Değişen dünya ve ülke koşulları öncelikle CTP-BG’nin temel ilkeleri ve sosyalist değerlerine bağlı kalarak yeni sol politikalar üretmesini ve örgüt yapısında kurumsal ve yapısal değişimleri hayata geçirmesini zorlamaktadır.
CTP-BG 41 yıl önce kurulan partinin var olan örgüt yapısı ile günümüz toplumsal ihtiyaçları çerçevesinde artık etkililik ve katılımcılık anlayışını en üst düzeye çıkarmakta zorlanmaktadır. CTP-BG 5 Haziran 2011 tarihli olağan kurultayda alınan karar gereği gençlerin, kadınların akademisyenlerin ve en genelinde deneyimli ve donanımlı partili ve sempatizanlarımızın yatay örgütlenmelerini de öne çıkaracak şekilde ve özellikle ekip çalışması ve takım liderliğini gündeme getirerek örgüt yapılarında yapısal reformları hayata geçirmeyi mutlaka ve ivedilikle başarmalıdır.
CTP-BG en gencinden en yaşlısına, en eski partilisinden en yeni partilisine, kadınından erkeğine kadar bir bütünlük içerisinde hareket etmeli ve 2003 yılında geliştirip o konjonktürde oldukça başarılı olduğu BG olgusunu günümüz koşullarına uygun bir biçimde yeniden geliştirmeli ve geçmişteki olumsuz uygulamalardan dersler de çıkararak toplumla en geniş kucaklaşmayı sağlamalıdır.
Partimiz kendi geleneklerinde var olan örgüt eğitimi ve siyasal eğitim çalışmalarını günümüz şartlarına uygun bir şekilde yeniden canlandırmalı, parti disiplini ve parti içi adaleti en yüksek bir düzeyde gerçekleştirmeli, örgütler arası iletişim kanallarının akışkanlığını sağlamalı ve üyelerimizle bire-bir iletişimi ivedilikle hayata geçirmelidir.
Değişim sürecinde her yeni durumun aynı sonucu doğuracağını düşünmek yerine farklı yollar denemek ve değişim için cesaretli olmak oldukça önemlidir. Unutmayalım ki Einstein’ın dediği gibi “bir sorun kendini yaratan bilinç düzeyi ile çözülemez, çünkü o değiştirilmesi gereken bilinç düzeyidir sorunu yaratan…” Herkes ve her kesim kendi üzerine düşen bir biçimde değerlendirme ve özeleştirilerini yaparak ortak hedefe doğru ortak akılla yürüyebilmeyi becerebilmelidir.
PARTİ BÜTÜNLÜĞÜ
Nasıl ki bir ağaç kökleri olmadan büyüyemez, dallanıp budaklanamaz, CTP-BG de geleneklerine ve köklerine sahip çıkmadan, partinin temel ilkeleri ve sosyalist özünü politikalarına yansıtmadan ve CTP’yi bugünlere taşıyan, geçmişten günümüze Kıbrıs Türk toplumunun mücadelesini yükselten tüm yoldaşlarımıza saygı göstermeden ayakta duramaz; aynı şekilde nasıl ki dallanıp budaklanmayan bir ağaç da kök olarak kalır ve büyüyemez, CTP-BG de en geniş toplum kesimlerini kucaklayamazsa büyüyemez ve toplumu ileriye taşıyacak politikalarını hayata geçirme şansı bulamaz.
SİYASET ALANI GENİŞLETİLMELİ
Artık siyaset alanımızın Kıbrıs’ın kuzeyinden tüm dünyaya ve özellikle Türkiye, Yunanistan, İngiltere, AB ve Kıbrıs’ın güneyine de yayılması daha da çok gerekmektedir. İçerisinde bulunduğumuz sosyal ve ekonomik sıkıntılar, kendi kendini yöneten bir toplum olmaktan uzaklaştırılmaya çalışmamız, toplumsal değerlerimizin elimizden alınmaya çalışılması ve çözümsüzlüğün halen sürmesi şartları devam ettiği müddetçe Kıbrıs’ın kuzeyindeki kalkınma çabaları dahi bizleri giderek özellikle Türkiye’ye daha da bağımlı hale getirmektedir. Bu nedenle bir taraftan çözüm ve barış mücadelesi yükseltilirken diğer taraftan da kendi kendimizi yönetme çabalarımızın artırılması ve gerçekleştirilmesi ve tüm bunların detaylandırılmış bir toplumsal-sosyal-ekonomik programla vücut bulması oldukça önemlidir.
KAYBETTİĞİNDE DEĞİL, VAZGEÇTİĞİNDE YENİLİRSİN
Ülkemizin içinden geçtiği bu zor ve kökten değiştirilmesi gereken koşullarda, bu karmaşada, bu var oluş ve var oluşu ileriye taşıyabilme mücadelesi içerisinde umudumuzu yitirmeden, onurumuzdan, dürüstlüğümüzden, eğilmez bükülmez halk iradesine inancımızdan, herhangi bir kişiye, bir kuruma ve/veya bir gruba taviz vermeden; ne kula kul olacak kadar acizleşerek ne köle olacak kadar irademizi yitirmeden; hırsların inançlarımıza gölge düşüremeyeceğini bilerek bu yolda yürümek adına Cumhuriyetçi Türk Partisi’ni daha da ileri götürmek, sosyalist ilkelerden ödün vermeden Kıbrıs Türk toplumunun bir taraftan Birleşik Federal Kıbrıs çözümüne ulaşması diğer taraftan ve esas olarak Kıbrıs Türk toplumunun varoluş ve kendi kendini yönetme mücadelesini yükseltmek ve Kıbrıslı Türklerin sosyal, ekonomik, siyasal, demokratik, toplumsal ve her türden mücadelesinde kalkınmasını ve dünyayla bütünleşmesini sağlamak biz devrimcilerin en vazgeçilmez görevi olmalıdır.
Ve unutmayalım ki;
“Geleceği tahmin etmenin en iyi yolu onu yaratmaktır”.
Toplumsal varoluş mücadelemizi yükseltmek ve geleceğimizi yaratmak için için sürdürdüğümüz mücadelede Che Guevera’nın şu sözlerini hiç unutmamalıyız:
'Kaybettiğinde değil, vazgeçtiğinde yenilirsin'.
Ve işte bizler bu inançla toplumsal var oluş ve dünyayla bütünleşme mücadelesinden vazgeçmeyecek ve kaybetmeyeceğiz.
Kıbrıs Türk toplumu olarak çok uzun yıllardır varlığımızı korumak, geliştirmek, bir dünya toplumu olarak uluslar arası toplum içerisinde yer almak, Kıbrıs’ta 23 Mayıs ve 1 Temmuz 2008 anlaşmaları çerçevesinde ve Federalizm temelinde bir çözüme ulaşmak, üreten bir toplum olarak ekonomik olarak olsun sosyal-siyasal bağlamda olsun kendi kararlarımızı kendimizin üretip uyguladığı bir statüye kavuşmak için mücadelemizi sürdürmekten vazgeçmemeli, değişime öncelikle partimizin yapısallığından başlayarak, ülkemizin duvara vurmuş tüm sistemlerinin yapısal değişimlerini değiştirmekle devam etmeli ve sonuçları halkımızın lehine çevirmek için başlangıçları değiştirmeye başlamalıyız çağa uygun olarak. Ve işte ancak böylelikle engelleyebilir ve bozabiliriz KKTC’yi kurduk ve sonsuza kadar yaşatacağız diyenlerle Annan Planına ‘hayır’ diyenlerin bugün aynı devletin adını bir kez daha değiştirerek güya değişimi gerçekleştirip halkı aldatmaya çalışan ve federal çözümü de istemeyenlerin oynamaya çalıştıkları büyük oyunlarını…