Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Nazım Çavuşoğlu, YÖK'un aldığı yatay geçişlerle ilgili kararının KKTC'deki üniversiteleri kapsamayacağını açıkladı.
Fehime ALASYA
Ülkemiz üniversitelerinde okuyan 50 bin'den fazla Türkiyeli öğrenciye YÖK’ün aldığı ilk karar ile “yatay geçiş”le Türkiye'ye dönme şansı doğdu.
Türkiye Yüksek Öğrenim Kurumu (YÖK) geçtiğimiz günlerde Covid-19 salgını nedeniyle yurt dışında okuyan Türkiyeli öğrenciler için 'yatay geçiş kontenjanı' kısıtını kaldırdı. Üniversitelerden gelen tepki sonucunda Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu harekete geçerek YÖK yetkilileri ile konuyu görüştü. Karar dün akşam saatlerinde değiştirildi.
Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Nazım Çavuşoğlu dün akşam saatlerinde yaptığı açıklamada YÖK'un aldığı yatay geçişlerle ilgili kararın KKTC'deki üniversiteleri kapsamayacağını açıkladı.
YÖK ne açıklamıştı?
Türkiye Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, yurt dışında okuyan fakat yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını dolayısıyla okuduğu üniversiteye dönemeyen Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı öğrenciler için bir dizi kararlar aldıklarını duyurmuştu.
Karara göre, 2020-2021 eğitim öğretim yılı güz dönemi ile sınırlı olmak üzere Türkiyeli öğrenciler, birinci sınıf ve son sınıf da dahil bütün sınıflara yatay geçiş başvurusu yapılabilecek.
YÖK'ün son kararına göre; "Yurt dışında okuyan tüm Türkiyeli öğrenciler, okudukları sınıf ne olursa olsun belli şartlar dahilinde Türkiye yüksek öğretim sistemine dahil olabilecekler."
Ülkedeki üniversiteli öğrencilerin yarısı Türkiyeli
Ülkede Yükseköğrenimdeki kayıtlı öğrenci sayısı toplamda 104 bin 658 iken bu rakamın 50 bin 602’sini Türkiyeli öğrenciler oluşturuyor. Ülkedeki yükseköğrenim öğrencilerinin yarısının Türkiyeli öğrencilerden oluştuğu Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı 2019-2020 İstatistik Yıllığı’na yansıdı.
Ülkedeki Yükseköğrenim Öğrenci sayısı ve vatandaşlık oranlarında toplam 104 bin 658 öğrencinin %48.3’ünü TC’li öğrenciler, %40’ını 3.Ülke öğrencileri, %11.7’aini ise yerli öğrenciler oluşturuyor.
Buna göre ülkedeki üniversitelilerin 12 bin 220’si KKTC, 50 bin 602’si TC, 41 bin 836’sı ise 3.Ülke vatandaşlarından oluşuyor.
En çok öğrenci Lefkoşa’da…
Ülkede Lefkoşa, Mağusa, Girne, Güzelyurt ve Lefke bölgesinde bulunan toplam 22 üniversitede öğrenim gören toplam 104 bin 658 yükseköğrenim öğrencisi, başta Lefkoşa ardından Girne bölgesini tercih etti.
Lefkoşa’da toplam 48 bin 597 üniversite öğrencisi kayıtlara geçerken, bu rakam Girne’de 22 bin 408, Mağusa’da 18 bin 154, Lefke’de 11 bin 818, Güzelyurt’ta ise 3 bin 681 oldu.
Ülkedeki Yükseköğrenim Öğrenci Sayısı ve Vatandaşlık Oranları:
- TC = 50 bin 602 (%48.3)
- 3. Ülkeler = 41 bin 836 (%40)
- KKTC = 12 bin 220 (%11,7)
TOPLAM: 104 bin 658 Yükseköğretim Öğrencisi
Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Nazım Çavuşoğlu:
“Karar değişti”
Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Nazım Çavuşoğlu dün akşam saatlerinde yaptığı açıklamada YÖK'un aldığı yatay geçişlerle ilgili kararın KKTC'deki üniversiteleri kapsamayacağını açıkladı.
Çavuşoğlu'nun açıklaması şöyle:
"YÖK Başkanı Sn. Yekta Saraç’la gerçekleştirdiğimiz görüşmeler bugün (dün)olumlu sonuçlanmıştır. YÖK’ün yurtdışında okuyan öğrencilerin Türkiye’ye “geçiş yapabileceğiyle” ile ilgili aldığı karar KKTC’yi kapsamayacak. KKTC’den geçişler “Yükseköğretim kurumları Ön Lisans ve Lisans Düzeyindeki Programlar Arasındaki Geçiş, Çift Anadal, Yan Dal ile Kurumlararası Kredi Transferi Yapılmasına Esaslarına İlişkin Yönetmenlik” hükümleri gereği gerçekleşebilecektir.
Bu kararın ülkemiz yükseköğrenimine hayırlısı olmasını temenni eder, sürece katkılarından dolayı Başbakanımız Sn. Ersin Tatar’a ve YÖK Başkanı Sn. Yekta Saraç’a teşekkürlerimi iletirim.
KKTC yükseköğretimini ileri taşımak için var gücümüzle çalışıp, yeni projelere imza atacağımızdan ve sorun çözücü yaklaşımlar sergileyeceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın. Herkese sağlık ve çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim."
ÜNİVERSİTELER NE DÜŞÜNÜYOR?
Uluslararası Final Üniversitesi (UFİ) Rektörü Abdullah Öztoprak:
“Bu ülke ekonomisine de büyük darbe vuracaktır”
“Bu karar bizim üniversitelerimizi kapsar mı henüz bilmiyoruz. Bu konuda temaslar var ama henüz açıklama yok. Biz aynı kapsama alınmamalıyız. İlk etapta yapılan açıklamaları okuduğumuz zaman kapsadığını düşündük. Durum böyleyse ülkemizdeki üniversiteler büyük darbe alacak. Yüzde 30 veya 40 civarında öğrencilerin ülkemizden ayrılabileceğini düşünüyorum. Zaten salgın nedeniyle çok öğrenci ülkeden ayrıldı ve dönmeyecek veya ayrılacak. Bu karar da üzerinden çok kötü bir darbe olacaktır. Bu ülke ekonomisine de büyük darbe vuracaktır. Ümit ederiz ki YÖK bu kararın KKTC üniversitelerini kapsamadığını açıklayacaktır.”
Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Pehlivan (YÖDAK eski üyesi):
“YÖK, KKTC üniversitelerine yabancı muamelesi yapmıyordu”
“YÖK’ün aldığı bu karar KKTC üniversiteleri düşünülmeden alındı. Yurt dışı üniversiteleri deniliyor, ilk binin içinde olanlarda da koşulsuz geçişler de var. Zaten ilk binin içinde olan KKTC üniversitelerine yabancı muamelesi yapılmıyordu, bu yüzden bizi kapsamaz diye düşünüyorum.
Eğer bu olursa ülkedeki yükseköğrenim çok büyük zarar görecek. YÖK’e göre dünyada ilk bine giren ve tanınan üniversitelere kontenjana göre işlem yapılıyordu, DAÜ’de bu ilk bin üniversiteler içindedir ve bu uygulamaya dâhil olmaz diye düşünüyorum.
Zaten bu salgından dolayı öğrenci kaybı yaşanabilir, bir de bu olursa bu kayıp çok büyük olur.
Birkaç gün içinde bu durum netlik kazanmalı, sanırım gerekli girişimler bakanlık tarafından yapıldı, kısa sürede netleşir diye düşünüyorum.”
Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı ve Rektör Adayı Prof. Dr. Ahmet Sözen:
“Doğru politikalarla bu bir fırsata da dönüştürülebilir”
“Bildiğiniz üzere YÖK geçtiğimiz günlerde küresel salgın ile mücadele kapsamında yeni düzenlemelerini kendi sayfasında paylaştı. Temelde büyük tehdit oluşturan nokta şudur; ‘yurt dışında eğitim gören Türk öğrenciler için sağlık endişelerinden dolayı üniversite eğitimlerini kendi ülkelerinde tamamlayabilirler’ deniyor. İlk 1000’de yer alan üniversitelerde öğrenim gören öğrencilerin kontenjanların artırılmasıyla Türkiye’deki üniversitelere tekrardan kazandırılması hedefi var. Bu açıklamada bazı programlar (Tıp, Diş Hekimliği, Eczacılık, Hukuk, Öğretmenlik, Mühendislik ve Mimarlık) bu uygulamanın dışında tutulurken geriye kalan programlarda büyük sıkıntı doğuracağı nettir. Bu durumda örneğin başkanlığını yaptığım Uluslararası İlişkiler bölümü URAP’ın 100 ülkedeki tüm üniversitelerin bulunduğu listesine bizim bölüm 70. sırada, yani ilk 100 üniversite içinde yer alıyor.
İlk 1000 içerisinde bulunan Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) için herhangi tedbir alınmaz ise kuşkusuz bu durumdan en çok etkilenen üniversitemiz olacaktır. Evet, şu anda üniversitemizin kaliteli eğitimi ve başarıları ile gerek Avrupa Üniversiteler listesi gerekse Türkiye üniversiteleri listesinde yer alan gurur verici sıralaması alınan bu kararla bizim için bir tehdit unsuru oluşturmuştur. Ancak önemli olan bu tehditleri fırsata çevirmektir. Covid-19 süreci ilk ortaya çıktığında adada diğer sektörlerde olduğu gibi eğitim alanında da büyük tehdit oluşturmuştu. Bu tehdidi dijital platformalarda eğitime hızla geçerek bir nebze de olsa fırsata dönüştürdük. Hatta Türkiye üniversiteler listesinde de ilk 10’luk dilime girdik. Salgın süreci ülkemizde güvenle atlatıldı. O nedenle şu anda öğrencilerimizin herhangi bir sağlık endişesi olmadığını düşünüyoruz. Bunu öne çıkarmalıyız. DAÜ, hem güvenli ortamı hem de dijital dönüşümü ile bu süreci fırsata çevirebilir. Doğru tanıtım politikaları ve YÖK ile istişareler bu süreçte daha da önem kazanacak. Belki de TC’den DAÜ’ye yatay geçişler olacaktır. Burada hem okul yönetimine hem de Eğitim Bakanlığı’na önemli görevler düşüyor.”
Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) Rektör Yardımcısı Murat Tüzünkan:
“Kararın geri çekilmesi için sözlü mutabakata varılmış durumda, aksi çok büyük kayıp olur”
“Türkiye’deki Yüksek Öğrenim Kurumu’nun kararı eğer Kıbrıs’ı da kapsayacak şekilde uygulamaya girerse elbette üniversitelerimi olumsuz etkilenir. Salgın nedeniyle zaten herkeste bir tedirginlik söz konusu ve içe kapanma durumu var. Ailelerin en değerli varlıkları olan çocuklarını yanında istemesi son derece doğaldır. YÖK’ün kararı; kontenjanlardaki sınırın kaldırılması ve yatay geçiş yaparken % 60 başarı ortalamasının askıya alınması oldu. Tüm öğrenciler başarı durumuna bakılmaksızın yatay geçiş yapabilecek. Bu YÖK’ün sürekli kalite vurgusuyla da çok ters bir durumdur. Bizim aldığımız ilk bilgiler, yapılan görüşmeler sonucu bu kararın geri çekileceği ve Kuzey Kıbrıs’taki üniversitelerin bu kararın dışında tutulacağıyla ilgili sözlü mutabakata varıldığı yönündedir. Sanırım en kısa zamanda yeni bir açıklama yapılacaktır.”
Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Çağlar:
“Bunun önüne geçilmeli, yeni açılımlar yapılmalı, Kıbrıs’ta eğitim cazip kılınmalıdır”
“Bu karar YÖK’ün, özellikle yurt dışında okuyan öğrencilerin Türkiye’ye geçişlerinin önünü açmak için aldığı bir karardır. Türkiye’ye göre biz de yurt dışıyız ama bu açıdan bizim üniversitelerimizin yurt dışı kapsamına girmesi doğru olmaz. Biz önce YÖDAK, ardından YÖK ile dünyaya açılan bir ülkeyiz. İlk günden beridir YÖK’ün kitapçığına dahiliz. Kullandığımız programlar ve akreditasyonun zaten tümü YÖK tarafındandır. Bu karar üzerine hemen girişim yapılmalı ve bu karar içinde KKTC üniversitelerinin olmadığı bir an önce duyurulmalıdır. Böyle bir imkan sağlanırsa özellikle bu dönemde öğrenciler TC’ye yatay geçiş şansını muhakkak deneyecektir. Hele de bu salgın dönemi ve ekonomik koşullarda bu bir felaket olur. İvedilikle bu açıklamanın önüne geçilmeli. Bu açıklamadan önce tüm bu konular aslında görüşülmeli, paylaşılmalıydı. Bu süreç bekleyelim görelim düşüncesiyle geçti, hiçbir ön çalışma yapılmadı. Buna benzer bir dönem geçmişte de yaşanmıştık ama bu çok daha büyük darbe olur. Derhal bunun önüne geçilmeli ve daha da geniş açılımlar yapılmalı; burada eğitim cazip kılınmalı, belirsizlikler ortadan kalkmalı, öğrencilere katkılar açıklanmalıdır. ”
Eğitimbilimci Salih Sarpten:
“Son yılların en büyük riski”
Eğitim Bilimci Salih Sarpten YÖK’ün yatay geçişlerle ilgili aldığı kararları ‘son yılların en büyük riski’ olarak değerlendirdi.
Sarpten, Covid-19 salgını nedeniyle önümüzdeki öğretim yılı için yeni öğrenci kayıtlarının oldukça düşük olacağı tahminleriyle birlikte, YÖK’ün bu kararıyla artık bu tehlikenin tüm sınıflar düzeyine genişlediğini kaydetti.
Ülkedeki sürdürülebilir olmayan yükseköğretim yapılanmasının salgın sürecinde daha da ilerlediğini ifade eden Sarpten, “Bu yapılanmanın bir gün duvara toslayacağı açıktı. Ne yazık ki Covid-19 bu süreci hızlandırdı…” dedi.
Sarpten, açıklamasında önemli ayrıntılara yer verdi:
“YÖK’ün Türkiye dışında eğitim gören TC uyruklu öğrenciler için hangi sınıf düzeyinde olursa olsun TC’deki üniversitelere ‘Yatay Geçiş’ kısıtlamalarını kaldırması kararı var. Ayrıca TC uyruklu olmayan 3’üncü ülkelerdeki uluslararası öğrencilere yönelik yatay geçiş olanaklarını genişletmesi de önemlidir. Tüm bunları ülkemiz yükseköğretimi adına son yılların en büyük riski olarak görüyorum.
Bilindiği gibi ülkemizdeki yükseköğretim öğrencilerinin yaklaşık % 50’si TC’den, % 40’ı da 3. Ülkelerden gelen uluslararası öğrencilerden oluşmaktadır. Covid-19 salgını nedeniyle önümüzdeki öğretim yılı için yeni öğrencilerin (1. Sınıflara) üniversitelerimize kayıt yapmasının oldukça düşük olacağı tahmin ediliyordu. YÖK’ün bu kararıyla artık tehlike tüm sınıflar düzeyine genişlemiş durumdadır. Başka bir ifadeyle üniversitelerimiz yeni öğrenci bulmakta zorlanacakları gibi, hâlâ hazırdaki öğrencilerini de kaybetme tehlikesi ile karşı karşıyadır.
Yükseköğretimi sadece ekonomik bir sektör olarak gören, eğitim kalitesini, hazır bulunuş düzeyi yüksek nitelikli öğrenciler için tercih edilebilme kaygısı taşımayan anlayışlar nedeniyle zaten Covid-19 öncesinde de yükseköğretim yapılanmamız sürdürülebilir değildi ve bir gün duvara toslayacağı açıktı. Ne yazık ki Covid-19 bu süreci hızlandırdı…
Bu bağlamda, ivedilikle YÖK ile temasa geçilmesi şarttır. ‘Yatay Geçiş’ kararının KKTC üniversiteleri için tam tersi bir anlayışla yeniden ele alınması bu aşamada yapılması gereken en önemli unsur olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye üniversitelerinde okumakta olan yükseköğretim öğrencilerinin KKTC üniversitelerine yatay geçişlerinde kolaylık sağlanmasına yönelik girişimler başlatılması büyük önem taşıyor. Bununla beraber üniversitelerimizin yabancı uyruklu öğrencilere yönelik olarak; güvenli ve sağlıklı bir ortamda eğitim alabileceklerini anlatan, yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgı kapsamında KKTC’de alınan tedbirleri içeren İngilizce materyaller hazırlayıp yayınlanmak gerekiyor. KKTC üniversitelerinden mezun olmuş ve/veya olacak öğrencilerin, uzaktan eğitim ve yüz yüze eğitimle harmanlanmış biçimde “çift ana dal” ve/veya benzeri uygulamalarla farklı alan ve programlarda ikinci diploma alabilmesini sağlayacak düzenlemeleri hayata geçirmek de şarttır. Yükseköğretimde kaliteli eğitimi destekleyen, nitelikli bir devlet teşvik mekanizması kurmak ilk akla gelen öneriler olarak dikkate alınmalıdır.”
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman:
“Üniversitelerde açılan yarayı hızla tedavi etmeliyiz”
YÖK’ün aldığı kararla, ülkede öğrenim gören pek çok TC vatandaşı öğrencinin Türkiye'deki üniversitelere yatay geçiş yapmasının önünün açıldığını işaret eden Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, bu dönemde öğrencilerin ülkeye gelişini ve buradaki öğrenime devamını teşvik edecek, başarılı öğrencilere ek olanaklar sunacak yeni düzenlemeler için çalışma başlatılmasının gerektiğine değindi.
Yüksek öğretimin sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulmasının yaşamsal önemde olduğunu ifade eden Erhürman, Bakanlar Kurulu’nun açtığı yaranın hızla kapatılması gerektiğine dikkat çekti.
Erhürman, sosyal medyadan yaptığı açıklamada YÖK karına ilişkin şu ifadelere yer verdi:
“YÖK, ülkemizde öğrenim gören pek çok TC vatandaşı öğrencinin Türkiye'deki üniversitelere yatay geçiş yapmasının önünü açma potansiyeli olan bir karar üretti. Bu ülkede yüksek öğretimin sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulması yaşamsal önemdedir. Yetkili makamlar YÖK nezdinde gerekli girişimleri hemen yapmalı, BK kararının açtığı yara hızla kapatılmalı, bu dönemde öğrencilerin üniversitelerimize gelişini ve burada öğrenime devamını teşvik edecek, özellikle başarılı öğrencilere ek olanaklar sunacak yeni düzenlemeler için çalışma başlatılmalıdır.
Ülkenin can damarlarıyla oynayan özensizliklere değil, kaliteli yükseköğretim esasına dayanan öğrenci dostu üniversiteler adası olma idealini gerçeğe dönüştürmek için hep birlikte çok çalışmaya ihtiyacımız var.”