Dünya hiç bu kadar hızla dönmemişti. Her şeyin elimizden çabucak kayıp gittiği, içinde yaşadığımız şehri, hatta sokaklarımızı bile kısa sürelerde tanıyamaz hale geldiğimiz bir zaman dilimi bu… Kendimizi, sevdiklerimizi tanıyabiliyor muyuz peki? Süratle değişiyor hayatlar da. Tam bir yere tutundum sanıyor insan ki birden kayıveriyor ellerinden. Birini tanıdım sanıyorsun başka biri çıkıyor içinden. Evrim geçirip bu hızlı değişime, bu geçicilik haline uyum sağlamamız gerekiyor belki de. Koşmazsak dünya geçiyor bizi…
Dışarda bazı muhteşem şeyler olduğunu ekrandan izliyoruz kendi köşemizdeyken. Giyinip süslenip biz de katılabiliriz bu karnavala… Hayat bütün renkleri ve cazibesiyle kendine çağırıyor bizi. Bir yanda ise insanın kanını donduran acı ve vahşet var. Yalan ve adaletsizlik diz boyu…
Yaptığın planlar geçersiz çoğu zaman. Hesaba katılmamış bir faktör bütün planı bozabiliyor. En iyisi kendini akışa bırakmak belki de. Sayısız keyifler ve sayısız acılarla dolu dünya… Keyiflere kapıyı kapatmayıp acılara da hazırlı olmak iyi bir formül mü; düşünülebilir bunun üzerinde… Keyif veren bir şeyi yitirince acının dozu da artıyor çünkü. İçimize kapanmayı filan önermiyorum. Yaşamalı bence… Geçiciliği hesaba katmadan, o anı sonsuzluk ve bir gün gibi yaşamalı bana kalırsa. Anılara katılmış olacak çünkü o an. Birer anı toplayıcısı olduğumuz bu hayatta zenginleşmiş olacağız böylelikle. Acılar için ise söyleyecek pek bir sözüm yok. Onurlu yaşamak en iyisi… İntikama kapılmadan, bir bilgelikle… İnsan kırıldı mı aklı şaşıyor bir miktar. Pek bir çare yok buna. Öfkeyi bastırmak çok da sağlıklı değil sanki. İntikam duygusu yaşamadan, karşıdakini kasıtlı bir acıtma eylemine girişmeden de yaşanabilir öfke. Empatinin fazlası insanın kendine karşı bir haksızlık çünkü. İnsan kızarken de seviyor çünkü… Hatta sevdiği için kızıyor en çok da.
Bazen güzel şeyler getiriyor hayat… Bunun bir formülü var mı bilmiyorum. Yani neden ve nasıl geliyor bu armağan? İçinin güzelliği, kuşandığın enerji getiriyor belki de bunu… Peki için aynı güzellikteyken bir acıyla karşılaşmaya ne demeli? Kaos ve zuhur belki de bütün mesele. Bazen faktörler güzel bir olasılık için buluşuyor, bazen ise kara bir bulut beliriyor birden.
Gerçek başarı insanın kendi içinde de gurur duyabildiği bir başarı. Zorluklarla, azimle elde edilen başarı. Bazen insanlar seni alkışlıyor ama pek de tınmıyorsun. Daha iyisini yapabileceğini biliyorsun çünkü… Ufacık bir adımla çok daha iyisine ulaşabileceğini biliyorsun. Bazen de pek alkışlamıyorlar oysa senin için büyük bir adım bu… Zorluklarını bilemiyorlar çünkü.
Bir anlamda öyle zor bir deneyim ki insan olmak. İçimizde birer cehennem taşıdığımız için yaratmışız cehennem imgesini. Bir yanda da cennet var ama. Her an kovulabileceğimiz bir cennet…
Elimizdeki en değerli şey şu an ve bugün. Her türlü mucizenin bir olasılık olduğu anlar bunlar. Mucizeler öyle gökten gelmiyor ama… Bir biçimde biz hazırlıyoruz onların gelişini. Boşluğa bıraktığımız güzellikler, iyilik yapıp denize attığımız zamanlar bir biçimde devreye giriyor sanki. Kalbimizin kırıklarından bir neşe bile sızabiliyor bazen içeriye.
Hep öyle olmuyor elbet. Kara bir haber getiriveriyor birden hayat. Hiç de hazır olmadığımız bir anda hem de. Gözlerimizin ışıkları sönüyor, fiziksel görüntümüz bile değişebiliyor bu yeni durumla. Bununla nasıl başa çıkacağımız en önemli mesele. İşte insanın en büyük sınavı bu galiba. Zor dönemleri atlatma yeteneği. Hayat çok ama çok kırabilir bizi. Birden güvendiğimiz bir eli bırakmak zorunda kalabiliriz, geleceğe dair hayallerimiz alt üst olabilir. Hiç ummadığımız bir durumla karşılaşabilir, büyük bir kayıp yaşayabiliriz.
Değişecektir. Yıkılmazsak eğer yeni bir bahar gelecektir hayatımıza. Başka hayatlara bakınca da görebiliriz bunu… Bir zamanlar yerlerde sürüklenenlerin dağların doruğuna tırmandığı hikayelerle dolu hayat. Kötü hikayeler, kara kader diye bir şey de var elbet. Bütün başarı hikayeleri zorlukların alt edilmesidir ama sonuçta. Canavarları yenebiliriz zekamızı kullanırsak. Yenemesek de canavarı yenmek için yola çıkmış bir kahraman sayılırız en azından. Yenilgiyi kabullenip yas tutmaktan iyidir böylesi.