TC Başbakanı Ahmet Davutoğlu dün Newyork’ta BM merkezinde BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’la görüştü. Görüşmeden sonra BM merkezinde basın toplantısı düzenleyen Davutoğlu genel sekreterle görüştüğü sorunları aktardı.
Ukrayna ve Kırım, Suriye ve Irak ile IŞİD ve elbette Kıbrıs sorunu görüşmenin önemli konuları olarak öne çıktı.
Davutoğlu Kıbrıs konusunda Ban Ki Moon’dan görev süresi tamamlanmadan yeni bir Annan planı ve uluslararası konferans talep ettiğini, Rum tarafının hidrokarbon yataklarını şimdilik bir kenara koyarak masaya dönmesinin ve yeni planı müzakere etmesini çözüme yardımcı olacağını anlattı.
Bu aşamada yeni bir Annan planı olur mu?
Sanmıyorum. Ama Nisan ayından sonra görüşmeler ciddi biçimde başlar ve sonuç alıcı ilerlemeler sağlanırsa elbette kısa sürede yeni bir Annan planı da olur, uluslararası konferans da toplanır.
Bunun için tarafların önce ciddi ciddi çalışması gerekir. Karşılıklı iyi niyet, hoşgörü ve kendini öteki toplumun yerine koyarak empati de gerekir.
Davutoğlu Newyork’ta söylediklerinde samimi mi?
Elbette bunu zaman gösterecek. Bugünlerde neredeyse 40 yıla yaklaşan güneydoğuda akan kanı durdurmaya dönük çözüm sürecini ilerletmek ciddi adımlar atıyor.
Peki bunda samimi mi?
Elbette bunu da zaman gösterecek. Ama şu ana kadar yaptıkları olumlu ve yapıcıdır. Süreç ilerliyor ve çözümle birlikte hem akan kan duracak, hem de Kürt halkı artık rahat bir nefes alacak.
Türkiye’de Kürt sorunu neredeyse Türkiye Cumhuriyeti ile yaşıttır. Kıbrıs sorunu da 50 yılı aşmış bir sorundur. Türkiye’nin uluslararası bütün ilişkilerinde hep bu sorunlar karşısına çıkıyor.
Türkiye artık bu sorunları aşıp rahatlamak istiyor. Bunu da açık açık dile getiriyor. Samimi olarak da bu sorunların çözümü için uğraşıyor. Takdir edersiniz Türkiye büyük ve güçlü bir ülke olarak her iki sorunu da aşarken diz çöktü, teslim oldu, haklarını alamadı dedirtmek istemez.
Ama Türkiye bunları dedirtmek istemez diye sorunların çözümü bulunamaz mı?
Sanırım TC hükümetinin her iki soruna da yaklaşımını bu çerçevede görmek gerekir.
Bir başka bakış açısı da Haziran ayında yapılacak olan genel seçimlerdir. İlk defa Erdoğan’ın liderliği olmadan girilecek bu seçim AKP için hayati önem taşıyor. Bu nedenle hem Kıbrıs sorunu, hem de Kürt sorununun çözüm sürecini ilerletiyor olmak AKP için çok önemlidir.
Sonuna kadar gider mi?
Bilemem. Ama bu sorunları çözmeden Türkiye’nin önü açılamaz. Bunu biliyorum. Kürt sorununu Türkiye Kürt politikacılar ve ilgili taraflarla doğrudan, ya da dolaylı görüşmelerle çözecek.
Ama Kıbrıs sorunu uluslararası bir sorundur ve BM merkezinin katkıları ile çözülecek.
Davutoğlu o nedenle BM Genel Sekreteri ile görüşmesinde en çok üzerinde durulan konuların başında Kıbrıs sorunu vardı. Davutoğlu genel sekreterden yeni bir Annan planı istedi. Yeni bir Annan planı olmaz, ama yeni bir BM planı olur. Adı da Ban Ki Moon planı ya da planın mimarı olacak olan “Eide Planı” olur.