Yaratıcılık en basit şekliyle sosyal faydalılığı olan orjinal fikirler ya da ürünler ortaya çıkartabilmek olarak tanımlanabilir. Bu konuda yetkin bir isim olan Frank Baron bu tanıma ilaveten gerçek anlamda yaratıcılığın; ortaya konan fikrin ya da ürünün elde ettiği sosyal kabul ile değerlendiğini vurgulamaktadır.
Eğitim bilimi literatüründe “Zeka”nın ne olduğu ilgili de benzer bir tanımla karşılaşıyoruz. Yaşayan en önemli bilim insanlarından biri olan Howard Gardner zekayı: (1) Bir veya birden fazla kültürde değer bulan bir ürün ortaya koyabilmek, (2) gerçek hayatta karşılaşılan problemlere etkili ve verimli çözümler üretebilmek ve (3) çözüme kavuşturulması gereken yeni problemleri keşfetme yeteneği olarak tanımlıyor.
Bütün bunlardan sonra lafı esas yanıtlanması gereken sorulara getireyim. Neden değeri olan fikirler bizden çıkmıyor? Neden herhangi bir kültürde değer bulan yaratıcı fikirlerimiz, yaratıcı insanlarımız yok? Zekamız mı yetmiyor, yeteneğimiz mi yok? Yoksa genetik yapımızda mı bir sorun var? Elbette hayır… Temel sorun eğitime anlayışımızda…
Hiç kuşku yok ki tanınmamış bir ülke olmamız en önemli dezavantajımız. Tanınmamış bir toplumun bireyleri olmak, bizden çıkacak fikir ve ürünlerin diğer kültürlerde değer bulmasını bırakın oralara ulaşmasında bile daha en başından büyük sorunlarla karşılaşmasına neden oluyor… Ancak iletişim engellerinin ve sınırların ortan kaldırdığı 21. Yüzyılda bile gerçek anlamda yaratıcı fikirler ya da ürünler ortaya çıkaramıyoruz…
Buradaki en temel sorun tanınmamış bir ülke olmak değil, eğitim sistemimizin genç beyinlerdeki yaratıcılığı öldürme konusundaki başarısıdır. Ne yazık ki eğitim sistemimiz öğrencilerde var olan yaratıcılığı yok edecek yapıda. Bu çarpık yapılanmadan da kolay kolay kurtulamayacak gibi…
Aşağıda 2012-2013 öğretim yılında okullarımızdaki öğretim yaklaşımlarını konu alan bir eğitim araştırmasından alınmış farklı kademelerdeki bazı eğitim yöneticilerinin görüşlerini bulacaksınız. Kanımca bu görüşler, bizim insanlarımızdan neden yaratıcı fikirler çıkmıyor sorusuna yeterli yanıtı oluşturuyor:
• “Eğitim sistemimizin farklı bakış açısını ortaya koyma, eleştirel bakabilme gibi hiçbir unsuru içermediğini rahatlıkla söyleyebilirim. Hatta bizim eğitim sistemimiz öğrencilerin meraklarını öldürür yapıdadır. Örneğin öğrenciler ilgi ve merakları çeken sorular sordukları zaman öğretmen bu sorulara yanıt dahi vermeden ‘bunlar konumuzla ilgili değildir, size anlattıklarıma bakın’ diyebiliyor...”
• “Öğretmenlerimiz tek tip cevaplar istiyor… Biraz daha farklı veya farklı bir açıyı öne çıkaran bir yanıtı asla kabul etmiyorlar…”
• Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki öğrenciyi yaratıcı düşünceye yönlendirmede, yorum yapabilmeyi, farklı açılardan bakabilmeyi öğretmede çok zayıfız. Bizim sistemimiz kitaba bağlıdır. Kitap ne derse o dur…”
• “Öğretmenlere bu yönde görevler verilmediği için, onlar da yaratıcılığı destekleyen öğretim yapmıyorlar ve bu konuda rol model olmuyorlar. Çünkü onlardan beklenen tek ve en önemli şey müfredatını tamamlamalarıdır…”
Yaratıcı eğitim konusunda saygın kanaat önderi olan Ken Robinson, aslında her insanın yaratıcı doğduğunu söylüyor. Ona göre çocuklar büyüdükçe yaratıcılıkları da köreliyor. Bu körelmenin hızı ve derecesi ise ülkeden ülkeye değişiyor. Bazı ülkelerdeki ortam, insanların yaratıcı kabiliyetlerini geliştirmesine uygunken, bazılarındaki ortam yaratıcı potansiyeli köreltiyor… Sizce biz hangi gruptayız?
-----------------------------------------------------------
Buraya Dikkat
Ülkelerin “Yaratıcılık” Sırası
Kanada Rotman İşletme Okulu’nun bir kuruluşu olan Martin Refah Enstitüsü, 82 ülkenin yaratıcılık endeksini yayımladı. Elbette KKTC bu endekste yok. Ancak paralel bir eğitim sistemi yürüttüğümüz Türkiye’nin ve bugün büyük ekonomik sıkıntılar yaşayan Güney Kıbrıs’ın endeksteki yerine bakarak bizim durumuzla ilgili fikir sahibi olabileceğinizi düşünüyorum.
Endeksin üç boyutu var. “Üç T” adı verilen bu boyutlar; Yetenek (Talent), Teknoloji (Technology) ve Tolerans (Tolerance). Bu üç boyuttan alınan puanlara göre ülkelerin “Yaratıcılık” endeksindeki puanı ve buna bağlı olarak sırası belirleniyor.
• Yetenek (Talent): Ülkelerdeki üniversite mezunlarının ve yaratıcı iş kollarında çalışanların istihdam içindeki oranın yüksekliği…
• Teknoloji (Technology): Ülkelerin, Ar-Ge harcamalarının milli gelire oranı ve araştırmacı personel ve patent sayılarının yüksekliği…
• Tolerans (Tolerance): Yaşadıkları çevreyi, farklı etnik ve dini kimliklerden gelenlerin ve LGBT bireylerin yaşaması için elverişli olarak görenlerin nüfus içindeki oranının yüksekliği…
Ve sonuç: Yaratıcılık endeksine göre 82 ülke içerisinde Türkiye 68’inci, Güney Kıbrıs 44’üncü… İşte bu endekse göre ilk 5, son 5, Türkiye ve Güney Kıbrıs’ın “Üç T” boyutları ve Yaratıcılık bakamından sıraları tabloda bulacaksınız…
--------------------------------
Anlayana - Gülmece
Kültür Farkı
Japonlar: “Biri yapabiliyorsa, ben de yapabilirim. Hiç kimse yapamıyorsa, ben yapmalıyım.”
Türkler: “Biri yapabiliyorsa, ben neden yapayım! Hiç kimse yapamıyorsa, ben nasıl yapayım!”