Hem annem hem de babamın çok ciddi sağlık sorunları var…
Allah uzun ömür ve sağlık versin, ikisi de 84 – 85 yaşlarında…
-*-*-
Annem Atatürk’ü kıl payı kaçırmış; babam bir kaç yılla…
39 – 40 doğum yılları…
-*-*-
Annem doğduğu günlerde Naziler Plonya’ya girmişti; babam doğduğunda Kıbrıs da İngiliz sömürgesi olarak Almanya’ya karşı savaştaydı…
-*-*-
Tanrı Kralı Korusun’la başladılar, Tanrı Kraliçe’yi Korusun ile devam ettiler…
1960’ta yeni devlet kurulduğunda, genç ve taze öğretmenciktiler…
-*-*-
Her ikisi de nev-i şahsına münhasır insanlar…
En ciddi ortak yönleri “insan sevgileri”…
Öğrencilerini, komşularını, köylülerini, ailelerini, ülkelerini çok sevdiler…
-*-*-
Milli mücadeleyse milli mücadele…
Babam bazen hala oralarda ama annem o milli mücadeleye lanet okur bir noktada…
-*-*-
Genelde her türlü ihtiyaçları ile ablam ilgilenir…
-*-*-
Efendim anne babaya bakmak görev mi?
Elbette görevdir ve mazeret kaldırmayan bir sorumluluktur…
“İyi evlat” olmak için “Türk ve İslam” gelenekleri adına “şartların başında geleni” de olabilir!
Ama çok zor ve günümüz şartlarında sıkıntılı bir “sorumluluk” çeşididir…
-*-*-
Peki, bu ülkede bu işler nasıl yapılıyor?
Türkmenistan, Vietnam, Filipinler gibi ülkelerden gelen bu işin uzmanı veya acemisi bakıcılar, gerek hastanedeki refakatçilik işini, gerekse evde bakımı üstleniyor…
-*-*-
Çok ciddi sayıda insan, yakınım, tanıdığım bu işleri böyle hallediyor!
-*-*-
Peki, devlet bu konuda ne yapabilir veya ne yapmalı?
-*-*-
İngiltere’de bu işi yapan, annemin kendi teyze çocukları vardı…
Annem de zamanında gidip, Galler’de, bir yeğeninin çalıştırdığı yaşlı bakım evlerini gezmişti…
Ben de defalarca gittim…
Yakından inceleme fırsatım da oldu…
-*-*-
Bazen 20, bazen 40 bakıma muhtaç yaşlı insan, dev gibi bir malikanenin odalarında yaşam sürüyor…
Bu malikanedeki her oda özel…
Banyosu, duşu, televizyonu…
Telefonu, interneti…
-*-*-
Ortak kullanım alanları…
-*-*-
Bakımlı…
Pırıl pırıl…
Sağlıklı yemekler…
Doktor kontrolünde ve hemşire gözetiminde yaşlılar…
Sosyalleşme şansları da yüksek…
-*-*-
Peki kim ya da kimler masrafları karşılıyor?
Annem ve babamı düşünün; ikisi de emekli…
Babam, 40’lı yaşlarındayken, 30’lu yıllardan emekli olmuştu, sonra sigortadan da emekli oldu…
Emekli gelirleri var…
-*-*-
O gelirin önemli bir bölümünü ayırıp, hatta belki de hepsini ödeyip, en üst seviyede, en sağlıklı şekilde bakımları sağlanacak.
Evlatları da her fırsatta yanlarına gidip gelecek…
-*-*-
Efendim, bizim yaşam tarzımız…
Efendim, insanın evi gibi yok…
Efendim, evlatsan, evlatlığını göster…
-*-*-
Bir yere kadar…
Ablam ve eniştem bu işi çok iyi götürüyorlar; Allah razı olsun ama dediğim gibi, bir yere kadar…
-*-*-
Uzman – eğitimli hemşireler, acil durumlarda müdahale edebilen kişiler…
Ve sağlıklı beslenme ve gerçekten teşvik edilecek bir sosyal yaşam tarzı…
-*-*-
Hükümet kıpırdamalı…
Yarın, hepimiz bu ihtiyaca maruz kalacağız…
-*-*-
Hani atıp tutmak yerine; gerçekten çok zor durumdaki yaşlılara “yaşamlarının son demlerinde” ciddi bir yaşam kalitesi sağlanmasının bir sosyal devlet uygulamasıdır bakım evi işletmek…
Ve tabii ki işleten özel olacaktır; Sınırüstü’nde yaşadığımız rezaletleri yaşatmayacaktır; Kalkanlı’da düştüğümüz hatalara düşülmeyecektir…
-*-*-
İnsanlar, İngiltere’de olduğu gibi; bu muhteşem mekanlara kendileri gitmek isteyecektir…
-*-*-
Haaa şu andaki sistem mi?
Şu andaki sistem, ölüm ilanlarındaki aile fertleri ile ilgili bölümden de anlaşılacağı gibi, “manevi kızı…” ile götürülüyor…
Ve yeterli olmuyor…
Hep ezik, hep yenilmiş, hep kaybetmiş,
hep başarısız, hep zavallı bir taraf olmak!
Egemen – eşit KKTC olarak, Futbol Federasyonu veya başka bir spor federasyonu ile uluslararası alanda temsiliyet mümkün mü?
Bence imkansızdır!
Uğraşmayın!
Yanlışlıkla üyelik başarılsa bile, iki şikayetle iptal edilir!
-*-*-
Peki, Kıbrıs Cumhuriyeti Bayrağı altında “Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu” diye “ikinci bir futbol federasyonu” olarak “tescil olunup”; uluslararası spor platformunda bulunmak mümkün mü?
Bunun için uğraşmak lazım…
-*-*-
Konuyu en iyi bilenlerimizden biri olan, Avukat Mustafa Asena, “… bu amaçla merhum Ahmet Sami Topcan başkanlığında çok uğraştık, 1983’te Türkiye Futbol Federasyonu, UEFA ve FIFA’ya mektup yazıp, Kıbrıs’ta ayrı bir devlet ve ayrı bir futbol federasyonu olduğunu ve maç yapmak istediklerini bildirdi; o mektuptan sonra işimiz olmadı” diyor…
-*-*-
Yani “egemen eşit bağımsız bir KKTC devleti” hayali ve bu devletin bir federasyonu olarak sahaya çıkmak imkansız…
Kıbrıs Cumhuriyeti Bayrağı altında “ikinci bir federasyon” olarak mücadele etmemiz, Asena’ya göre “Anayasal hakkımız…”
-*-*-
Haliyle ya “Kıbrıs Cumhuriyeti Bayrağı altında kavga verilecek”; ya da sürekli Rum – Yunan ambargosu uygulanıyor yalanıyla koltuk korunması pozisyonumuz sürdürülecek…
-*-*-
Şunu da kesinlikle açığa kavuşturmak lazım; efendim Rumlar ve Yunanlılar, gençlerimizin spor alanında önünü kapatmak için yoğun çaba harcıyor mu harcamıyor mu?
Evet, ayrı bir devletin parçası olarak hareket edip uluslararası arenada bulunmamızın önünü tıkıyorlar…
Ve bunda başarılıdırlar!
-*-*-
Peki biz neyiz?
Biz, başarısızız!
Çünkü “ambargo koyuyorlar” demekle sadece siyaset yapıp, yerimizde saymaktan başka bir şey yapmıyoruz!
Koltukları da garantiye alıyoruz!
-*-*-
Ambargoyu koyuyorlar tamam da eğer sen bu ambargoyu yıllardır kaldıramıyorsan, yıllardır başarısızsın, yıllardır yeniksin, yıllardır zavallısın, eziksin!
Bilmem anlatabildim mi?
Dünya’nın utancıyla alakalı bazı rakamlar…
Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), 7 Ekim 2023'ten bu yana devam eden İsrail saldırıları nedeniyle Gazze Şeridi'nde 650 bin kişinin evsiz kaldığını bildirdi.
-*-*-
Gazze'de yerinden edilmiş 100 bin ailenin kışlık çadıra ihtiyaç duyduğuna işaret edilen raporda, İsrail'in Gazze'deki konutları hedef alan saldırıları nedeniyle bölgede temizlenmesi gereken 12 milyon ton enkaz oluştuğu belirtildi.
-*-*-
İsrail saldırıları nedeniyle yaklaşık 2,3 milyon Filistinlinin yaşadığı Gazze Şeridi'nde 1,9 milyon kişi zorla yerinden edildi.
-*-*-
Filistinli kaynaklar, İsrail ordusunun karadan, havadan ve denizden saldırı altında tuttuğu Gazze Şeridi'nde 70 bin evin tamamen yıkıldığını, 290 bin evin de kısmen zarar gördüğünü ve kullanılamaz hale geldiğini bildirmişti.
-*-*-
İsrail'in, Gazze Şeridi'ne yönelik 126 gündür sürdürdüğü saldırılarında öldürdüğü Filistinlilerin sayısı 27 bin 947'ye çıktı.