YENİDÜZEN, 37. yılına girdi.
Bugün, gazetemizle birlikte sizlere sunduğumuz 37'inci Yıl dergimizde, geniş bir değerlendirme yaptım, bu nedenle köşemde uzun uzun yazmayacağım...
YENİDÜZEN'in kamuoyunu etkileme gücü ve okunma oranlarındaki başarı ile zirvedeki yerine, önümüzdeki günlerde çok daha somut verilerle tanıklık edeceksiniz.
Ama biliyoruz ki, YENİDÜZEN gibi bir gazetenin asıl zirvesi değerleridir, duruşudur, hiç ödün vermediği kaliteli gazetecilik çabasıdır.
Bu gazete "taraf"tır ve tarafını ilan edecek kadar da açık yüreklidir, onurludur...
YENİDÜZEN büyüyecek, yenilenecek, ilerleyecek, "gazete gibi gazete" olma adımlarını güçlendirecektir ama 36 senedir taviz vermediği duruşunu da koruyacaktır.
Yani eğilmeyecek, bükülmeyecek, yalaşmayacak, bulaşmayacaktır YENİDÜZEN...
Çünkü YENİDÜZEN, bir gazete olmanın çok ötesindedir.
Bu gazeteyi yönetme gururunu 10 yıldır bana yaşatanlara, güvenenlere, destek olanlara ve kuruluşundan itibaren, çok daha sıkıntılı koşullarda bu gazeteye emek verenlere kalpten teşekkür ediyorum.
Takım arkadaşlarımı çok ama çok seviyorum, asıl başarı onlarındır.
Elbette, doğrularımız da olacaktır, eksikliklerimiz de...
Ama söz veriyorum ki bu bayrağı devredeceğimiz güne kadar YENİDÜZEN "kirlenmeden" başı hep dik kalacaktır...
YENİ BİR DÜZEN, YENİ BİR KIBRIS SEVDAMIZ BİTMEMİŞTİR HENÜZ...
Bu neden "daha güçlu YENİDÜZEN, daha fazla YENİDÜZEN" şarttır...
Nice nice yıllara...
Nüfus ve "Ben de geliyom!"
Israrla soruyorlar:
- "Bu 295 bin nüfus sadece vatandaşların sayısı mı, tümü mü?"
- "Tümü", diyorum. "Ne kadar insan varsa Kıbrıs'ın kuzeyinde…"
Kimi küfrü basıyor, kimi gülümsüyor, kimi kafa sallıyor.
Ama işin aslı, henüz "olabilir" diyene rastlamadım!..
Geliniz, biraz da tebessümle anlatalım, "nüfus artış oranı"nda nasıl böylesi bir başarı yakaladık, diye…
* * *
Şehmus okula gelir, tabii bizim Şehmus ilkokul talebesi, ama her tarafı yara bere içinde.
Öğretmen sorar:
- "Şehmus oğlum ne oldu sana"
Şehmus der, "Babam dövmiştir", öğretmen sorar, "Niye oğlum" diye.
- "Valla bilmiyom hocam akşam evde yatıyık biraz sonra babamın sesini duyuyom, Ali uyudun mi Ali den ses çıkmiy! Veli uyudun mi? E veliden de ses çıkmiy! Mehmed uyudin mi? Mehmed'den de ses çıkmiy! Şehmus uyudin mi diy, ben de yok buba uyumadım diyrem, o da geliy beni doviy."
Bunun üzerine öğretmen, öğrencisini uyarır.
- Bak Şehmus bu gibi durumlarda uyumasan da ses etmemek lazımdır.
Şehmus kafa sallar eve gider, ertesi gün okula daha fena dövülmüş olarak gelir.
Bunu gören öğretmen merakla gider yanına, "Şehmus ne oldu kim yaptı" der.
Şehmus, "Bubam yapmıştır" diyerek yine anlatır:
- "Hocam akşam evde yatıyık biraz sonra yine babam in sesini duyuyom, Ali uyudun mi Ali den ses çıkmiy, Veli uyudun mi e Veliden de ses çıkmiy, Mehmed uyudin mi, Mehmedden de ses çıkmiy, Şehmus uyudin mi diy, ben de uyumadım ama hiç ses etmedim. Bunun üzerine anam ile bubam bir gıpraşmaya başladiler anlamadım ne oliy… Biraz sonra anam dedi ki, la İhsan ben geliyom, bubam da haticem ben de geliyom der… Ben de, ula nereye gidiyonuz ben de geliyom dedim, gene dayağı yedim…"
Van'a yardımlar ulaştı mı?
Son günlerde peş peşe istihbaratlar geliyor, Van depremi için toplanan yardımların pek çoğunun "gümrüklerden" geçmediği üzerine.
Yardımların önemli bir kısmı, adamızdaki çeşitli derneklere yönlendirilmiş, Van'a gitmeyince…
Sanırım, Başbakanlık bu konuda açıklama yapmalı.
Ne kadar yardım toplandı, farklı kurum ve kuruluşlar ya da "devlet" tarafından ve bu yardımlara ne oldu?
Yoksa, söylentiler devam edecek, bu yardımları yapanların da hep bir kuşku içerisinde kalacak.
Lütfen, bir açıklama!.