Yaşanmışlıkların sergisi

“İşin ilginci de bu resmi daha önce göçmen olduğumuz eve gittiğimizde bulduk. Yerlerde resimler vardı birkaç tane… Yerde bulduğumuz resimlerden biri bu. Oraya yerleşim olmadığı için kalmış fotoğraflar da oralarda… Eşyalar kalmadı ama resimler yerdeydi!”

Tayfun Çağra

Harika Sayı bir iş kadını ama lisede başlayıp uzun süre ara verdiği resim çizmeyi son 3-4 yılda geliştirerek ilk kişisel resim sergisini açmayı başardı. Mimar Harika Sayı ODTÜ’deki eğitimin ardından Libya’da 8 yıl çalışmış ve daha sonra yurda dönmüş. Ortaokul-lise yıllarında çizdiği resimlere, eğitim, iş, evlilik, çocuk derken ara vermek durumunda kalmış. Ara sıra arkadaşlarına hediye etmek için çizdiği resimler de oldu, karma sergileri de… Harika Sayı ile 8-14 Kasım tarihleri arasında açık kalan ilk kişisel resim sergisi ve sergi öncesinde yoğun bir çalışma ve bu çalışmadan aldığı keyfi, sergisini açtığı Lefkoşa’daki Saçaklı Ev’de konuştuk.

Önce Harika Sayı’yı tanıyabilir miyiz?

Lefkoşalıyım… Burada doğdum, büyüdüm, Kız Lisesi’ni bitirdim. Sonra da Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ni bitirdim, Mimar oldum. Daha sonra 8 yıl kadar Libya’da çalıştım. Sonra Kıbrıs’a geldim, iş kurduk, çalışmaya başladık, çocuklarımızı büyüttük ve ondan sonra “haaa ben resim çizermişim” dedim, aklıma geliverdi ve resim çizmeye başladım. 

Mimarlığın getirdiği bir şey de olabilir mi resim çizmek yoksa her mimar resim çizemez mi?

Hayır, benim zaten ortaokul-lisede resim çizme yeteneğim vardı, birçok sergiye, yarışmaya da katılmıştım. Bazılarından ödül de aldım, yani epeyce bir resim çalışmam vardı. Ondan sonra liseden sonra durdum bazı anlattığım nedenlerle ve 3-4 sene önce yeniden başladım.

Uzun bir ara…

Evet uzun bir ara ama arada çizdim yine de… Bir arkadaşın doğum günü olduğunda kara kalem resim çizdim hediye ettim, hiç durmuş değilim aslında ama biriktirecek şekilde resim çizmedim.

ÇALIŞMA VE KEYİF

Bu sergi ilk kişisel serginiz…

İlk kişisel ama karma birkaç sergiye katıldım. 3-3.5 yıl önce arkadaşlarımın ısrarıyla Aşık Mene’nin Hisar Sanat Merkezi’ne katıldım, onlar gidiyorlardı, bana da ısrar ettiler. Ben de katılayım dedim, hoşuma gitti. O ekolle devam ettik, gayet güzel bir arkadaşlık ortamı ve güzel bir resim teşviki var orada… Bütün arkadaşların gayet güzel eserleri çıkıyor…

Nasıl bir şeydir Aşık Mene’nin stüdyosunda çalışmak…. Oradaki öğrencileri serbest mi bırakıyor, bir çizim tekniğine mi yönlendiriyor? Nasıl bir uygulama?

Çizim tekniklerini öğretiyor bize, sonra bir konu koyuyor ortaya ve ona göre herkes istediği gibi çalışıyor. Seçilen resim tekniğiyle farklı konular çalışılıyor. Hemen orada ilk resimlerimiz sergileniyor, herkes beğenisini veya eleştirisini ortaya koyuyor, gayet güzel bir ortam.

Peki bu sergi hakkında bilgi alabilir miyiz? Nasıl oluştu bu resimler?

Bu resimler atölyede başladı… Konu olarak bir manken geliyor, mankenle birlikte çalışıyoruz, 2-3 saat içinde ne çizebiliyorsak çiziyoruz, sonra da evde devam ediyoruz, bitiriyoruz resmi… Bir kısmı benim çevremle ilgili yaptıklarım... Örneğin aile resmim var, fotoğraftan bakıp çizdiğim resimlerdir, değişik şeyler…

KALABALIKLAR

Belli bir konu yok demek ki… Ağırlık verdiğiniz konular var mı?

Portreyi seviyorum, mankenli çalışmalar, manzara da seviyorum ama daha çok indoor çalışmalar…

Daha çok insanla ilgili yani…

İnsanla ilgili kalabalık resimleri seviyorum ben… Mesela bir figür değil de birkaç tane figür, kalabalık resimleri seviyorum, onları yapmayı seviyorum.

Bu ilk kişisel sergi, daha önce katıldığınız karma sergiler var mı?

Yine Aşık Mene’nin benim ilk katıldığım yine bizim grubun katıldığı karma bir sergi olmuştu İsmet Vehit Güney Sergi Salonu’nda… Sonra da Lefkoşalı sanatçıların katıldığı bir sergi vardı. Orada sadece iki eserim sergilendi. Bu ilk kişisel sergimle üçüncü sergi oluyor. Ancak lisedeyken Kız Lisesi’nin üçüne de katılmıştım.

Resimleri çizerken bizim çevremizde veya dünyada takip edilen, etkilenen ressamlar var mı?

Var tabii, mesela Van Gogh’u çok severim. Gerçi onun tarzında çok fazla bişey yapmış değilim ama sevdiğim ressamlardan biridir o… O gibi sanatçıların tarzında bir şeyler yapmaya çalışılır ama çok fazla taklit olayı yoktur. Yalnızca etkilendiğim birkaç şey için bu beğeniler…

KAYIP ANLAR

Peki bu serginin dışında devam eden çalışmalar var mı? Bu sergiyi açtınız ama hali hazırda devam eden, biriktirmeyi beklediğiniz çalışmalar var mı?

Yaptığım çalışmalardan aile resimleri olanlar var… Göçmen olduğumuz için aile resimlerimizi kaybettik. Çocukluk resimlerimizin hepsi kayboldu, kaybettik.

Benim gibi…

Evet, şimdi amcalarımdan, teyzelerimden bulduğum resimlerin bazılarını çalışmak istiyorum. Çocukluğumdan itibaren kaybettiğim ve oradan buradan bulduğum resimleri resmetmek istiyorum.

Nereden göç etmiştiniz?

Kaymaklı’dan 63 göçmeni…

Kıbrıs olayları, göçmenlik demek ki resimlere etki ediyor hatta bazen de özellikle yansıtmak gerekiyor galiba…

Çünkü hepsi yaşanmış şeyler ve bunları aktarmamız gerekiyor… Yeni nesillere pek bir şey aktarmıyoruz gibi geliyor bana… Gerçi mesela ben burada travmalarımızdan bahsettim bir resimde… Oğlum “yapma yaaa, o kadar şey mi yaşadınız siz” diye şaşırıyor. Halbuki hep söylüyorum ama demek ki ya yazılı, ya da burada olduğu gibi o yaşanmışlıkları resmetmek gerekiyor.

FOTOĞRAFLARDA YAŞANMIŞLIKLAR

O zaman o travmalarınızı anlattığınız resmin karşısına geçip dinleyelim sizden… deyip Saçaklı Ev’in bahçesinde tarih içinde sohbetimizi yaparken kalkıp geçiyoruz resimlerin karşısına…

Hocamız vermişti bize o konuyu… “Travmalarınızı anlatın” demişti. Biz de anlatmaya çalıştık diye devam ediyor Harika Sayı resimlerin yanına giderken…


Bir de travma resmi…

Bir kök aynamız vardı, kırıldı. O çok büyük bir travmaydı. 70’lerdeki öğrenci olayları kaybettiğimiz arkadaşlar… Sonra Beşparmak Dağları büyük yangını… Bir de kaybettiğim bebeğim… En büyük travmalar burada. Hepsini bir yere koydum.


Aile resimlerinden biri… Babaannem, babam, kırmızılı kız benim, abim Ferdi Sabit Soyer ve diğer de halamın kızı… Bir aile resmi bu, kaybedip de bulduklarımdan… Halam çok erken öldüğü için kızı bizde kalıyordu, nenem de bizde kalıyordu. Burası da doğduğumuz evin bahçesidir. İşin ilginci de bu resmi daha önce göçmen olduğumuz eve gittiğimizde bulduk. Yerlerde resimler vardı birkaç tane… Yerde bulduğumuz resimlerden biri bu. Oraya yerleşim olmadığı için kalmış fotoğraflar da oralarda… Eşyalar kalmadı ama resimler yerdeydi!

 

 

Dergiler Haberleri