Reçete meselesi büyüyor…
Dava okunan kişi sayısı 25 oldu galiba…
Doktor – eczacı – vatandaş…
-*-*-
Bir “bilene” sordum; “… bazı ilaçları sigortalı vatandaşa vermiş gibi yapıyorlar, vermiyorlar, ama parasını sigortalardan alıyorlar, üstüne üstlük, sönüp o ilacı bir daha satıyorlar” dedi…
Bu saptamanız kesin mi?
Bu soruyu da sordum!
“Mahkeme karar verecek” dedi…
-*-*-
Bir soru daha, aynı “bilene”…
“Peki neden ilaçları ovalara atıyorlar?”
“Yakalanmasınlar diye olabilir…” diyor!
Olabilir!
Kesin değil yani!
-*-*-
Doğru!
Mahkeme karar versin!
Gerçekten midem kaldırmıyor!
Mahkeme bir an önce karar vermeli!
-*-*-
Ülker Fahri abimiz sanal mesajında “, bu mahkeme bitmez, bitmesi yıllar alır ve o güne kadar tüm yolsuzluklar gibi unutulur” dedi…
İletişimci Özdemir Tokel, yine sanal mesajında, ovalara saçılan ilaçların tehlikesine dikkat çekiyor…
Doğa kirleniyor, zehirleniyor…
Ya bir çocuk bulur, ağzına sokarsa?
Haklı endişeler bunlar!
-*-*-
Hala, “iyilik yapmak için reçete yazdılar, iyilik yapmak için ilaç verdiler” diyenler de var!
İlk başlarda bu konu daha revaçtaydı ama tutuklama sayısı arttıkça, “iyilik”, yerini, “köşe dönmecilik”e bıraktı ve sosyal medyada bazı doktor ve eczacılara “linç” ayyuka çıktı!
-*-*-
Burada, Polisin de, Başsavcılığın da, Yüce Mahkeme’nin de “çok hızlı” davranmasının önemi öne çıkıyor!
Adalet geciktikçe, vatandaş her açıdan zarara uğrayacak…
İlaca ulaşmak zorlaştı…
Acil ilaca ihtiyacı olan ağır ve ciddi rahatsız kişiler var…
İlaca ulaşamadığı için ya ölen olursa?
Düşünmek bile istemiyorum…
Ciddi Ersin abim düşünmüyor!
Sevgili Ersin abi, gerçekten ciddi misin?
Haberin bile yok ve devletin ismi değişiyor!
Kıbrıs Türk Devleti ya da Kıbrıs Devleti hiç fark etmez!
Sen KKTC’nin ilelebet, egemen – eşit falan…
Ne iş?
Onaylıyorsun?
Nasıl yani!
-*-*-
“Erdoğan’ın Kuklası” değilsin, eminim ama görüntü öyle…
Üzgünüm!
“Benim Anayasam var, devletim var” bile demiyorsun; ne acı “KKTC’yi savunmak, adını, namusunu korumak” bile bana kalmış!
Garip de bir durum!
-*-*-
Ve herkes gerçeği görüyor, egemenmiş, eşitmiş falan söyleme artık…
İpler orada; sen burada!
Eğlenin, eğlendirin bence!
-*-*-
Kendi toplumun senle dalga geçiyor, yerleştirme toplum seni seçmiş seçmemiş ne yazar!
Kendi toplumun sana gülüyor; uluslararası toplum nasıl ciddiye alsın?
-*-*-
Abi, n’apan?
Tamamsın?
“Silkelen, bir şeyler iç, uykunu al, bir düşün ya hu!”…
Tek bir kez “düşün!”…
Devleti aşağılamak suçsa…
Sabah televizyon programına hazırlanırken, “sebebi ne?”, “neden var olan ve sonsuza dek yaşatacaklarını iddia ettikleri, hatta haftaya Kazakistan’da, sonraki hafta Azerbaycan’da tanıtacakları yalanlarını bizden esirgemeyenler, KKTC’nin ismini değişiyor ki?” sorularına yanıt aradım!
Geri zekalıyım, vallahi çözemedim!
-*-*-
Ama hani devletin ismini fantazi olsun diye değişiyorlar ya; bazı öneriler aklıma geldi…
Bu isimleri sıraladım, abinin biri mesaj attı, “… devleti aşağılıyorsun, dikkatli ol!”…
-*-*-
Abi, niye aşağılıyormuşum?
Devlet Bahçeli, Hakan Fidan, Fuat Oktay aşağılamıyor mu?
Onlar da isim öneriyor!
Hatta benimkiler öneri, onlarınkiler talimat!
Kim KKTC’yi aşağılıyor?
Ben mi onlar mı?
Kardeşim sen aşağıdan mı anlıyorsun?
-*-*-
Neyse; bu seviyede bir aşağılama yaşanmadı…
Sonsuza dek yaşatacakları devletin adını değişiyorlar!
Üstelik o devletin anayasası özetle diyor ki, “… değiştirilemeyecek birinci madde devletin ismidir…”
Yani amcalar, abiler bizim anayasayı da takmıyor!
Burada aşağılama yok ama ben iki değişik isim önerisinde bulunduğum için aşağılamış oluyorum ha?
-*-*-
Bizi eşek yerine koyuyorsunuz!
Haberimiz olmadan devletin ismini değiştireceğinizi söylüyorsunuz, buradaki zavallı işbirlikçileriniz “ne güzel olur” diye alkış tutuyor; bu gayet normal ama ben üç isim önerdim diye “aşağılıyorum”!!!
Hadi oradan hollolar!
-*-*-
Alın size ciddi isim önerileri:
Şammali Cumhuriyeti…
Golyandro Sapı Cumhuriyeti…
Sellaindapi Cumhuriyeti…
Sayın Erdoğan’ın Malı Devleti…
Dingo’nun Hanı Devleti…
Sorma Gir Hanı Cumhuriyeti…
Külliye Rüşvet İhale Cumhuriyeti…
-*-*-
Yok canım, benimkiler aşağılıyor, ama sizin öneriler aşağılamıyor!
Tamamdır, devam edin!
Bayrak gökte, ezan tamam!
Çalın – yutun korkmayın!
Devleti de aşağılayın, suç değil…