DP-UG Genel Başkanı Serdar Denktaş UBP Kurultayı öncesinde devlete istihdam edilen 366 kişinin yeni yıl itibarı ile dolacak sözleşmelerinin iptal edilmesine karşı çıkmış.
Biliyorsunuz daha önce Hükümetin büyük ortağı CTP-BG bu çalışanların sözleşmelerinin yenilenmeyeceğini açıklamıştı. Başbakan Özkan Yorgancıoğlu bu kararı açıklamış, önceki akşam da SİM tv’de katıldığı programda “üzülerek de olsa UBP Kurultayı dönemi istihdam edilen geçicilerin sözleşmesi uzatılmayacak, ancak hiçbir durumda artık kamuya yeni geçici istihdamı yapmayacağız” şeklinde kararı yinelemiş ve geçici istihdamı yapılmayacağını da belirtmişti.
Ve dün Bakanlar Kurulu’nda bir karar alındı; Kamu Görevlileri Yasa Tasarısı Kurul’da kabul edilerek Meclis’e sevkedildi. Buna göre Başbakan’ın da sözünü ettiği geçici memur imkânı kaldırılıyor, 3’lü kararnamelerin kapsamı daraltılıyor, müşavirlik sona eriyor, terfi ve kademe ilerlemelerinde kıdem yerine liyakat öne çıkarılıyor.
Yazıdaki konumuz geçici memurlar… Yani UBP’nin Kurultay öncesi istihdam edilen ve yılbaşında sözleşmeleri dolan 366 kişi.
Başbakan “sözleşmeler yenilenmeyecek” dedi, Başbakan Yardımcısı şov ve popülizm yaparak “yazıktır” dedi.
Demesi kolay ama bu yükü devletin çekmesi zor. Ortada ihtiyaç yokken birilerinin canı çekti diye, Kurultayı kazansın diye delege ve delege yakınlarını devlete istihdam edecekse bu işin sonu gelmez. CTP-BG’nin de Aralık’ta Kurultay’ı vardı, o da 300-400 kişi alsa, DP-UG de Kurultay öncesinde 500 kişi alsa ve sonra da “durdurulacaklar” dendiğinde “yazıktır” dense bu işin sonu nereye varır?
İşe ihtiyacı olan kişilerimiz az değil ama işe alınma yöntemi de bu değil. Eğer ihtiyaç varsa Kamu Hizmeti Komisyonu sınav yapar, başarılı olanlar işe girer. Bu düzen bir yerden başlamalı.
------------------------------------
İyi ki ‘çevrecilik’ var!
Dünyadaki çevre hareketi dünyanın erken bir zamanda elimizden akıp gitmesini önlemeye devam ediyor.
Sürekli ağır sanayinin ortaya çıkardığı sorunlar, denizlerin kirlenmesi, yeşilin, toprağın kaybolması, insanın birey olarak veya kurumsal olarak doğaya uyguladığı sorumsuz uygulamalar, çevreyi gelişmenin karşısında algılamak ve algılatmak gibi çabalar olsa da çevre hareketleri bu gibi sorumsuz ve dikkatsizce doğayı mahveden uygulamaların karşısında olmaya devam ediyor.
Dünyaya yayılmış şekilde devam eden çevre hareketi, doğayı korumak için çabalayan insanları atıldıkları hapishanelerden kurtarıyor, insanların, işinsanlarının sırasında isteksizce de olsa yatırımlarında çevreyi de dikkate almalarını zorluyor.
Örneğin büyük şirketler ürettikleri ürünleri yaratırken doğaya verdikleri zararı azaltmak ve çevreye verdikleri zararı affettirmek için çevreyle ilgili yatırımlar yapmak zorunda kalıyorlar.
Ve bu yaptıkları yatırımları, işlerinin sürdürülebilirliği için kamuya açıklamaya çalışıyorlar. Yani “çevrecilik de işe yaramıyor, her gün dünyamız mahvolup gidiyor” denebilir ama bu kaybolup gitme çevrecilik olmasa zamanından çok önce gerçekleşebilirdi. Artık dünya, insanıyla, kurumuyla, ülkeleriyle gelişmeyi, kalkınmayı çevreyle birlikte uyumlaştırmaya gayret sarfediyor.