Dilek Öncül Kodan
Merhaba!
Yeni yıla ‘Yeni Hayat’ ile başlamak… Orhan Pamuk’un 1994 yılına ait romanı Yeni Hayat, üniversite öğrencisi bir gencin, otobüs yolculuklarıyla yeni bir hayatı ararken yaşadığı duygusal gel-gitleri anlatır; hayatın anlamını sorgulatır.
“Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti” cümlesiyle başlayan romanda, kitaba seslenir kahramanımız ve “yardım et bana, yardım et ki kazaya belaya uğramadan yeni hayatı bulayım” der.
Kitaptaki dünyayı arar: “Hep böyle yürürsem, hızla yürürsem, hiç durmazsam, yolculuklara çıkarsam, sanki kitaptaki dünyaya varacaktım. İçimde ışıltısını hissettiğim yeni hayat, belki erişilmez bir ülkeydi, ama hareket ettikçe ona yaklaştığımı, en azından eski hayatımı arkada bırakabildiğimi seziyordum.”
Tabii bir yandan da çok korkar çünkü bir kitap okuyup hayatı kayanlar çoktur: “Felsefenin Temel İlkeleri diye bir kitap okuyup, ertesi gün Devrimci Proleter Yeni Öncü’ye katılıp, üç gün sonra banka soygunundan enselenip on yıl yatanların hikâyelerini” duymuştur.
İçine düştüğü bu yeni dünyadaki yalnızlık duygusundan kurtulabilmek için kendine benzeyen ötekileri bulması gerekmektedir. Kitabı ilk kez üniversitedeki bir kızın elinde görmüştü. Kız, onu, kitabı okuyan ve yeni bir hayatın peşinden koşan biriyle tanıştırmıştı. Mehmet, “otobüslere bindim, şehir şehir dolaştım, o ülkeyi, o insanları bulurum sandım. İnan bana ölümden başka bir şey yok” demişti ona. Ama kahramanımız o dünyanın hayal olmadığına ve onu bulacağına inanıyordu ve yollara düşmüştü işte.
Çıktığı yol belki de kendini bulma serüveniydi. “Kendimi başkalarından ayırmak, herkesinkinden daha başka bir amacı olan özel biri olarak görmek istemiştim. Bu da buralarda affedilecek bir suç değildir” diyordu kahramanımız ve sürekli tekrarlıyordu: “Nedir hayat? Bir zaman! Nedir zaman? Bir kaza. Nedir kaza? Bir hayat, yeni bir hayat…”
Okuduğu bir kitap insanın hayatını değiştirebilir mi? Değiştirirse nasıl bir değişim olur bu? İyi mi kötü mü? Ya da değer mi? Pişmanlıklar mı vardır serüvenin sonunda? Sıradan olmayı mı ister insan yaşadıklarından sonra…
Yeni bir yıl, yeni umutlar, yeni beklentiler… Hayat hep sorgulamakla mı geçer? İçinde bulunduğumuz hayattan sıkılır da yeni bir hayatı mı ararız hep? Yorulur da sonra, sıradanlığın kucağına mı bırakıveririz kendimizi? Biz mi seçeriz bu yaşamı-kader diye bir şey mi var yoksa? Sorular sorular… Yanıtlarımız ne olursa olsun, ne istediğimizi bildiğimiz ve onun için mücadele ettiğimiz bir hayat serüvenimiz olsun, gerisi boş belki de…