Yangınların sınırı yok

“Yangınların ara bölgeden geçtiğini de düşünecek olursak ortak bir eylem planı muhakkak olmalı. Acil müdahale ekipleri kurulmalı. Yangınların sınırları yok, herhangi bir yangında ortak çalışabilmeliyiz”

YDÜ Çevre Eğitimi ve Yönetimi Anabilim Dalı Başkanı Yard. Doç. Dr. Şerife Gündüz, son dönemde yaşanan çevre felaketlerini YENİDÜZEN’e değerlendirdi

Ödül AŞIK ÜLKER

   YDÜ Çevre Eğitimi ve Yönetimi Anabilim Dalı Başkanı Yard. Doç. Dr. Şerife Gündüz,
önleyici çevre politikalarının önemini vurgulayarak, “Olduktan sonra değil. Önlem almayı bilmeliyiz” dedi.
   Doğanın maliyetinin ölçülemeyeceğini kaydeden Yard. Doç. Dr. Gündüz, denge bozulduğunda geri dönüşün çok zor olduğunun altını çizdi.
   Yard. Doç. Dr. Gündüz, helikopter kiralamayla ilgili girişim başlatılmış olmasının duyarlılık ve istek olunca çözümlerin bulunabileceğini gösterdiğini söyledi.

• Soru: Yeşilırmak yaşanan yangın felaketinden sonra kapkara oldu. Söz konusu yangında Güney’de 132, Kuzey’de 452 hektar olmak üzere yaklaşık 600 hektar alan yandı, bu alan içindeki canlılar telef oldu. Bu yangın felaketinin doğaya maliyeti nedir?
• Yard. Doç. Dr. Gündüz:
Doğaya maliyet çıkarılamaz, doğanın maliyeti ölçülemez… Doğa hassas ve kırılgan dengeler üzerinde oluşmuştur. Bu denge bozulduğunda geri dönüş çok zor. Orman yangını olan yerdeki bitki örtüsü büyük zararlar görür ve  ağaçların yok olması sonucunda toprak kayması erozyon artışı olur. Benzeri felaketlere uygun zemin oluşur. Bunun yanı sıra ormanı bir ev gibi düşünürsek orada yaşayan canlıların da yanmış olabileceğini ve ya kaçmışsa doğal ortamlarından, yaşadıkları evlerinden kaçmış olabileceğini düşünebilirsiniz. Kısacası ormanlarda yaşayan canlıların yaşam alanları yok olur. Ayrıca, biyolojik çeşitlilik büyük zarar görür. Yine ağaçların yok olması ile birlikte sel ve taşkınlar meydana gelir. Oksijen kaynağının yok olması sonucu hava kirliliği artar ve bununla birlikte iklim sisteminde, meteorolojik değişkenlere doğrudan etki ede¬rek sıcaklık, rüzgar, nem ve yağışlarda bozulmalar görülebilir. Daha önce de belirttiğim gibi bunların maliyeti ödenemez. Fakat ağaçlandırma yapılacağında bu bölgede çamın akasyanın yerine zeytin, harup ve şinya dediğimiz bitkiler dikilebilir ve Akdeniz bitki örtüsüne uygun, dayanıklı türler kullanılabilir.

“Telafisi zor”

• Soru: Doğanın bırakın eskisi gibi olmasını, yeniden canlanması ne kadar zaman alır? Ekolojik denge ne kadar zamanda yeniden kurulabilir? Bu süreçte neler yapılması gerekir?
• Yard. Doç. Dr. Gündüz:
1996 yılında çıkan büyük yangında da görülebilir ki bunun telafisi zor. 17 yıl olmuştur ama telafisi mümkün olmamıştır. Doğal hayatın yeniden oluşması için çok uzun yıllar gerektiği örneklerle önümüzde, hele ki orman fakiri bir ülkede bunun değeri hiç biçilemez. Yangınların %99’u insan eliyledir. Geriye kalan %1’lik kısım yıldırımlardan kaynaklanmaktadır. Ülkemiz için konuşacak, örnekleri de değerlendirecek olursam ekolojik dengeye ulaşmamız mümkün olmayacaktır. Çünkü biz bir taraftan düzenleme  çalışmaları yaparken diğer taraftan yıkma çalışmalarına devam ediyoruz. Bir ülkede insanlar için sınırlar olabilir, halkları bölebilirsiniz, sınır koyabilirsiniz ama doğa engel tanımaz. Rum tarafından Türk tarafına, Türk tarafından Rum tarafına yangınlar geçebiliyor. Yangına “sen sınırda dur” diyemezsiniz. Özellikle yangınlarda her şeyi bir tarafa bırakıp ortak eylem planları da yapılmalıdır. Bu  doğal kaynaklarımız ve biyolojik çeşitlilik  için çok önemlidir.

“Doğru, dürüst yöneticilerle iyi şeyler başarabiliriz”

• Soru: Yangın sonrasında yeniden başlayan yangın helikopteri tartışması var. Yangın helikopterinin çok pahalı olduğu da söyleniyor. Siz bir çevreci ve ekolog olarak bu konuda ne söylemek istersiniz? Yangın konusunda acil eylem planı var mı?
• Yard. Doç. Dr. Gündüz:
Evet, hatta bu konuda çevrecileri hedef alan bir sürü suçlama da geldi. “Oraya buraya baskı yapacağınıza, avcılara laf edeceğinize yangın helikopteri aldırsaydınız” dendi. Yangın helikopteri tüm ülkeler gibi bizim için de  gerekli fakat basında yer alan bazı yazıları okuyunca nasıl bir yol bulabiliriz diye düşünmeye başladım. Bu işin çok da kolay olmadığını gördüm. Türkiye’nin helikopterlerini Rusya’dan kiraladığını, bunun da çok maliyetli olduğunu okudum. Kira yaklaşık 3 ayda 1 milyon 80 bin Dolar, satın almak ise 12 milyon dolar. Bunun için herkes elini taşın altına koymalı ve toplum olarak bir dayanışma hareketi başlatıp helikopter için gerekli parayı sağlamalıyız. Ayrıca yangınların ara bölgeden geçtiğini de düşünecek olursak ortak bir eylem planı muhakkak olmalı. Acil müdahale ekipleri kurulmalı. Yangınların sınırları yok, herhangi bir yangında ortak çalışabilmeliyiz.
Basında yer alan haberlerden de anladığımız üzere, paramızın büyük kısmının gereksiz yerlere gittiğini düşünürsek, iyi bir ekonomik anlayışla, sokağa attığımız paralarla gerekli işlerin yapılabileceğini de anlıyoruz. Ülkemizde iyi bir seferberliğe ihtiyacımız var. Doğru dürüst yöneticilerle iyi şeyler başarabiliriz. Ülkenin gerek doğal kaynakları, gerekse bütçesi çok hor kullanılmıştır. Ülkenin kaynakları “babalarının malı gibi” kullanılmıştır. Benim, senin ve hepimizin olan doğal kaynaklarımız ve paralarımız harcanmıştır ya da birilerine peşkeş çekilmiştir. Bizim dürüst ve ülkesini her anlamda seven insanlara ihtiyacımız vardır.
   Bakanlar Kurulu’ndan çıkan kiralamayla ilgili karar duyarlılık ve istek olunca çözümlerin bulunabileceğini gösteriyor. Kiralama ile ilgili karardan dolayı Bakanlar Kurulu’nu tebrik ederim. Fakat bunun devamı yönünde kararlar alınması da önemli. Daha önce biyolojik mücadeleyle ilgili de kararlar alındı ve uygulandı ama son yıllarda bütçe olmadığı için biyolojik mücadele yapılamadı. Bu kararın devamlılığı önemli. Toplumsal bir kampanyayla bu kararların devamlılığı da sağlanabilir.


***

“Önleyici çevre politikaları model alınmalı”

• Soru: Bir süre önce de Kalecik’te petrol kazası sonucunda bir felaket yaşandı. Temizlik çalışmaları sürüyor. Siz de Petrol Dolum Tesisi’ne karşı çıkanlardansınız. Bu hadise sonrasında doğada ortaya çıkan tahribatın doğaya maliyeti nedir? Doğa kendini ne kadar zamanda yenileyebilecek?
• Yard. Doç. Dr. Gündüz:
Önleyici çevre politikaları model alınmalıdır. Olduktan sonra değil. Önlem almayı bilmeliyiz…Petrol konusunda da aynı olay oldu. Önleyici planlar yapılmadı, olan oldu, sonra temizlemeye çalışıyoruz. Bu da çok zor gerçekleşiyor ve çok maliyetli oluyor ve doğada geriye dönülmeyecek hasarlara yol açıyor.
   100 ton fuel oil denize sızmıştır. Hala % 50’ye yakını denizde. Olayın 13 km’lik bir alanda etkisi gözlenmiştir. Raporlar bunu işaret ediyor. Palm Beach, Larnaka olayı da olayın bir başka boyutu. Hata kimde? AKSA’da, tankerde, bizim denetimimizde ve acil önlem planlarımızın olmayışında. En basit bir bariyer bile yok, bu yüzden petrol bu kadar yayılım göstermiştir. Bunun hesabını ne AKSA, ne tanker, ne de devlet verebilecek. Bunun hesabı bizim geleceğimizden kesilmiştir.
   Ben ayrıca AKSA’ya açılan tazminat davasının ne olduğunu merak ediyorum? Deniz dibine çökmüş fuel oil ne olacak? AKSA sadece asgari ücretin 60 katını mı ödeyecek? Bunlar benim kafamdaki sorular? Sorup cevap alamadığım sorular... “Herşey tamam, temizlikler yapılıyor AKSA temizliyor,  kaç milyon yatırmış” Sonuç? Önlenemeyecek kirlilik. Senelerce acısını çekeceğimiz bir kirlilik daha. Güvenmiyorum, örnekler de maalesef beni ve benim gibi düşünenleri doğrular nitelikte... Çevre Yasası’nın da tekrar düzenlenmesi gerekir, bu tür kazalarla ilgili ayrı bir tüzük veya yasa yapılması da gerekir.
   Petrol Dolum Tesisi’ne karşı çıkmamdaki en büyük nedenlerden birisi de oluşabilecek kazalara karşı hiçbir önlem almadığımız gibi, kazalarla ilgili acil eylem planlarımız olmamasıdır. Bizim yapılarımızda sistemli ve kurallara uygun örneklere çok az rastlanmaktadır. Biz bu işi beceremiyoruz, yaşanan kazalar da hep bunu göstermiştir. Oluşabilecek kazalarda bir sürü eksikler ortaya çıktı. Hem gemilerden, hem de AKSA’dan dolayı bunları net bir şekilde gördük. Bu konuda ne etkin bir kapasitemiz, ne de bu işi bilen insanımız var, bu açık ve net ortadadır. “Kirleten öder” prensibi özel yasan varsa olur ama bu madde örneğin moloz kirliliğini petrolle denk tutuyorsa hiçbir anlamı yoktur.


***


“Avın ertelenmesi doğru bir karar”

• Soru: Son dönemde ince avın ertelenmesi konusunda da toplumda cepheler oluştu. Avcılar bu kararın yanlış olduğunu savunurken, çevreciler avın ertelenmesinden memnun. Siz bir ekolog olarak bu konuda ne düşünüyorsunuz? Avın ertelenmemesi ne gibi sakıncalar doğuracaktı ya da ertelenmesinin çevre için önemi nedir?
• Yard. Doç. Dr. Gündüz:
Avın ertelenmesi doğru bir karardır zaten bazı avcılardan da dinledim, onlar da bu avın yanlış olduğunu söylüyorlar. Kıbrıs göç yolları üzerinde ve bir sürü göç kuşu adamızdan geçiyor. Karpaz’ın haritada kapalı olması çok doğru bir karardır fakat Kormacit’in de kapatılması gerekirdi. Buralar kuşların Kuzey’den gelirken durdukları, karşı karaya en yakın noktalardır. Kuzey’e geri dönerken de durakladıkları en son noktalardır. Ayrıca transit geçen, su kuşu sürüleri de buralardan izlenebilir. Yapılan araştırmalarda bu bölgelerde kuşların yoğun olarak bulunduğu kayıtlara geçmiştir, yani göç yolu üzerindeki noktalardır. Bir diğer nokta da avcıların izmarit veya yakacakları ateşlerden dolayı oluşabilecek yangın riskidir.


***


“Çevre Bakanlığı mutlaka olmalı”

• Soru: Çevre Platformu, Çevre Bakanlığı kurulmasını talep ediyor ancak bu, anayasada 10 bakanlık sınırlaması nedeniyle çok mümkün görünmüyor. Çağdaş ülkelerde çevreyi yöneten bağımsız “Çevre Koruma Ajansı” fikri de ortaya atıldı. Sizin bu konudaki görüşünüz nedir?
• Yard. Doç. Dr. Gündüz:
Bu pazarlık konusu bile olmamalı, Çevre Bakanlığı mutlaka olmalı. Çevre, doğal kaynaklar ve tarımın oluşturduğu bir bakanlık çok iyi olabilir. Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı daha önce denendi. Eksiklikler ve bazı politik sebeplerle aksaklıklar ve hatalı kararlar olmasına rağmen iyi işleyen bir bakanlıktı. Tabii bağımsız bir çevre koruma ajansı da her şeyin üstünde güzel bir oluşum olurdu ama bağımsız bir çevre ajansı bu yapıyla çok zor ve gerçekçi değil. Bağımsız bir oluşum her alanda benim özlemim ama bağımlı olmaya o kadar alışmışız ki bu, şu andaki toplumsal ve politik yapıda mümkün değil…

Röportaj Haberleri