YANLIŞ BİLİNÇ

Mehmet Çağlar

İdeolojiye bağlanan bir sanat eseri kendine yabancılaşır mı?
Adorno’ya göre yabancılaşır...çünkü, "sanatın görevi, ideoloji içerisinde görülmesi, duyulması engellenmiş ve gizlenmiş olanı ortaya koymaktır" 

(Jay, 2001, s. 216).

 

Sanat, bu misyonunu ancak sahip olduğu bu kendine özgü özerkliği sayesinde gerçekleştirebilir.
Ütopya alanı yaratma gücü de buradan gelir...
Kısacası, 
Adorno'ya göre; 
ideoloji, gerçek olmayan yanlış bilinçtir...

"Bilimsel Komünizm bir "İDEOLOJİ" değildir" der, Engels ...çünkü, Adorno gibi Engels'e göre de, 
"ideoloji" yanlış bilinçtir...

Marks: "They do not know it, but they are doing it" ( Bilmiyorlar ama yapıyorlar) der. 
Yani, 
Proletarya bulunduğu konumu anlayamaz ve dünyayı burjuvanın bakış açısıyla görür...

Georges Politzer, bu durumu ya da tanımlamayı şöyle açıklar:
 "Kralcı olan bir işçinin de, aynı zamanda hem doğru, hem de yanlış bir bilinci vardır. 

Doğru,
çünkü o, gördüğü, saptadığı yoksulluğu ortadan kaldırmak ister; Yanlış, 
çünkü bir kralın bu işi yapabileceğini düşünür. 
Ve bu işçi, 
kısaca yanlış düşündüğü için, ideolojisini yanlış seçtiği için, 
her şeye karşın gene de bizim sınıfımızdan olduğu halde, 
bizim için, bir sınıf düşmanı haline gelebilir. 
Bunun gibi, 
yanlış bir bilinci olmak, kendi gerçek koşulu hakkında yanılmak ya da yanıltılmaktır".

Bir işçi topluluğu düşünün...
İşçiler birleşip bir sendika kurar ve haklarını aramak isterse,
bu bilinçli bir mücadele olur. 
Ama bu insanlar, çeşitli kimliksel kaygılarla bir araya gelir,
"Hasan Ağa" derneği,
"Beyaz Taş Severler" derneği gibi örgütler oluşturursa, 
bu türden bir birliktelik, 
inançların, değerlerin ve kategorilerin belirli bir bakış açısı ile ifadesidir.
Yani, yanlış bilinçtir...

Peki,
insan bilincinin dışında bir gerçek var mı?
Gerçeği yaratan insan bilinci değil mi?
Bilincin kendisi nedir?
Bilinç, maddi bir gerçeğin ürünü değil midir?

Peki ya, Diyalektik ve Sağduyu kavramlarının arasındaki ilişkiye ne demeli?
Diyalektiği aforoz etmek, 
yani dışlamak, 
mantık ve sağduyu için ciddi bir sorundur...
Çünkü,
diyalektik, hareket içindeki eylemciler için bir sağduyu mantığıdır.
İçinde akla atıf vardır...

Her şey değişir,
hiçbir şey hareketsiz kalmaz. Düşüncemiz, değişen maddenin ifade biçimlerinden yalnızca biridir...

Şimdi bu yazıyı, 
bütündeki yerine koyarak bir anlam kazandırmaya çalışalım...

Peki,
biz doğru bir bilinçle mi yaşıyoruz?
Esasen,
bu "yanlış bilinç" kavramıyla,
bir çok ortak yanlarımız yok mu?

İşçi sınıfı gitgide burjuvalaşmış mı?
Yani gerçekten de,
işçi sınıfının artık zincirlerinden başka kaybedecek birçok şeyi mi var?

Marks'ın,
"Bilimsel Öngörü" diye ileri sürdüğü şeylerin,
hiçbiri gerçekleşmemiş mi?

Ne dersiniz?