Fehime ALASYA
Yapılmak istenen araştırmalarda yetersiz kayıtlar ve düzensiz verilerle karşılaşmak neredeyse devlet bünyesindeki her alanda karşılaşılan bir sorun. Sağlık Bakanlığı bünyesinde bulunan kanser vaka sayısına ulaşmaya çalışan YENİDÜZEN ekibi sağlıklı veri elde edilemeyeceği gerçeğiyle bir kez daha karşı karşıya kaldı. Ülkede kayıtlı olan kanserli vaka sayısı, her yıl görülen yeni vakalar, bu vakaların nerelerde yaşadığı ve yaş sınırları gibi birçok bilgi, ada genelinde bulunmuyor. Ortaya atılan rakamlar, kanser arttı veya azaldı haberleri tamamen tahmini ve ortalama rakamlardan ibaret. Bu konuda yapılan açıklamalar veya bildiriler tamamen hayal ürünü olarak veya tahmini rakamlarla ortaya çıkıyor. Düzenli ve yeterli kayıtlı veri bulunmayan alanlarda ise sağlıklı çözüm önerileri sunulamaması kaygıları arttırıyor.
Ülkede kayıtlı olan kanserli vaka sayısı, her yıl görülen yeni vakalar, bu vakaların nerelerde yaşadığı ve yaş sınırları gibi birçok bilgi, ada genelinde bulunmuyor
‘Yaklaşık’, ‘Ortalama’ veya ‘Tahmini’ verilerle sağlıklı çözüm elde edilemeyeceğine değinen Kanser Kayıt Birimi’nde görevli Dr. Figen Gülen İnce, devletin her alanının samimi olarak bu konuya eğilmesi gerektiğine dikkat çekti, Kanser Hastası Bildirim Yasasının bir an önce uygulamaya alınması gerektiğinin önemine değindi. Ülkedeki kanser vakarlını kayıt altına alırken yaşadığı zorlukları anlatan İnce, mevcut bilgilerin sağlıklı olmadığını dile getirdi.
“Kanser Hastası Bildirim Yasası şart”
Kanser vakalarıyla ilgili bilgilerin devlet bünyesinde yapılan çalışmalarla dahi çok sağlıklı olmayacağına değinen Dr. Figen Gülen İnce, ada genelinde kanserle ilgili kayıtlı tüm bilgilerin sağlık bakanlığı çatısı altında toplanmadığından dert yandı. Yakın zamanda meclise sunulan yasa ile ada genelindeki tüm bilgilerin Sağlık Bakanlığı’nda toplanmasına ilişkin mecburiyet getirileceğini anlatan İnce, bir an önce bu uygulamanın gündeme gelmesi gerektiğini belirtti, durumun aciliyetiyle ilgili bilgi aktardı. İnce şöyle devam etti; “Sağlık Bakanlığında mevcut verileri almış olsanız bile bu çok kapsamlı değil. Özel klinik ve hastanelerde, yurt dışında, Türkiye veya Kıbrıs’ın Güneyinde tedavi görüp, hiçbir şekilde Sağlık Bakanlığı sistemine düşmeyen önemli bir hasta profili var. Bakanlık bünyesinde olan bilgiler tüm bunları içermiyor o yüzden doğru bir bilgi olmaz. Kanser Hastası Bildirim Yasası hazırladık, bakanlar kurulundan geçen yasanın meclise gönderilmesini bekliyoruz. Bakanlık bünyesinde en son 2012 yılına dek düzenli kayıt yapıldığını gözlemledik ve bizler de bu yıldan itibaren detaylı kayıt almaya başladık. Çalışmalarımıza geriye dönük 2012 yılındaki verileri toparlayarak başladık. Kanser Hastası Bildirim Yasası geçtiği takdirde de özelde, devlette, ada içerisinde her yerde teşhis edilen kanser vakarının bakanlığa bildirim mecburiyeti olacak. Aksi takdirde cezalar devreye girecek. Ceza uygulanmasını istememizdeki esas maksat ise caydırıcı olabilmektir. Türkiye ile de bir protokol imzalayıp oraya giden hastalarla ilgili de bilgi almak istiyoruz. Ne kadar hasta yurt dışında tedavi oluyor, onların bilgilerinin de bize gelmesini sağlamak istiyoruz. Yaptığımız tüm çalışmaları Dünya Sağlık Örgütü standart ve verilerine göre yürütüyoruz.”
Kanser Hastası Bildirim Yasasının bir an önce uygulamaya alınması gerektiğinin önemine değinen Dr. Figen Gülen İnce, bu yasa ile ada genelindeki tüm vaka bilgilerinin Sağlık Bakanlığı’nda toplanmasına ilişkin mecburiyet getirileceğini belirtti
“Bu çalışma bittiğinde bizim yüz akımız olacak”
Büyük bir özveri içinde çalışma yürüttüklerini dile getiren İnce, yapılanların çok zahmetli ve uzun bir süreç isteyen çalışma olduğunun altını çizdi. Yürütülen çalışmanın tamamlanması halinde konuya ilişkin ülkede ‘Yüz akı’ bir çalışma olacağını kaydetti. İnce, “Yürüttüğümüz çalışmalarda Doğu Akdeniz Üniversitesi ve Kanser hastalarına Yardım Derneği ile birlikte hareket ediyoruz. İki elemanımız ada genelinde tek tek gezerek özeldeki kliniklerin arşivine giriyor, araştırıyor, kayıt altına alıyor. Bu sadece özel kliniklerle de sınırlı değil, patoloji laboratuarlarına da gitmeleri gerek, bu çalışmalar zaman ve enerji isteyen çalışmalar olduğu için tamamlanması uzun süre gerektiriyor. Yasa geçtiği anda tüm bu bilgiler bize yani Sağlık Bakanlığı’na hazır gelecek, herkes buraya bildirecek ve ben sadece kendi devlet hastanemde olan bilgileri çalışacağım. Dıştan gelenler bizim belirlediğimiz formatta elimize hazır gelecek. Yasa geçmediği sürece de ben kapı kapı gezip kayıt toplamak durumuna devam edeceğim. Bu yüzden verilerin sağlıklı bir şekilde kayıt altına alınması için gerekli zamanı ön göremiyorum, bu çalışmanın ne kadar zaman sonra biteceğini bilemiyorum. Bu çalışma bittiğinde bizim yüz akımız olacak. Bir düğmeye basıldığı zaman aranan tüm bilgiler bilgisayar ortamında önünüze dökülecek. Ben haftada iki günümü bu görev için ayırıyorum, diğer günlerde de çocuk servisinde görev alıyorum. Özel çabamla bu çalışmadan büyük keyif alıyor ve neticelenmesi için elimden geleni yapıyorum.” şeklinde konuştu.
“Sadece kanseri tedavi ederek önüne geçemeyiz”
Kanserin sadece tedavi edilerek kontrol altına alınamayacağına dikkat çeken İnce, kanseri önlemenin de çok önemli olduğunun altını çizdi, buna eldeki verilerle başlanabileceğini ifade etti. İnce, “Kanseri sadece tedavi etmeyi değil, önlemeyi de düşünmelisiniz… Bunlarla ilgili politika ve yasalarınız olmalı. Erken teşhis ve taramalar geniş alana yayılmalı. Tarama merkezimiz maalesef yetersiz. Taramam gereken 100 bin kişi varsa ve ben üç bin kişiyi tarayabiliyorum bu çok yetersizdir, kabul edilemez. Bu çalışmaların daha da yaygınlaştırılması lazım… Sadece kanseri tedavi ederek önüne geçemeyiz.” dedi.
“Çözüm olması için çaba sarf ediyoruz ama dünyaya entegre olacak durumda değiliz”
Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlıklar ve devletin her kademesinin bu verilerin derlenmesine, düzenli olarak kayıt altına alınmasına ve bu gibi çalışmalara samimi olarak eğilmesi gerektiğine dikkat çeken İnce, sistemli bir çalışma ile dünyaya uyum sağlanması gerektiğine değindi. İnce açıklamasına şöyle devam etti: “Gündelik çalışmalarla, dünya prosedürlerine kıyasla, tam mesai saatleri ile bu konulara eğilmek gerek. Devlet gerekli bütçeyi ayırıp, gereken önemi vermeli. Bu konu hem cumhurbaşkanı hem hükümet, hem bakanlar, herkesin konusu olmalıdır. 40 yıldır çözüm olması ve dünyaya entegre olabilmemiz için siyasiler çaba sarf ediyor, büyük bir enerji harcıyor ama biz dünyaya uyum sağlamak için gerekli altyapıyı kurmak için kendi içimizde hiçbir şey yapmıyoruz. Gelin olmak istiyorum ama gelinliğim yok, bu nasıl olur? Diyelim ki çözüm oldu, Kıbrıs’ın Güneyi ile birleştik, masaya oturduk, onlar çalışmalarını sunacak, biz de sunacağız. Ama biz ne sunacağız? Kendi içimizde düzenimizi ve sistemimizi kurup dünyaya uyum sağlamalıyız ama biz günübirlik çalışıyoruz.”