Gerçeklerden kopuk olmamak kaydıyla hayal etmek, ideallerin gerçekleşmesi için elzemdir.
Yaşadığımız hayatı başka nasıl değiştirebiliriz ki?
“Bir hayalim var” demek, ilerici olmanın olmazsa olmazı gibidir.
Ama şartlar ne olursa olsun!
En umutsuz anda bile hayallerini yitirmemek lazım.
Umudun diğer adıdır çünkü hayal etmek...
1975 Aralık ayının 12’sinde YENİDÜZEN nasıl doğdu?
Hayal etti birileri...
Hedef koydu önüne...
Kolay mıydı savaştan yeni çıkmış, nüfusun yarısından çoğu göç etmiş, ‘BEY Yönetimi’nin çizdiği sınırların dışına çıkması zor bir toplumda ‘muhalif’ olabilmek, ‘gazete’ çıkarabilmek?
En ufak eleştirinin adı belliydi: Hainlik!
Şakası yoktu hiç...
Tam anlamıyla ‘kelle koltukta’ydı o dönemde...
Serde ‘Cumhuriyet’ diye bir gazete ve onu çıkaranların başına gelenler vardı üstelik...
Sendikacıların, muhalif siyasetçilerin kanı vardı bu topraklarda...
Yenidüzen’i çıkarmak yürek isterdi.
Hayal edenler ve yürekli insanlar olmasaydı eğer, o gazete basılamaz, gizli gizli satılamazdı yıllarca...
**
Neydi YENİDÜZEN’i hayal eden ve yüreğini siper yapıp onu topluma kazandıranların hayali?
Barış...
Demokrasi...
İnsanca yaşam...
Adalet...
Basit, değil mi?
Bunları istemek, bunlardan söz etmek ne kadar kolay, ha!..
1975’te kolay değildi ama...
Soğuk savaş, sıcak savaştan yeni çıkmış Kıbrıs’a ve Kıbrıs Türk toplumuna olanca ağırlığıyla çökmüştü.
Ayrılıkçı milliyetçi dalga ve sosyalizm düşmanlığı tavan yapmıştı.
Daha iki sene önce, 1973 Cumhurbaşkanlığı Muavinliği seçiminden önce Dr. Fazıl Küçük, ardından da CTP lideri Ahmet Mithat Berberoğlu ‘Ankara’nın baskıları’ sonucu aday olamamıştı.
Toplumun siyasi örgütlenme geleneği yoktu. Savaş sonrası ilan edilen Kıbrıs Türk Federe Devleti’nde (KTFD) de ipler BEY yönetimindeydi. Ve artık çok iyi biliyoruz ki, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in dahi sonradan haberdar olduğu “Özel Harp Dairesi”ydi Kıbrıs’taki işlere yön veren...
Lafı fazla uzatmayacağım. Sadece bazı gerçeklerin altını çizmek istedim. Çünkü Kıbrıs Türk basın tarihini Kıbrıs Türk siyasi hareketinden ayrı düşünmek mümkün değil.
12 Aralık 1975’i anlamak için o dönemin koşullarını akılda tutmak gerekiyor.
49 yılın sonunda gelinen noktaya bakalım şimdi de...
Zaman zaman kapanma tehlikesi yaşayan, bazı dönemlerde günlükten haftalığa geri adım atan YENİDÜZEN şimdi çok daha etkili, çok daha yaygın, çok daha saygın...
Üstelik çok daha büyük bir ailenin parçası…
Sim Radyo ve Kanal SİM ile birlikte YENİDÜZEN, UNITED Medya Grubu çatısı altında 1975’teki hedefler için yayıncılık yapmaya devam ediyor.
Barış...
Demokrasi...
İnsanca yaşam...
Adalet...
Umutların dibe vurduğu dönemlerde topluma ‘umut’ aşılamak...
Gizlenen ‘doğru’ bilginin peşinden koşup, halka sunmak...
Ötekileştirmeye karşı ‘eşitliği’ ön planda tutmak...
Dar milliyetçi söylemlere saplanmak yerine ‘evrensel değerler’i toplumla buluşturmak...
‘Ben’i değil ‘biz’i, bireycilik yerine ‘kolektivizm’i savunmak...
Güçlüye karşı ‘güçsüz’ün yanında durmak...
Ve inadına bu adayı ‘ortak vatan’ yapabilmek...
Nasıl ki 12 Aralık 1975’te çıkan ilk sayı bir ‘hayal’in sonucuydu, bugün ulaşılan nokta da öyle...
YENİDÜZEN, SİM Radyo ve KANAL SİM artık ‘her eve girecek’ noktaya ulaştı.
Üstelik gelişen teknolojiler sayesinde ‘sınırlar’ hatta ‘kıtalar ötesi’ haline gelmiş durumda.
49 yılda ulaşılan konak, bu ülkede demokrasi, barış, emek, toplumsal varoluş ve ilerleme mücadelesinin sigortasıdır.
Tüm yurtsever, demokrat, aydın, ilerici insanlar ve örgütler için bir ‘yuva’, bir ‘kalkan’, bir ‘mevzi’dir YENİDÜZEN...
Ve 1975’te ilk sayısı çıkan gazetenin hayalini kuranların ve o hayali ileriye taşıyanların, sahip çıkanların ortak malı ve eseridir.
Sadece bu bile, bir insanın ömür boyu taşıyacağı ‘büyük bir onur’dur.
Rejime ‘muhalif’ olmanın getirdiği siyasi baskılar, tehditler ve saldırılar bu camiaya ait herkesin çok yakından bildiği, yaşadığı, hissettiği durumlar olageldi.
Kutlu Adalı’nın öldürülmesi, bunun doruk noktası olmuştu.
Ekonomik sorunlar ve imkansızlıkların getirdiği sorunlar ise inanılmaz bir stres kaynağı...
Bu yüzden hep ‘özveri’ ile doludur YENİDÜZEN’in tarihi...
Gazetenin ilk binasına tuğla örenlerin emeği, cebindeki iki kuruştan birini bağışlayanların desteği, yönetenlerin ve çalışanların binbir sıkıntıya göğüs germesiyle gelindi bu günlere...
Elbette kendi gazetecilik öykümü de yazdığım yerdir YENİDÜZEN, tam 22 yıldır…
Son 2 yıldır da, yarım asırlık YENİDÜZEN’in en üst katında emek vermek mesleki onurların en büyüğüdür benim için, her gazeteciye nasip olmaz!
Çok ezildim elbette bu süreçte, çok yalnız kaldım, çok zorlandım.
Dayanışmayı da gördüm, ihaneti de…
Laf ola kimi “yoldaşlar” da gördüm, gerçek dostları da…
Gerçek gazetecileri de gördüm, sadece kendi çıkarını düşünenleri de…
En acısı yapayalnız mücadeleyi de gördüm, çıkarı için sadece kalemini değil, kendini satanları da…
Ama gazeteciliğin, yayıncılığın geldiği kirli kavşakta YENİDÜZEN’i ter temiz tutmayı başardım.
Kirlenmedim, kirletmedim, özgür gazeteciliğe asla dokundurtmadım.
Ama çok yoruldum, yalan değil…
Hem idari sorumluluk hem de yayın sorumluluğu uykusuz gecelerime, çok acı veren günlerime neden oldu.
YENİDÜZEN için ailemden ödün verdim, evladıma ayırmam gereken zamandan çaldım, ama kimi zaman bunu gören olmadı.
Bu zor günler de geçecek biliyorum.
YENİDÜZEN zorlukları aştı her zaman, geçmişi mücadele ile dolu olan bu gazete, her karanlık tünelden ışığı bularak çıktı.
Kirlenen ve kirleten bu kötü düzen ve süreçten de ilerleyerek çıkacak YENİDÜZEN, buna inanıyorum, başaracağız!
Finanse edilen medya düzeninde okuyucusu tarafından finanse edilmeyi ilke edilen YENİDÜZEN çeteleşen medya erkine de son verecek, bundan eminim.
Ve barışı da göreceğiz bu topraklarda, adı gibi yeni düzeni de!
Çünkü bunu, sadece YENİDÜZEN için değil, Kıbrıs Türk demokrasisi için başarmalıyız.
Ve bu yolda YENİDÜZEN’e sarılacağız hep birlikte…
Çünkü o sadece bir gazete değil, direniştir, emektir, demokrasidir, barıştır, irademizdir…
Kısacası bu gazete senindir, bizimdir, Kıbrıs’ındır.
Kuran, yaşatan, emek veren, katkıda bulunan herkese bin selam olsun!
İyi ki doğdun YENİDÜZEN, iyi ki varsın ve hep olacaksın!