Ne kadar “otoriter”iz değil mi?
Girne'de “kör gözüne parmağı sokarcasına” yapılan “kaç kat”ı yıkmaya elimiz varmıyor, gücümüz yetmiyor!
Adam daha ne kadar açık anlatacak, "Ben onları gördüm" diyor...
"Suladım" yani...
Hani köy yerinde "yemledim" de derler...
Öyle kıvrılıyoruz, böyle bükülüyoruz!
İmar Yasası'nı mı değişsek, ek protokol mü yapsak, yeni sözleşme mi imzalasak!
Minareyi kılıfına uyduramadık, yeniden kılıf mı diksek?
Mahkeme kararına rağmen yıkamıyoruz!
Usule, tüzüğe, yönetmeliğe rağmen...
Rağmen de rağmen!
* * *
Nasıl otoritemiz var ama!
Kiminin karşısında "kuzu" rolü oynarken, kimine karşı "kurt" postunu giyiyoruz!
Dini bir ayini engelliyoruz örneğin!
Üç senedir tekrarlanan “paskalya yortusu”na yasak getiriyoruz.
- "Gelemezler!"
Öyle ya, anlı şanlı bir "devletiz"...
* * *
İbadete ve insanlığa ne kadar saygısızsak, kaçak ve hile karşısında o kadar kıldan ince boynumuz!
Evrensel değerlere karşı acımasız, talana karşı hoşgörülüyüz.
Yılan gibi kıvrılıyor, bukalemun gibi renk değişiyoruz kimi zaman...
Oysa bazen kükrüyoruz aslanlar gibi...
“Bir aslan miyav demiş”e dönüşüyoruz sonra, yeniden...
“Şükran” akıyor ağzımızdan, yerine göre!
* * *
Üç beş Kıbrıslı Rum elinde yaftalar yürüyüş yapacak ve “barış” diyecekse örneğin, polis takıyoruz peşine...
- “Yasa var” diyoruz... “İzin yok”...
Sendikanın üzerinde asılı pankartı polis zoruyla söküp alıyoruz, işimize gelmezse...
Ama mesele dere tepe dümdüz asılan “reis” flamalarına soramıyoruz dahi, “iznin var mı” diye...
* * *
“Çok kültürlü” bir gelecekten, “çok dinli” bir yarından, “çok dilli” bir hayattan utananların, tekmil gerici siyasetine mahkumuz...
Ve sonuç bu!
Devletimize benziyor kararlarımız da, siyasetimiz de, bugünümüz de...
‘Yemleyenler’ kazanıyor genelde...