“Yangudi’nin mağazası…”

Sevgül Uludağ

MARAŞ HATIRALAR - 8

Kıbrıslı ünlü yazar Vivian Avramidu Plumbis, Maraş’tan son günlerde çekilmiş olan fotoğraflardan hareketle, duygu ve düşüncelerini paylaşmaya devam ediyor. Vivian Avramidu Plumbis’in “Yangudi’nin mağazası” başlıklı yazısı Rumca olarak kaleme alınmıştı – biz de bu konuda İngilizcesi’ni kendisinden istedik ve İngilizce’den Türkçe’ye okurlarımız için çevirdik…

Vivian Avramidu Plumbis’in “Yangudi’nin mağazası” başlıklı yazısı şöyle:

“Bu karabasanvari durum beni tam sokağın karşısında, gazete satıcısının penceresinin arkasında yakalamıştı… Önceleri bu, sanki hafif bir yağmuru andırıyordu. Lokal bir olaydı; yalnızca mağazanın 15 metrekarelik bölümünü içeriyordu. Mağaza küçüktü, mağaza sahibi Bay Yangos da ufak-tefekti – gerçekten de mağazaya mı yoksa sahibine mi “Yangudi” (küçük Yango demektir) diyorduk, bilemiyorum…

Hayır, göklerden aşağı yağan şey su değildi… Toz ve alçı parçacıklarıydı, patlamalar halinde düşüyorlardı… Bu patlamalar, sanki de bir makineli tüfekten geliyordu, başlangıçta böyle sanmıştım, halbuki herhangi bir yerde hiç ses yoktu… Yalnızca bir görüntü vardı ve gazete satıcısının tozlu penceresinden baktığımda, bu bile bulanık görünüyordu. Burnumu cama yapıştırdım. Toz, ağır bir bulut gibi yoğunlaştı ve alçılarla birlikte parçalanmış tuğlalar ve taşlar düşmeye başladı. Mağazanın bu vahşi saldırıya dayanamayacağından korkmaya başlamıştım ki aniden yer sarsıldı ve sağır edici bir gürültü, mağazanın yaşam alanından yükseldi. Bu, sanki de vahşi bir hayvanın çığlığıydı. Sonra da camlar ve tahta panjurlar patladı, sanki de mağaza nefes alabilsin diye bunlar dışarıya savruluyordu… Çıplak açıklıktan güzel kurdeleleri gördüm, sanki de ateşten diller gibi sallanıyorlardı… Mağazadaki tezgahın üzerindeki metal boruya asılmış olan aynı kurdelelerdi; pike, ipek ve diğer kurdelelerdi bunlar, saten kurdeleler ki annem bunları saç örgülerimizi bağlamak için seçerdi… Zehirli yılanlar gibi şimdi bu kurdeleler havada sallanıyorlardı, tıpkı Medusa’nın saçları gibiydiler ve ben taşa dönüşmeden önce, başımı başka yere çevirmiştim.

Herşey sakinleştiği zaman sokağa çıktım ve oraya doğru dikkatli biçimde yürüdüm. Benim favori mağazamı hatırlatacak hiçbir şey kalmamıştı geride… Mağazanın içinde hişbir şey yoktu, tezgah ve raflar bomboştu… Ve bir zamanlar kurdelelerin asıldığı borunun üzerine güneşin renginde çiçekleri olan bir yerli bitki sarılmıştı, bu tür çiçekleri arılar çok severdi…

Başımı eğip Demokrasi Caddesi’nde yeniden yürümeye başladım. Gazete satıcısının mağazasında, başımı hayretle çevirdim. Mağazanın camları yoktu yerinde ve demir parmaklıklar da yarı yarıya açıktı… Eğilip içeriye doğru baktığımda, orada terkedilmiş bir gazete gördüm. Ön sayfadaki manşet şöyleydi: “Türkler, Maraş’a yerleşmek için hazırlık yapıyor…” ve gazetenin üzerindeki tarih de, bugünün tarihinden bir ay sonrasını gösteriyordu…”

Foto: Aleksis Hacısotiriu.

(Vivian Avramidu Plumbis’in yazısını Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN – 5.11.2020)


“Kosova Cumhurbaşkanı Taçi, savaş suçlarıyla itham edildiği iddianamenin kabulü sonrası istifa etti…”

Kosova Cumhurbaşkanı Haşim Taçi, Kosova savaşı sırasında işlediği öne sürülen savaş suçlarıyla ilgili olarak Lahey'deki Kosova Savaş Suçları Özel Mahkemesi'ne sunulan iddianamenin kabul edilmesinden sonra istifasını açıkladı.

Haşim Taçi, dün düzenlediği basın toplantısında bu kararı "Kosova Cumhurbaşkanlığı ve Kosova Devleti'nin itibarıyla Kosova halkının onurunu korumak için" aldığını söyledi.

Taçi, "Mahkemeye Kosova Cumhurbaşkanı sıfatıyla çıkmama sözü vermiştim. Hakkımdaki iddianamenin kabul edildiğini öğrendim. Ben ve silah arkadaşlarım için hazırlanan iddianame halkımızın özgürlüğü için ödenen küçük bir bedel" dedi.

1998-99'daki Kosova savaşında Sırbistan'dan bağımsızlık için savaşan Kosova Kurtuluş Ordusu'nun (UÇK) siyasi lideri Taçi ile eski Meclis Başkanı Kadri Veseli ve Kosova Kurtuluş Ordusu'ndan sekiz eski yönetici cinayet, işkence ve adam kaçırma gibi suçlarla itham ediliyor.

Kosova 2008'de bağımsızlığını ilan etmiş, Taçi yeni devletin ilk başbakanı olmuştu.

52 yaşındaki Taçi, 2016'da cumhurbaşkanı seçilmişti.

UÇK'nın eski sözcüsü Yakup Krasniki de tutuklanarak, 2015 yılında kurulan Lahey'deki mahkemeye gönderilmişti.

(BBC – 5.11.2020)


Paşaköy ve Şillura’da yeni kazılar… Pomo kazıları askıda…

Kayıplar Komitesi’nin adamızın kuzeyinde ve güneyinde yürütmekte olduğu ve gerek 1963-64, gerekse 1974 yıllarında “kayıp” edilmiş olan Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın gömü yerlerinin aranmakta olduğu kazılar, kesintisiz biçimde devam ederken, komitenin Aşşa’da (Paşaköy) ve Şillura’da (Yılmazköy) yeni kazılar başlattığı ve Pomo kazılarının ise halen askıda olduğu öğrenildi.

Kayıplar Komitesi’nden edindiğimiz bilgilere göre, Şillura’da (Yılmazköy) Labatsa tepesinde bir kireç ocağında başlatılan kazıda bir “kayıp” Kıbrıslırum’dan geride kalanlar aranıyor. Engomi’de (Tuzla) başlatılmış olan ve yüzde bazı insan kalıntılarının görülmüş olduğu yönündeki bilgilerin araştırıldığı kazı devam ederken, Lapta’da da geçmişte yapılmış olan ve yüzeysel olarak dağınık biçimde bulunmuş olan bazı insan kalıntılarıyla ilgili olarak aynı kazının genişletilmiş olduğu bir diğer kazı devam ediyor.

Lapta’da bir diğer kazı da bazı Kıbrıslırum askerlerinin olası gömü yerinin araştırılmasıyla ilgili olarak sürüyor.

Aşşa’da (Paşaköy) bir kuyuda iki “kayıp” Kıbrıslıtürk’ün gömülü olduğu yönündeki iddialar üzerine bir diğer kazı devam ederken, Maratovuno (Ulukışla) kazısı da devam ediyor. Burada da yüzeyde bazı kalıntılar görüldüğü yönünde bilgiler bulunmaktaydı.

Kıbrıs’ın güneyinde, Strovulos bölgesinde ise dört veya altı “kayıp” Kıbrıslıtürk’ün bir tarlada gömülü olduğu bilgileri üzerine başlatılmış olan kazı da devam ediyor…

Pomo’da başlatılmış olan kazının ise son iki haftadır, koronavirüsüne yönelik güvenlik gerekçeleriyle askıya alınmış olduğu öğrenildi.

Kazı ekiplerindeki tüm arkeologlarımıza, şirocularımıza ve diğer çalışanlara “Çok kolay gelsin” diyoruz.
Lapta'daki kazılardan görünüm...

DEVAM EDECEK