı karşısında sadece asgari ücreti yükseltmenin bir mantığı yoktur. Asgari ücret arttıktan sonra fiyatlar yine çıkacağı için yükselecek olan asgari ücret kısa süre sonra yine yetersiz kalacak. Geçen yıl asgari ücret 4 bin 500 TL’ydi ve insanlar daha rahat geçinebiliyordu. Şu anda asgari ücret net 8 bin 600 ve insanlar geçinemiyor.”
Eda Kızıl (Yapı Market): “Özellikle küçük işletmelere devlet desteği şart”
“Asgari ücret arttığı zaman ona bağlı oranda her şey artar. Dolayısıyla en başta bunun mantığının anlaşılması ve bunun düzeltilmesi lazım… Biz küçük bir işletmeyiz. Ben olayı hem kendi açımdan, hem de yanımda çalışanlarım açısından düşünüyorum. Çalışanlarımız geçinme sıkıntısı yaşıyor elbette ama işveren de yetişemiyor. Çünkü asgari ücretin yükselmesi demek; maaş artışı olması, vergilerin artması, satış fiyatlarının artması ve bizim satışlarımızın düşmesi demektir. Özellikle küçük işletmelere devlet desteği şart ancak kimsenin ne yazık ki böyle bir düşüncesi yok. Bizim gibi küçük işletmeler çalışanlarının maaşını karşılayamadığı için işten personel çıkarmak zorunda kalıyor. Bu da önümüzdeki süreçte işsizlik oranını daha fazla artıracak.”
Murat Yaşar (Marangoz): “Hayat pahalılığını önlenmeli, küçük işletmelere de destek çıkılmalı”
“Hayat pahalılığını önleyemedikten sonra asgari ücreti artırmak pek bir anlam ifade etmez. Biz küçük işletmeyiz, kendi yağımızla kavruluyoruz. Ben bir marangozum. İşlediğim malzemenin fiyatı artıyor, asgari ücret de arttığı zaman çalışanımın da emeği artmış olacak. Kaldı ki, ben işveren olarak marangoz ustasına asgari ücretten fazla bir miktar ödemek durumundayım. O yüzden öncelikli işimiz hayat pahalılığını önlemek, küçük işletmelere destek çıkılması olmalı.”
Sinan Arıcı: (Oto kaporta): “Küçük işletmeyiz. Hem işyerimizi, hem de çalışanlarımızı düşünmek zorundayız”
“Yaşadığımız zorluklar fiyat artışlarının yaşanmasıdır. Şu anda eleman bulmakta da sorun yaşıyoruz. Yaşanan hayat pahalılığı karşısında işlerin düştüğü de unutulmamalı. İnsanlar ya mecbur olana kadar aracına harcama yapmıyor, ya da yaptırıyor ama ödemekte sorun yaşıyor. Biz, küçük bir işletmeyiz. Biz de başka firmalardan malzeme alıyoruz, bizim de giderlerimiz var. Üstelik ödemelerimizi geçirdiğimiz zaman cezaya girebiliyoruz. Yanımızda çalıştırdığımız eleman sayısı 4-5 kişi... Hem işyerimizi, hem de çalışanlarımızı düşünmek durumundayız. Öncelikli olarak yapılması gereken hayat pahalılığının önlenmesi, sonrasında da özellikle küçük işletmelere destek çıkılması olmalıdır.”
Edagül Türker Oral (Mobilya): “Asgari ücretin artması mantıklı ancak devlet küçük işletmeleri desteklemeli”
“Asgari ücretin yükseltilmesi mantıklı ancak hayat pahalılığı da önlenmeli. Alt sınıf ve orta sınıf vatandaşlarımızın da gerek bizim işletmememizden, gerekse başka işletmelerden alışveriş yapabilmeli. Özellikle küçük işletmeler için bu rakamları ödemek kolay değil. Bu nokta da devletin devreye girip destek vermesi gerekir. Yani işletmenin daha az bir gideri olsun ki, işletmeler de kazandığını çalışanlarıyla paylaşabilsin.”
Yusuf Karagülle (Kebap salonu): “Sadece artırmak çözüm değil”
“Ben küçük bir işletmeyim ve yanımda çalışan bir yardımcım yok. Sebebi bunu ödeyememiş olmamdır. Benim gibi birçok küçük işletme de böyle… Ya yanında kimseyi çalıştırmıyor, ya da personellini durdurmak zorunda kalıyor. Bu noktada işsizliğin de artacağı bir gerçek. Bu yüzden sadece asgari ücreti artırmak bir çözüm değil. Çünkü asgari ücret arttığı zaman diğer tüm giderler de artar. Yapılacak olan hayat pahalılığını önlemek, küçük esnafa da destek çıkılmasıdır.”
İşçiler ne dedi?
Özcan Uslu: “Lüksümüzden çoktan vazgeçtik, artık temel ihtiyaçlarımızı bile karşılayamıyoruz”
“En basit haliyle bile geçen yıl ekmeğin fiyatı 2 TL iken, bu yıl 7,7 buçuk TL… Bu hayat pahalılığı karşısında geçinemiyoruz. Asgari ücrete artış yapılmalı, bu pahalılık karşısında asgari ücret 15 bin TL olmalı ancak sadece asgari ücrete artış yapmakla çözülecek bir mesele değil bu… Çünkü asgari ücret arttığı zaman, aldığımız tüm ürünler de artacak. Asgari ücret yüzde 40 artarken ama marketten aldığımız ürünler %80 zamlanıyor. İnsanlar artık yemeğine et koyamıyor. Lüksümüzden çoktan vazgeçtik, artık temel ihtiyaçlarımızı bile karşılayamıyoruz.”
Ergin Kaymaz: “Şu andaki hayat pahalılığı karşısında asgari ücret 15 bin TL olmalı”
“Şu anda çok ciddi bir hayat pahalılığı var ve geçinemiyoruz, bu çok açık… Basından takip edebildiğimiz kadarıyla 486 sterlinden bahsediliyor. Bugün 486 sterlinin karşılığı 11 bin TL… Sadece aylık gıda masrafının 7 bin TL olduğu bir yerde 11 bin TL asgari ücret nasıl yetecek? Şu andaki hayat pahalılığı karşısında asgari ücret 15 bin TL olmalı. Sadece bir asgari ücreti artırmak da çözülecek bir mesele olduğunu düşünmüyorum. En basit şekliyle iki market kıyası bile yapsak aynı ürünün iki markette de farklı fiyatta olduğunu görüyoruz. Yani bir fiyat denetimi de olmalı. Sadece asgari ücreti artırmak durumu daha iyiye değil, daha kötüye götürür. Çünkü asgari ücret artığı zaman her şey şimdiden daha pahalı olacak.”
Ali Aynacı: “Önemli olan fiyat artışı olmaması”
“Şu anda aldığımız maaşla geçinemiyoruz. Asgari ücret komisyonu toplantılarına başlıyor. Bu hayat pahalılığı karşısında bizim beklentimiz asgari ücretin 14 bin TL olmasıdır. Bugüne kadar hep zam yaptılar, artık bu zamların durması lazım. Bu fiyat artışları artık durmalı, fiyat artışları olmaya devam ederse asgari ücreti yükseltmenin hiçbir anlamı kalmaz.”
Abdurrahman Gürdo: “Yaptığımız tek şey aç kalmamak”
“Her yerden kısarak aldığımız maaşla geçinmeye çalışıyoruz ancak artık kısacak bir şey kalmadı. Asgari ücrete bir artış yapacaklar ancak geçinmek için yeterli olacak mı derseniz, bence yeterli olmayacak. Çünkü hayat pahalılığı var. Çünkü her şeyin fiyatı artıyor. Artık hayatımızda bir yere ekstra bir harcama yapmak veya lüks yaşamak diye bir şey yok. Yaptığımız tek şey aç kalmamak. Çalışmazsak aç kalırız, bu açık ve net…”
Süleyman Paşa: “Yaptığımız tek şey günü kurtarmak”
“Şu anda aldığım maaş bana yetmiyor. Bu hayat pahalılığı karşısında aldığımız maaşla diğer aya borçlu kalıyoruz. Yaptığımız tek şey günü kurtarmaktır. Yıllardır çalışıyoruz ancak elde var sıfır… Bir hasta olduğumuz zaman bile borçlanıp hastaneye gidebiliyoruz. Çok kötü günlerden geçiyoruz.”
Habati Deniz: “Kaçabildiğimiz kadar lüksümüzden kaçıyoruz ancak bu pahalılıkla temel ihtiyaçlarımızı karşılayamaz noktadayız”
“Hayat şartları çok zor… Sosyal bir hayatımız kalmadı, kaçabildiğimiz kadar lüksümüzden kaçıyoruz ancak bu pahalılıkla temel ihtiyaçlarımızı karşılayamaz noktaya geldik. Bir markete gittiğimiz zaman 300-400 TL ödeyip çıkıyoruz. Ben bir gencim ve önümü göremiyorum, en üzücü yanı da bu…”