Birkaç Kıbrıslı Türk gazeteci, üst düzey bir Rum yetkiliyle bir araya geldik geçtiğimiz Cuma günü.
Davet üzerine...
İkinci kez gerçekleştiriliyor bu toplantı.
İlkine katılamamıştım, yurt dışında olmam nedeniyle.
Görüşmenin içeriğine ilişkin yorumlarıma geçmeden önce, altını çizmekte fayda var; Kıbrıs Türk tarafı da Kıbrıs sorunu konusunda kalem oynatan gazetecileri belirli aralıklarla müzakere süreci ve süreç içerisinde yaşanan güncel gelişmelerle ilgili bilgilendirmeli.
Bu konuda ne yazık ki basına yeterli ilgi gösterilmiyor.
Anda arada böyle bir bilgilendirme yapıldığında da, oluşturulan davetli listesi ne yazık ki konuya ilgi gösteren gazetecilerin bir bölümünü dışlıyor.
Umarım önümüzdeki dönemde bu eleştirilerimizin dikkate alındığı bir ilişki içerisinde olunur, basınla.
Ve şimdi gelelim, Güney Kıbrıs’ta katıldığımız görüşmenin kayda değer detaylarına...
Rum yetkiliye göre Anastasiadis, müzakerelerin yeniden başlaması için bir adım atmış durumda; bu adım da, 5 Ocak tarihli yazılı açıklama.
Anastasiadis’in, ‘üzerinde anlaşılmayan konuların tümünü, müzakerelerin son aşamasında haritalarla birlikte tartışmaya hazır olduğunu’ Eide’ye ilettiğini, Eide’nin de kendilerine, ‘bunu yazılı olarak açıklarsanız, Türkiye yeni bir Navtex yayınlamayacak, bu açıklama Türkiye’yi memnun edecek’ şeklinde bir bilgi aktardığını kaydeden Rum yetkili, Anastasiadis’in de, bazı siyasi partilerin karşı çıkmasına rağmen, bu açıklamayı yaptığını ifade ediyor.
İçerdeki tüm tepkilere rağmen, müzakerelerin başlayabilmesi için bu açıklamanın yapıldığını, ancak Eide’nin kendilerine verdiği güvencenin aksine, Türkiye’nin ertesi gün yeni bir Navtex yayınladığını söylüyor ve ekliyor, ‘Böyle olunca, hem biz iç siyasette çok zor durumda kaldık, hem de Eide bize karşı çok zor durumda kaldı’...
O günlerde Türkiye’nin Navtex’in yenilenip yenilenmemesi yönünde kesin kararlı olmadığını ve yenilenmemesini önerenlerin bulunduğu bilgisinin kendilerine ulaştığını belirten Rum yetkili, ancak Eroğlu’nun yeni bir Navtex yayınlanması konusunda çok ısrarcı davrandığını da bildiklerini söylüyor.
Bunlar, özetle bize aktarılanlar.
Bunları doğrulamak ya da yalanlamak ya da elbette hiçbir şey söylemek, ilgili diğer tarafların uhdesinde.
***
Cuma günkü görüşmede öne çıkan bir diğer mesele de, istemesi durumunda, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, hidrokarbon arama faaliyetlerini durdurup durduramayacağıydı.
‘İsteseydik de durduramazdık ama zaten istemiyoruz’ diyor Rum yetkili.
Artık, yetki verdikleri şirketlerin devrede olduğunun, bu çalışmaların bir maliyetinin bulunduğunun altını çiziyor.
***
Rum yetkili, görüşme boyunca Eroğlu’nun müzakere masasındaki tavrından mutlu olmadıklarını da her şekilde belli ediyor, Eroğlu’nun tutumunun, çözüme hizmet etmediğini düşündüklerini ortaya koyan bir tavır sergiliyor.
Bundan hareketle, ‘Madem ki Eroğlu’ndan hoşnut değilsiniz, masaya dönmeyerek, Eroğlu’nun elini güçlendirmiş olmuyor musunuz, dört ay sonra yapılacak seçimin arifesinde, Eroğlu’na güçlü bir propaganda malzemesi vermiş olmuyor musunuz?’ diye soruyorum.
Yanıt kısa; ‘Evet, ama yapacak başka bir şeyimiz yok!’
İşte mesele galiba tam da burada kilitleniyor.
Görüşmeye birlikte katıldığımız gazeteci arkadaşlarım da değerlendirmelerinde benzer yorumlarda bulundular.
Ben de aynı şekilde düşünüyorum.
Rum yetkili, konuşmasının ta en başında Türkiye’yi, attığı adımlarda Kıbrıslı Türkler’in çıkarlarını gözetmemekle suçlayan bir ifade kullandı.
Ancak ne yazık ki, Rum tarafının da Türkiye’den farklı bir pozisyon aldığı yok.
Onlar da attıkları adımlarda, Kıbrıslı Türkleri kendilerine gaile etmiyorlar.
Onlar da Türkiye ile yürüttükleri bu ‘savaşta’, Kıbrıslı Türkler’in çıkarlarını ön planda tutmuyorlar.
Bütün olan biten, Türkiye ile Kıbrıs Cumhuriyeti arasında her alanda sürdürülen bir egemenlik ‘savaşı’.
Ve tam da işte bu nedenle, Kıbrıs sorunu, Kıbrıslı Türkler’in hiçbir noktasında söz sahibi olamadığı bir sorun olarak, Kıbrıslı Türkler’i her gün biraz daha bitiren bir sorun olarak varlığını sürdürüyor.
Oysa Türkiye’nin de, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin de, iddia edilenin aksine, ‘yapacak başka bir şeyi’ her zaman vardır.