Çoğumuzun haberi bile yoktu böyle bir mahkeme olayından…
Ama aniden şok bir haber;
“BRTK Müdürü Meryem Çavuşoğlu Özkurt 2 ay hapis cezası aldı.”
Neden?
Çünkü seçim yasaklarına aykırı olarak Geçitköy Barajı törenini yayınladı.
Peki neden yayınladı?
Çünkü birileri öyle istedi.
Yayınlamayabilir miydi?
Evet, yayınlamayabilirdi çünkü Yüksek Seçim Kurulu, Özkurt’a zaten bunu söylüyordu.
Yayınlamasa ne olurdu peki?
Şimdi orada oturamazdı büyük bir ihtimalle…
Bunu göze alamaz mıydı?
Alabilirdi ama almadı.
Belki de bir şey olmaz diye düşündü, hem onu oraya atayanların istediklerini yapacak, hem de YSK kararlarına rağmen işinin başında olabilecekti.
Çünkü devletin kurumlarında yapanın yanında kalıyordu yaptıkları… Belki de kesin delil olmadığından.
Ama burada öyle olmadı çünkü her şey apaçık ortadaydı.
Yasak olmasına rağmen BRT seçim yasaklarına karşın törenleri yayınlıyordu.
***
Mahkeme, Özkurt’a 2 ay ceza verdi. Avukatı da bu kararı beklemiyordu. Belki uyarı alır biter diye düşünmüştü ama o kadarla kalmadı.
Peki Meryem Özkurt suçlu mu!
Mahkeme öyle karar verdiğine göre yasalar suçlu olduğuna hükmediyor.
Esas suçlular aslında başka ama yayınlayan Meryem Çavuşoğlu Özkurt olduğu için cezayı Meryem hanım aldı.
Onu polis nezaretinde mahkeme koridorlarında görmek hiç hoş değil, vicdanlar yaralanıyor.
Siyasiler peki? Hem Geçitköy’de, hem Maraş’ta hazırolda Erdoğan’ın talimatlarını bekleyen siyasiler ve TC Büyükelçisi! Onlar masum mu?
BRT’nin bir de yönetim kurulu başkanı var. Sorumluluk neden sadece Meryem hanıma kalıyor? “Sorumlu benim” demiş de ondan.
Bunu isteyenlerin dokunulmazlığı var diye kurban seçildi. BRTK Müdürü.
“Yetkili merciler gereken adımları atsın” demiş Tatar. Mahkemenin üstünde ne gibi bir yetkili merci olabilir ki! Tatar yine bir yerlere mesaj veriyor, mahkeme kararlarına da müdahaleyi mi çağırıyor yoksa!
Alışmış bir kere… Sabah yüzünü yıkar gibi, su içer gibi günlük rutin işler içine müdahaleyi de kattı Tatar…
Kendisinin Saray’a çıkması gibi, ÜstEL’in Başbakanlığa görevlendirilmesi gibi, bakanların başka yerlerden atanması, değiştirilmesi gibi şimdi mahkeme kararlarını da o sistemin içine çekmeye çalışıyor.
Ne güzel ki Mahkemelerimiz hâlâ bağımsız çalışabiliyor.
Söz konusu kararla asıl sorumlular ceza alamamış olabilir ancak bu karar, devlette sorumluluk almış bürokratlar açısından KIBTEK’te Gürcan Erdoğan’ın da tutukluluğu düşünüldüğünde bundan sonraki uygulamaları yasalar çerçevesinde yerine getirmeyi yani zaten yapılması gerekeni yapmayı zorlayacaktır.
***
Son olarak şunu söylemek gerekir ki gerçekten de özellikle son zamanlarda gelişen yasadışı uygulamalar çerçevesinde bürokratların işleri de kolay değil.
Onu zorlayan buralardan bir üst makam, onun da ta Saray’a uzanan üstü ve oradan da Elçilik ve Elçiliğin en üstüne giden bir hiyerarşi zinciri ile yapılması istenen işler… Bu zincirin kırılmasının da yolu bağımsız çalışabilen Yargımızın bu kabiliyetinin devam edebilmesi…
Bazı yasaların eksikliğine, çağ dışılığına, tadilat istemelerine rağmen var olan yasaların uygulanmasına destek çok önemli.
O da giderse vay halimize!