Ekonomik raporlar, ülke ekonomisine yön verenlerin karnesi gibidir. O raporlara bakarak, ekonomi doğru yönetiliyor mu, rotası tamam mı, kaptan köşkünde doğru işler mi yapılıyor, yoksa kayalıklara toslamak üzere midir gemi belli olur.
Nasıl ki çocuğun okuldaki performansı dönem ve yıl sonlarında verilen karneden anlaşılır, ekonomi de öyle…
Covid 19 döneminde ekonominin uğradığı büyük hasarı tespit eden bir belge yok henüz ama 2019 yılına dair yeni çıkan bir rapor var ve ‘gemi’den yükselen SOS sesleri o raporun içinde var.
Gerçi ekonomiyle ilgili gidişatın berbat ötesi olduğunu görmek için sokağa kulak vermek, olaylara insan odaklı bakmak, yani sosyal sınıf ve katmanların sesini duymak yeter de artar bile. Ama yine de bilimsel veriler ve dünyadaki diğer ülkelerle kıyas içeren belgeler kuşkusuz son derece önemli.
Ticaret Odası’nın tam 12 yıldır sürekli yaptırdığı ‘Rekabet Edebilirlik Raporu’ çalışmasının 2019 versiyonu kamuoyuyla paylaşıldı ve gördük ki ekonomi hiç de ‘tıkırında’ değil.
Yrd. Doç Dr. Fehiman Eminel ve Dr. Yenal Süreç imzasını taşıyan ‘KKTC ekonomi karnesi’ bol 0’larla (sıfır) dolu. ‘Öğrenci’ sınıfı geçmek şöyle dursun, birçok dersten 1 (bir) dahi alamamış!
‘Kaptan’ ‘gemi’yi henüz batırmadı ama gemidekilerin çoğu çoktan battı!
***
Dünya Rekabet Edebilirlik Endeksi’nde KKTC dünyanın ‘en kötü’ ekonomilerinin bulunduğu sularda salınıyor. Rekabet etme gücü TL’nin 2018 yılındaki yüzde 30’luk değer kaybı ve buna bağlı diğer olumsuz gelişmeler yüzünden tam 18 basamak gerilemiş, 141 ülke arasında 107’nci sıraya düşmüş. KKTC’nin dahil olduğu ‘lig’de ağırlıklı olarak Afrika’nın Aşağı Sahra ülkeleri var. Bırakın Avrupa ülkelerine yaklaşmayı, aslen ait olduğumuz Ortadoğu, hatta Kuzey Afrika ülkelerinin bile çok gerilerindeyiz.
Rapora yansıyan makro ekonomik göstergelerden de teyit edilebileceği gibi büyüme hızı ve kişi başına düşen gelir geriliyor.
İthalata ve iç/dış borca bağımlı KKTC ekonomisinde dış satım (ihracat) ise 100 milyon civarında durdu, yıllardır bir arpa boyu yol alamıyor.
Üstelik milyarlarca dolarlık teşvik ve fonlamalara rağmen!..
Raporun bu yılki ana teması olan ‘teşvikler’ konusu zaten tam bir vizyonsuzluk örneği olarak karşımızda duruyor.
Rapora göre ‘istihdam’ dışındaki teşviklerin birçoğu ‘astarı yüzünden pahalı’… Ekonomik anlamda hem getirisi yok, hem de başka alanlara yapılabilecek desteklerin önünü kesiyor.
***
Ekonomiye makro rakamlarla bakmak önemlidir. Ama daha da önemlisi mikro, yani ‘vatandaşın cebi’ ekonomisidir.
Corona virüsü sürecinin daha da tahrip ettiği bireysel, ailesel ekonomi aslında virüs öncesinde de berbattı.
Rapordaki rakamlara göre Kuzey Kıbrıs’ta 35 bin civarında kamuda, 110 bin kadar da özelde istihdam var. 10 bin kadar insan ise resmi rakamlara göre işsizdir. Kuşkusuz gayrı resmisi çok daha yüksektir ve şimdi işsizler ordusu en hızlı büyüyen sektör durumundadır.
Ne acıdır ki virüs krizi döneminde dahi KKTC devleti özelde çalışanı ve kendi işini yapmaya çalışanı görmeyen, duymayan, anlamayan, umursamayan tavrını sürdürmüştür. Çünkü KKTC devletinin aklı sadece kamuya çalışmaktadır.
Bakın Başbakan da Maliye Bakanı da “Bu ay sonu kamudaki maaşları kesintisiz ödeyeceğiz” diye övünüyorlar.
Maliye Bakanı ‘şu an hedefiniz nedir’ sorusuna “Memuru ve emekliyi ödemek ve kamu ihale bedellerini ödemek” diye cevap veriyor.
110 bin sigortalı, işsizler, aç kalanlar gündeminde bile yok!
Hükümet ikinci 1500 TL’lik maaş desteğini yapmamak, yaparsa da ‘en az sayıda kişiye vermek’ üzerine kafa patlatıyor.
***
İşte KKTC gerçeği budur.
KKTC’de yaratılan ekonomi sadece dünya ölçeğinde ‘en fakirler ligi’ne düşmekle kalmadı, kendi içimizdeki gelir adaletsizliği bakımından da karnede 0 (sıfır) çekti.
Bunun baş mimarı kuşkusuz TC Yardım Heyeti’dir.
O sürekli hazırlanan ‘makro ekonomik raporlar’, o ‘Kıbrıslılar ikişer araba sahibidir’ mealindeki istihbarati bilgi notları, o rahmetli İrsen Küçük’e ‘maaşınız kaç’ sorusunun arka planını oluşturan çarpık bakış açısı ve bunların sonucunda sürekli siyasilerin önüne ‘ya imzalarsın ya da hükümette kalamazsın’ diye konulan o ekonomik protokoller var ya?
KKTC ‘ekonomi karnesi’ndeki notların sebebi büyük oranda bunlardır.
Yardım Heyeti’nin eforu takdire şayandır(!)
Kendilerine son başarılarından dolayı bir ‘takdirname’(!) vermek lazımdır.
Ve hala ‘bu kafa ile ekonomi bir gün düzelecek’ diye toplumu uyutanlara da…